• İstanbul 19 °C
  • Ankara 13 °C

“Atatürkçü düşünce”nin nâmusu

D. Mehmet DOĞAN

“Atatürkçü düşünce” ile “nâmus” kelimesini bir araya getiren biz değiliz. Mevcut başkanı ile meşhur bir eski gazeteci ve televizyoncu konuşmuş. İkisi de yaşlarını başlarını almış kişiler, elbette böyle kelimelere ünsiyetleri vardır.

Başkan o konuşmada Atatürk ve Kemalist devrimcilerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hamuruna “namus mayası”nı kattıklarını ifade etmiş. Başkan düşünce kesiminden gelmediği için (tabipmiş) bu kavramın tarihi seyrinden haberdar değil demek ki.

Dilimize arapçadan geçen bu kelimenin kökü aramice-süryaniceye kadar gidiyor. Yunancaya bu kadim dillerden geçmiş olma ihtimali var.

Başkanı üzmek bahasına şunu söylemek zorundayız: Bahsettiği devrimcilerin bu kelime ile, kavramla araları iyi değildi. Yok, bu kadarı yetmez: Açık konuşalım, bozuktu!

Daha kolay ulaşabileceği için onun sempati duyduğu bir isim tarafından hazırlanan bir kitabı tavsiye edeceğim: Kâzım Karabekir Anlatıyor. (İnkılâp hareketleri neden oldu, nasıl oldu). Kâzım Paşa’nın hatıralarını merhum Uğur Mumcu yayınladı; ilk baskısı 1990’dadır, sonraki yıllarda da basılmıştır. Kemal Paşa ile Kâzım Paşa arasında 1923’de geçen mükalemede Kemal Paşa bir hüküm cümlesi olarak şunu söyler: “Dinî ve nâmusu olan insanlar kazanamazlar!”

Nâmus kavramının o tarihlerden sonra geri plana düşürüldüğünü, namuslu olmanın bir değer olmadığının çeşitli şekillerde ders kitaplarına kadar sokulduğunu hatırlamamız gerekiyor. Geniş anlam alanı olan bu kelimenin zamanla sadece cinsî-ahlâkî mânası bilinir hale gelmiştir.

Şimdi kelimenin farklı anlamlarına bakalım:

nâmus. (--) [A.i.Yun.nomos’dan] 1. Edeb, haya, doğruluk ve güvenilirlik gibi faziletlerin sonucu olan ve yüksek değer taşıyan haslet; ahlâkî ölçülere bağlılık. Müsliman olan elbette gerek nâmus u ar üzre/Pes evvel şartı İslâmın o kim nâmus u ar ister-Nazmi 2. Edep, iffet, ırz, ismet, hayâ. Nâmus deyince siz bundan yalnız ırz manası anlıyorsunuz-H.Rahmi 3. Doğruluk, dürüstlük. Fakat onun da kendine mahsus bir nâmus ölçüsü vardı-H.Edip 4. Haysiyet, itibar. O benim namusumdur, bırakmam. Ne diye kaçıyorsunuz? diyordu-F.Rıfkı 5. Şan, şeref, ün. Nâmusumu ben saklar iken kendi elimde/Işkıla gönül kanuban taşraya düşdün-K.Abdal 6. Emniyet, istikâmet. 7. [es.] Şeriat, kanun, kaide. 8. [h.i.] Büyük melek, Cebrail. Vereka “bu o Nâmus’tur ki Cenab-ı Allah Musa’ya indirmiş idi”-Elmalılı

Değerli başkanı böyle mevzularla meşgul etmek istemezdim, ama mesele mühimdir, bu yüzden bu kelime ile yapılmış ve dilimize yerleşmiş olan bazı deyimleri ve sözleri de hatırlatmak ihtiyacını hissediyorum:

Nâmus belâsı: İstemediği hâlde yapmak mecburiyeti hissedilen şey. Namus belâsına kardaş/Döktüğümüz kan bizim-Türkü Nâmus kan bahasıdır: Nâmusdan, ahlâkî değerlerden, ölüm karşılığı vazgeçilir. Nâmus sözü: Yerine getirilmemesi ahlâksızlık sayılan söz, şeref sözü. Nâmus-ı ekber: Cebrail. Nâmus-ı ekber: Cebrail. Nâmus-ı ilahî: İlahî kanun, İslâmiyet. Namus-ı mücessem: Cisimlenmiş namus gibi, çok namuslu. Nâmusuna yedirememek: Nâmus ölçülerine uymadığı için yapmamak. Nâmusu akıl, dini nakil muhafaza eder: Din esas kaynaklarına bağlılıkla, kanun ve kaideler de akılla korunur. Nâmusunu bir paralık etmek: Kötü bir fiille nâmusuna leke sürmek. Nâmusunu temizlemek: Nâmusuna sürülmüş leke yüzünden cinayet işlemek.

Bu arada Hamamın nâmusunu kurtarmak” diye bir deyimimizin olduğunu da bir yere yazalım.

Nâmus bu milletin mayasının en esaslı unsurlarından biri olarak bilinmiştir. Millî Mücadele’nin en erken anıtlarından olan İzmir Halkapınar şehidliğindeki “Vatan ve Namus” âbidesini hatırlamalıyız.

11-009.jpg

Onunla 1970’lerde ilk karşılaştığımda derin bir inşirah duymuştum.

Orada vatan ve nâmus için ölümü göze almış ve şehid olmuş mehmedciklerimiz yatıyordu. Fâtihalar okudum. Fakat şehidlik ve anıt âdeta tek edilmişti. Zaten üzerinde lânetli bir alfabe ile yazılmış, artık herkesçe okunmayan bir yazı vardı.

O zaman İzmir’e giren askerlerimizden şehid olanların gömüldüğü bu araziye bir anıt yapılmak istendiğinde işte bu sade ve zarif sütun dikilmiş ve üzerine sadece “Vatan ve nâmus” yazılmıştı…Ne kadar az kelime ile ne kadar büyük manalar ifade edilebiliyor, değil mi? (İnşallah İzmir şubenize emir buyurursunuz da ziyaret ederler).

Bu anıt şimdi dikilse idi, yine bu kelimeler yazılır mıydı?

Belki vatan yazılırdı, fakat “nâmus” asla!

Öyle bir tasvire fazla girmek istemem ama bir heykel bloku yapılır, en tepeye başkomutan konulur ona nisbetle diğer şahıslar sıralanırdı. Fakat burası bir şehidliktir; bizim geleneğimizde kabristanlarda ve bilhassa şehidliklerde heykelin yeri olmaz! Ve zaten mekân oradaki şehidlere hasredilmiştir.

“Vatan ve nâmus” denilirken müşahhas (somut) bir varlıkla, manevî bir kavram bir araya getirilmektedir. Bu vatan ve maneviyat denmektir. Uğruna ölünen bunlardır!

Peki, milletimizin mayasında bulunan nâmus kavramını o yıllarda en çok dile getiren kimdi? Mehmet Âkif, ki o aynı zamanda gerçek bir nâmus timsali idi. O gençler için model ortaya koyduğu Âsım kitabında bu kavramı geniş anlam alanıyla kullanır ve işte bu kitabın en çok ezberlenen bölümünde şöyle söyler:

Âsım'ın nesli... Diyordum ya... Nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.

İşte İzmir’deki abideye “vatan ve nâmus” yazılmasının arka planında büyük şairimizin Çanakkale şehidleri için yazdığı bu mısralar vardır.

Peki ne olmuştur da bu namus timsali İstiklâl Marşı şairimizin cumhuriyetten sonra aziz bildiği vatanında yaşaması imkânsız hale gelmiş, gönüllü bir sürgünü ihtiyar etmiştir?

Sizin düşünce derneğinde bilmem ki bu mevzularda düşünen olur mu?

 

Bu yazı toplam 114 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim