Egemenlik kavramı üzerindeki incelemeler genellikle J. Bodin ile başlatılır. Bu Fransız filozof bölünmez, üstün bir otorite anlamında egemenliği savundu. Teorisi daha ziyade mutlak monarşiye destek verir mahiyetteydi. Egemenlik, bu anlayışa göre, krala aitti. Zamanla, cumhuriyet ve demokrasi fikrinin gelişmesiyle, egemenlik nosyonu ile millî irade/halk iradesi nosyonu arasında bir bağ ve bir anlamda bir çakışma ortaya çıktı. Bugün demokrasi teorisinde bu kavramın elbette bir yeri vardır; genellikle egemenliğin millete/halka ait olduğu söylenir. Ama bu kavramın tartışılmaz olduğu ve demokrasinin her şeyini kapsadığı düşünülemez.
Siyaset teorisinde irade denilince akla gelen bir diğer kavram, hiç şüphesiz, Rousseau'ya ait 'genel irade' kavramıdır. Bu kavram daha da problemlidir. Bunun en büyük delili, hem bir tür demokrasi hem de klasik totalitarizm yorumlarına temel teşkil edebilmesidir.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/atillayayla/mill%C3%AE-irade-mi-burokratik-irade-mi/47469































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.