Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Pamukkale Üniversitesi’nin düzenlediği “ Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı” konulu konferansta İstiklâl Marşı’nın yazılma süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu.
20 Mart 2021 tarihinde 14.00 de başlayan program üniversitenin sosyal medya hesapları üzerinden çevrimiçi canlı olarak yayınlandı.
Genel Başkan Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan “Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı” başlığı altında gerçekleştirdiği konferansta Milli Şairimiz Mehmet Âkif’in Ankara’ya gelişi ve İstiklal Marşı’mızın yazılma süreci hakkında bilgiler verdi.
Arıcan yaptığı konuşmada; “Milli Mücadelenin en şiddetli zamanı; öyle ki top sesleri artık Ankara’dan duyulmaya başlamıştır, vatanımızın dört bir yanında milletimiz düşmana karşı bir varlık yokluk mücadelesi vermektedir. Cephede bunlar olurken cephe gerisinde; bir yanda savaştan çıkmış, yorgun ve bıkkın milletimiz diğer yanda asilerin başlattığı isyanlar, başkaldırılar. Yani, kim dost, kim düşman belli değil. İşte böylesi bir dönemde; devletin en üst yöneticileri cephede askerin, cephe gerisinde milletimizin moralini yükseltecek, savaşın manasını anlatacak, manevi duyguları hareketlendirecek bir İstiklal Marşına ihtiyaç duyulduğunu ifade ederler. Görev dönemin Milli Eğitim Bakanı olan Rıza Nur'a verilir. O da birinci seçilecek şiirin sahibine 500 lira verileceğini de belirterek milli marş yarışmasının duyurusu yapar. Yedi yüzden fazla şiir gelmiştir ama ne yazık ki beklenilen, murat edilen amaca hizmet edecek bir eser yoktur aralarında.” diye konuştu.
Mehmet Akif Ersoy’un camilerde verdiği vaazları, dergilerdeki yazıları ile Milli Mücadeleye büyük destek verdiğini belirten Başkan Arıcan yaptığı konuşmada Âkif’in Ankara’ya gelişi ve istiklal marşını yazma süreciyle ilgili de şu bilgileri verdi:
“Âkif, Birinci Cihan Harbini ve Balkan Savaşlarını yakından takip ediyor, milletinin içinde bir düşünür ve şair olarak milletinin sıkıntılarını, dertlerini çok iyi biliyor. Diğer yandan vatanın içinde olduğu durumu da çok iyi biliyor. O birileri gibi kaçmak ya da bir kenarda bekleyip duruma göre vaziyet alacak biri değildir. O dini hassasiyetleri olan, İslâm birliğinin savunucusu ve hafız olan bir “İslam Şairi” dir. Âkif, işte Ankara’ya da davet edilen ilk şairdir, ilk İslam şairidir. Onun Ankara’da olduğu günler, devlet yetkililerinin İstiklal Marşı arayışlarının olduğu günlerdir. Âkif’in böyle bir yarışmadan haberi vardır, ancak milli bir konuda ödül verilecek olmasından rahatsızdır. Dolayısıyla, yarışmaya katılmaz. O günün ileri gelenleri, bakanlar, edebiyatı takıp edenler ve Akif’i tanıyanlar, bu şiirin ancak onun tarafından yazılacağı kanısı hâkimdi. Durum böyle olunca; ödül konusundaki endişeleri giderildi ve İstiklal Marşı'nı yazma görevinin kendisine verildiği bildirildi. Gerçekten de Âkif, ikamet ettiği Tacettin Dergahı’nda iki gün içinde şiiri yazdı ve teslim etti. Şiirin Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 tarihinde alkışlar ve göz yaşları içinde milli marş olarak kabul edildi.”
Başkan Arıcan, ülkemizi, ülkemizin değerlerini, milletimizi ve dini hassasiyetlerimizi daha iyi anlamaları için gençlerin Âkif’i tanımaları, eserlerini okumaları gerektiğini ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.