Neyse… Önceden planlanan ziyaretlerimizi gerçekleştirmeye başlıyorum. İlk durağımız, Kampala bölgesinin Byengerere şehrindeki Uganda Müslüman Gençlik Asamblesi (UMYA). Asamble, tüm idari ve yerel birimlerde örgütlenmiş. Okulları, yetimhaneleri ve camileri var. Kültürel ve sosyal faaliyetler için bu mekânlar kullanılıyor. Yüz bine yakın üyesi bulunuyor.
Asamble’nin yönettiği Hasan Turabi okullarının birisindeyim. Sudanlı fikir ve siyaset adamı Hasan Turabi burayı ziyaret etmiş, bu ziyaret büyük sevinçle karşılanmış, büyük coşkuyla… Dolayısıyla okullar da onun ismiyle anılmaya başlanmış. İlkokuldan liseye kadar tüm eğitim kademeleri var okulda. Meraklı ve şüpheli bakışlar altında sınıfları dolaşmaya başlıyorum. Bende de, çocuklarda da bir tereddüt var, yalan yok. Çoğu belki de hayatlarında ilk defa beyaz adam görüyor. Beyaz adam kötülüğü temsil ediyor çünkü. Haklılar, ne diyebilirim ki!
Sonra imdadıma Allah’ın selamı yetişiyor. Allah’ın selamının yetişmediği bir yer var mıdır ki şu hayatta. El cevap, yok! Sonra “Selamunaleyküm” diyorum işte. Hep bir ağızdan “Vealeykümesselam” diye karşılık veriyorlar. Selam ile tüm duvarlar kalkıyor ve başlıyoruz muhabbete. Ama aniden oluyor tüm bunlar. Sonra bağdaş kurup aralarına katılıyorum çocukların. Onlar tuhaf, ben tuhafım. Karşılıklı türküler söylüyoruz. Dualar gönderiyoruz semaya. Gülüyoruz, neye güldüğümüzü bilmeden. Anlatamayacağım kadar güzel bir duygu. Siz de gidin, nasip olsun. Dokunmak için birbirleriyle yarışıyorlar sonra. Bana, tenime yani. Meraktan belli ki. Çoğu ilk kez görüyor beyaz teni, beyazı.
Sonra sağır ve dilsizlerin olduğu bir sınıfa giriyorum. İzniniz olursa anlatamayım bu sahneyi… Yanımızdaki görevli işaret diliyle Türk olduğumu, Türkiye’den geldiğimi anlatıyor. Bir iki şey daha söylüyor galiba. Anlamıyorum. Sonra başka bir şey oluyor. Çocukların gözleri, kulakları ve dilleri açılıyor. Benim de kalbim. Kalbim güp güp atıyor heyecandan. Onlar da çok heyecanlı ve ben dünyanın en güzel Afrikasında bir alkış tufanının ortasında buluyorum kendimi. Mutluluğun resmi bu olsa gerek. Köy turu, şehir turu, Uganda muhabbeti tüm ihtişamıyla sürüyor. Her yerde tam anlamıyla bir curcuna havası. Motorsikletler cıvıl cıvıl, taksiler cıvıl cıvıl, insanlar cıvıl cıvıl…
Devam edeceğim, nasipse.
13.01.2014 Milat Gazetesi































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.