• İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C

“Belki Derdimize Çare Bir Çiçek” Âşık Reyhani

“Belki Derdimize Çare Bir Çiçek” Âşık Reyhani
Âşıklık usta çırak ilişkisini merkeze alan, Türklerin yaşadığı bütün coğrafyalarda varlığını sürdüren ve uzun bir tarihe yayılan gelenektir.

Yüzyılların birikiminden süzülen, derin deneyimler sonucu rafine hale gelen, kendi kurallarına sahip, sözlü kültürün ya da şiirin etkileyici, kuşatıcı yönünü gösteren bir değerler manzumesidir. Âşıklar yazdıkları şiirleri müzik eşliğinde icra ederler. Türk kültüründe âşıklar İslam öncesi yaşamdaki ozanların devamıdır. “Türklerin İslamiyet’i kabulünden önceki edebiyatı, çeşitli milletlerin etkisi altında oluşturulan birkaç çeviri dışında, genellikle sazla söylenen halk şiirlerinden oluşurdu. Hakandan sıradan insanlara kadar herkese hitap eden şiirleri kopuz adı verilen sazıyla ozanlar söylerdi. Oba oba gezen ozanlar kahramanlık menkıbeleri, destanlar ve türkülerini özel ya da genel toplanışlarla icra ederlerdi. Sihirbazlık ve falcılık yaptıkları bilinen ozanlar yuğ, sığır ve şölen merasimlerinde mutlaka hazır bulunurlardı (Köprülü 1976: 11). Bununla birlikte âşıklık geleneği tarihi temelleri olan bir sözlü gelenek olarak kamlık ve ozanlığın bir devamıdır. Geleneğin ritüellerine bakıldığı zaman Şamanist ögeleri dahi bünyesinde barındırdığı iddia edilebilir. Özellikle, şaman adayının rüyasına girerek seçimine karar veren yardımcı ruhlar ile âşıklık geleneğindeki‚ ‘bade içme’ ritüelleri büyük ölçüde benzeşmektedir.

Şairliğin bir aşk tutkusu ile eşit görülmesi durumunun çok eski çağlarda da görüldüğü söylenebilir. Pertev Naili Boratav, Arapların pek çok büyük şairini aşk tutkusuyla ilişkilendirmesi, Orta Çağ Avrupa’sında troubadourların yüksek soydan bir kadına olan tutkularını ifade ettikleri şiirleriyle tanınması, Orta Çağ dönemi Alman edebiyatında bu türden şiirler söyleyen kişilere minnesinger (aşk türküsü söyleyen şarkıcı) denmesi gibi örneklerden hareket ederek şairlikle aşk arasında bir bağ olduğunu ileri sürmüş ve 16. yy’ın başlarından bu yana bir sanatçı tipi olarak âşıkların, bir yönüyle eski destan (epope) geleneğini sürdüren ve bir yönüyle de ‘sevda şiirleri’ (lirik türden şiirler) söyleyen kişiler olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte, âşıkların şiirleri yazmayıp söylemeleri, şiirlerinin müzikten ayrılmaz bir yapısı olması durumu da söz konusudur. Tüm bu tespitlerinin ardından Boratav âşık şiirlerinin sözlü gelenekte oluşan ve gelişen bir sanat olduğunu, müzikten ayrı düşünülemeyeceğini ve bu geleneğin (âşıklık geleneğinin) temsilcileri olan âşıkların‚ ‘seyirlik-dramatik’ özelliği olan halk hikâyeciliği sanatını da icra ettiklerini belirtmiştir (2015: 25-26).”*

Devamı: https://www.dunyabizim.com/belki-derdimize-care-bir-cicek-sik-reyhani-makale,2567.html

Bu haber toplam 588 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim