• İstanbul 14 °C
  • Ankara 16 °C

“Betili” Yûnus Emre!

D. Mehmet DOĞAN

Bazı “dilci” akademisyenlerin makalelerini okurken, elimin altında İngilizce, Fransızca, Almanca sözlükler bulundurmaya mecbur kalıyorum.

Uydurma kelimeler serpiştirilmiş bir makale okurken, bu uydurmaların çoğunu Dil Kurumu sözlüğü dahil hiçbir umumî lügatte bulamıyorum. Bunlar ekseriya dilbilgisi (gramer) veya dilbilimi (lengüistik) terimleri. Sonunda keşfettim. Bizim dilciler kendileri bütünüyle uydurma bir dilbilimi sözlüğü hazırlama zahmetine girmemişler, fakat gayretkeş Fransızca profesörlerimiz onların zahmete girmesine gerek bırakmamışlar, bir dilbilim sözlüğü hazırlamışlar ki, akıllara ziyan!

“Öztürkçe!” kelimeleri anlamak için İngilizce, Fransızca, Almanca sözlüklere ihtiyaç duymak!

Bu neredeyse yüzde 99’u uydurma sözlükte madde başı olan kelimelerin hâlâ birçok dilcimiz tarafından da kullanılan Türkçe karşılıklarını yazmaya gerek görmemişler, bereket ki Almanca, Fransızca ve İngilizcelerini koymuşlar, biz de kelimelerin İngilizcelerine, Fransızcalarına, Almancalarına bakarak Türkçelerini çıkarmaya çalışıyoruz.

Mesela “seslem” kelimesini ilk ağızda keşfedememiştim. Tarifinden de çıkarmak pek kolay değildi. Ancak metinde her nasılsa “hece de denir” diye bir ibare geçiyordu. Nihayet “syllabe” kelimesi için Fransızcadan Türkçeye Hasan Bedrettin’in Küçük Kamus-ı Frensevî’sine baktım. Bakmamla nara atmam bir oldu: Vah “hece”!

Yazaç”da da aynı müşkil vaziyete düştüm. Yazaç olsa olsa, kalem olabilir gibi geldi. Nitekim bazı sözlüklerde bu şekliyle var. Fakat kastedilenin bu olmadığı kesin. Buyurun açıklaması “Bir abe­ceyi oluşturan ve tek başına ya da kendisiyle aynı tür­den öğelerle birlikte bir sesi ya da ses öbeğini göstermek için kullanılan yazı öğelerinin, çizimsel belirtke­lerinin her biri.”

Şimdi de kastedilenin anlaşılabilir bir açıklamasını sunuyorum: “Bir alfabede yer alan, dildeki sesleri ifade eden ve okuma yazmayı mümkün kılan işaretlerden her biri.”

Efendim bu da “harf”miş! İnsanlara neden eziyet ediyorsunuz? Herkesin bildiği harf kelimesini neden onlara çok görüyorsunuz da kendi karihanızdan attığınız şeyleri dayatıyorsunuz?

         “Humanist” Yûnus olursa, “betili” neden olmasın?

Sözü “Betili Yûnus”a getirmemi bekliyorsunuz elbette. Çünkü modern dönemde aydınlar tarafından keşfinden sonra bir hayli Yûnus’umuz oldu. Yûnus Emre dinî-tarihî muhtevasından koparılarak her aklına esen tarafından tarif edilmeye, bir kalıba sokulmaya başlandı. Humanist Yûnus, Hoşgörülü Yûnus, Sosyalist Yûnus ve daha niceleri… “Betili Yunus” da onlardan biri olmalı diye düşünüyorsunuz.

“Yunus Emre’de betili dil”

Yunus Emre’de “neli” dil? Anlayan beri gelsin! Bunu yapan güya “dilci”.

Yunus Emre’yi de Türkçeyi de böyle “dilci”lerden Allah muhafaza buyursun!

Eğer kök “bet” ise, “bet” ne?

Türkçede “bet beniz” ve “bet bereket”ten başka kullanılmayan, mahiyeti meçhul bir hece!

Hiçbir dil böyle keyfe göre uydurulmuş kelimelerle yaşatılamaz!

Beti” kelimesini bulmak için az zahmet çekmedim.

Dil Kurumu’nun başlıbaşına bir dil problemi olan sözlüğünde var. Buyrun okuyalım: “Resim ve heykel sanatında varlıkların biçimi.”

Sözkonusu olan edebî bir eser olduğuna göre bu kelimeyle bir işimiz olamaz. Sonunda Fransızca hocalarının bizim dilbilimcilere tuhfesi olan Dilbilim Terimleri Sözlüğü’nde buldum. Buyurun birlikte okuyalım.

Beti. L. Hjelmslev'in kuramında, göstergeden daha küçük boyuttaki birimle­rin ortak adı. Dil sonlu sayıda betilerle (seslem, sesbi­rim, anlambirimcik) sonsuz sayıda gösterge oluştur­maya elverişli bir düzenektir.

Şimdi bunu anlaşılır Türkçeye çevirelim: “İşaretden daha küçük boyuttaki birimlerin ortak adı. Dil sonlu sayılarda betilerle (hece, ses, kök anlam) sonsuz sayıda işaret oluşturmaya elverişli bir mekanizmadır.”

Beti kelimesi bilinmediği için yine anlaşılamadı sanırım. “Beti”nin yerine Fransızcasını koysam daha anlaşılır olmaz mı? Efendim, betinin Fransızcası, İngilizcesi, Almancası aynı: Figür!

Dilbilim Terimleri Sözlüğü’nde “beti” var, fakat “betili” yok. Eğer olsa idi, “Yûnus Emre’nin betili dili” başlığını derakap çözecek ve bu dertten kurtulacaktık!

Dil Kurumu sözlüğündeki “betili” mevzuyla ilgili bir anlam taşımıyor: “İçinde insan hayvan ve doğa öğeleri bulunan (resim veya heykel), figüratif.”

Figür Türkçede belki de bu anlamı karşılayacak şekilde kullanılmıyor alabilir diye, Hasan Bedreddin’e müracaat ettim. İşte karşılıkları: Sûret, şekil, hey’et. Çehre, beniz, sima. Temsil, remz, temsilî. Raks hareket ve faslı.

Burada temsilîremzî uygun düşmez mi?

“Efendim bu kelimeleri kimse bilmiyor!”

Bilmeyen öğrenir, çünkü sözlüğümüzde var!

Ya “beti”yi, “betili”yi bilen var mı?

Şu kast ediliyor olabilir mi: Yûnus Emre’nin temsilî dili veya remizli dili yani “sembolik dili” olabilir mi?

Remz/remiz, Yûnus Emre’nin şiirlerinde kullandığı kelimelerden, yani onun sözlüğünde var. Temsil de keza.

Niçe bu temsilleri söyleyesin yüriyüp

Yûnus sen sa'y idegör derdün içün dermâna

Şemseddin Sami Kamus-ı Frensevi’sinde figüratif “bir şeyin tasvir veya işareti mahsusası olan, remzî, tasvirî, temsilî” Olarak açıklanıyor.

Dil Kurumu sözlüğünde “figür”e verilen anlamlar arasında edebiyatla ilgili bir şey yok, ayrıca, “beti” karşılığı da yok! Buna mukabil figüratife “betili” denilip geçilmiş.

         Yûnus Emre Türkçenin “remzi”!

Yûnus Emre sır sahibi bir zat, halkın evliya bildiği ulu bir şahsiyet… O şiir yazmak için ortaya atılmadı, hakikati gönle dokunarak tebliğ için şiir söyledi. Sır sahibi olduğu için dili de sırlıdır. Şiirleri remizlerle, mazmunlarla örülüdür. Açık görünen şiirleri sırlı olduğu gibi baştan başa esrar ve rumuzlarla dolu şiirleri vardır. “Çıkdım erik dalına anda yedim üzümü” gibi. Zamanenin Yûnus türkçesinin ruhunu kavrayamamış satıhçı dilcileri onu anlayamaz ve anlatamaz. Mesele bundan ibarettir!

Gelelim meselenin bam teline: Hadi birisi böyle bir kelime kullanarak züppelik olsun diye bir makale kaleme almış. Devletin dille de ilgili Kurumu neden “bu nedir efendi?” diyerek yazıyı geri çevirmemiş?

Türkçeyi keyfilikten kurtarmak en önce devlet kurumlarının işi!

Bu yazı toplam 348 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim