Kitabın ismine, kitabın kapağını yapan Bahadır Dadak ve ailemle yaptığım istişareler sonucu karar verdik. Yeni çıkacak kitaba isim verme telaşı, çocuğuna isim verme heyecanı ile benzerlik gösteriyor. İçeriğin tekrar tekrar okunması ve ismin o dosyaya uygun olması için düşünmek hem yorucu hem de heyecanlı bir süreç.
Diriler Evinden Notlar, gittikçe kendini öldüren, kendisi için çeşitli vesilelerle suikastçılar atayan insanlığa bir tepki. Konformizm bataklığına düşüp bireyselleşen, bireyselleştikçe tüm toplumsallıklarını yitiren insanlığa bir tepkinin sonucu oluşmuş yazılardan oluşan bir kitap. Bunu açmamız lâzım. Günümüz insanı artan teknolojik imkânlar dolayısıyla enformasyon çağında yaşamaktadır. Tüm teknolojik imkânlarını başkasından geri kalmamak, her şeyden haberdar olmak, görünür olmak ve her şeye hızlı bir şekilde erişebilmek için kullanan insanlık, kendi uyuşturucusunu da bu şekilde imal ederek ölümünü hızlandırmıştır. Diri kelimesi, zahiri anlamda bedenin ayakta durması değildir, aklın, kalbin, vicdanın da uyanık kalması demektir. Çağın insanı aklını, kalbini ve vicdanını yavaş yavaş öldürüyor. Diriler Evinden Notlar, diri kalabilmek için akla, kalbe ve vicdana yönelik bir çağrıyı barındırdığı için bu ismi aldı.
Modern toplumda “diriler” kavramını ele alırken, toplumsal hayatta canlılık ve dinamizm açısından ne tür bir eleştiride bulunuyorsunuz?
Bütün yönleriyle ayakta duran, çağın aklı, kalbi ve vicdanı olmaya bir vurgu taşır bu. Modernizm bireyselleşmeyi ortaya çıkartırken bunu hümanist felsefeyi kendine dayanak olarak alır. Hümanizm, insanın tanrılaştırılması şeklinde tevarüs eder. Modernizm de bireyi inşa ederken ona bu yaklaşımı fısıldar. Bugün her ne kadar yerleşik bir ifade olarak toplumsal anlamda kişi tanımlarken “birey” kavramını kullansak da, “kişi” ile “birey” arasında farklılıklar var. Kişi, insandır, beşerdir. Fakat “birey”, insansı özellikler gösteren hümanizmin tanrılaştırdığı ve muhteşem yalnızlıklar içerisinde kıvrandırdığıdır. Çok farklı çelişkileri bir arada taşır “birey”, bir yandan insan olduğunu savunur fakat vicdan ve kalp sahibi olmaktan uzaktır, bir yandan tanrı olduğunu savunur, pozitivist dine mensuptur, her şeyin akılla açıklanabileceğini savunur fakat hakkı, hakikati ve aşkı anlatmaya kalkışınca çamura batmış eşek gibi debelendikçe debelenir. Akıl çağının yaşayanı olan “birey”, ölüler kategorisinde değerlendirilir bizim açımızdan. Çünkü bireyselleşme, egoistliği, kendisi için, kendiliği için olanı savunur. Kalbi ve vicdanı yitirmenin eşiğindedir, hatta çoğu zaman bireysel menfaatleri/nefsi dolayısıyla bunu önemsemez bile. Çünkü önemli olan konforu ve aldığı hazdır. Haz odaklı bir yaşam biçimi içerisinde olduğu için onu rahatsız eden her şeyin bir an önce ortadan kalkmalıdır. Ağrıları ve sızıları için “gasp edilmiş bir sağlık” sistemi içerisinde envaı çeşit ağrı dindiriciler mevcuttur, gündeme ayak uydurması için hızlı bir şekilde onu çağın yaşayanı haline getirecek eğlence platformları mevcuttur, AVM’ler, yiyecek-içecek için fastfoodlar… O düşünmesin diye hazır kalıp düşünme biçimleri sözkonusudur. O düşünmesin diye onun için sayısız uyuşturucu hazırlanmıştır ve ondan beklenen ise sadece “tüketimdir”.
Devamı: https://edebifikir.com/roportaj/bilal-can-icimizdeki-ibrahimi-diriltmeden-kurtulamayacagiz.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.