Oysa her durumda ve şartta itidal gözetilmeli değil miydi? Değil miydi yavaşlayıp evreni ibret gözüyle tefekkür etmek, aradığını bulmak, belki de sadece yolda olmak.
Yine böyle bir halet-i ruhiye, kalabalık, sınırsız bir akış içerisinde binlerce insan suretine çarpa çarpa ilerlediğimiz bu yolda gönlümüze düşen “yavaşla” ihtarına bir cevap olarak kaçmıştık ona, bir tatlı huzur almaya, bu güzîde inzivâgâha. Cedde bir saygı nişanesi olarak cennetmekân Sultan II. Abdülhamid Han tarafından bina ve tesmiye edilmiş bir kutlu mabede: Ertuğrul Tekke Camii’ne.
Varlığı 1887 yılına dayanan bu yapı, esasında Sultan’ın intisap ettiği şeyhi Muhammed Zâfir Efendi için inşa ettirilmiş bir dergâh, müracaat kapısıdır. Öyle ki kendileri; Cuma akşamlarını burada geçirir, zikir meclislerine katılır, zaman zaman şahsî odasında itikâfa girermiş. İşte tüm bu manevi râyiha, daha eşiğine adımınızı atar atmaz sizleri karşılar ve “safâ geldin”i kulağınıza fısıldar. Bakmaktan öte, görmeye talip olarak çıktımız bu yolda görebildiklerimizi cüz’î miktarda aktarmak isteriz.
Caminin avlusuna 4 farklı kapıdan giriş sağlanmaktadır. Batı tarafındaki kapı tercih edildiğinde, bizleri, İtalyan mimar Raimondo D’Aronco tarafından yapılan bir çeşme hemen yanı başında bir türbe ve kütüphane karşılamaktadır. Cami ve misafirhaneye, yaklaşık 20 yıl kadar sonra dâhil edilen bu yapılarla birlikte, mekân, bir külliyeye dönüştürülmüştür. Suyunu Hamidiye Su Tesisleri’nden alan çeşmenin üzerinde, Abdülhamid Han’ın hükümdarlık alâmeti bulunmaktadır. Bununla birlikte camiinin doğu girişinde yine altı kurnalı bir çeşme daha mevcuttur. Türbede ise Şeyh Muhammed Zâfir, Şeyh Hamza Zâfir ve Şeyh Beşir Zâfir metfun bulunmaktadır. Türbe ile kütüphane arasındaki kabir ise Şeyh Zâfir’in hanımına aittir.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/bir-tatli-huzur-almaya-geldik-ertugrul-tekke-camii-h47317.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.