• İstanbul 14 °C
  • Ankara 13 °C

Biz Millî Mücadele’yi kazandık, Yunanlılar vekalet savaşını kaybetti!

D. Mehmet DOĞAN

100 yıl önce bugün (tuğ)general Trikopis teslim oldu! Onun Yunan orduları başkumandanı olduğu söyleniyor, gerçekten öyle miydi? Anadolu’da savaşan Yunan ordusunda iki “general” kalmıştı.

Kazanan taraf olarak kaybeden tarafla ilgili fazla bilgiye ihtiyaç duymayız. 3 Haziran 1922’de Yunanlıların Anadolu ordusu başkumandanı General Papulas istifa etti. Yunanistan’ın Anadolu Ordusu başkumandanlığına General Hacıanesti getirildi. Hacıanesti’nin Yunan kuvvetlerinin Anadolu’dan geri çekilmesi gerektiği görüşünde olduğu biliniyordu. İngiliz gazeteleri bu tayinin Anadolu’dan çekilme için bir başlangıç olduğunu yazdılar.

12 Temmuzda Yunanistan Genelkurmay başkanı General Metaksas“Türklerle uzlaşmaktan başka çaremiz kalmamıştır.” dedi.

Metaksas’ın Yunan gazetelerinde yayınlanan beyanatının özeti:“Yunan hükümeti, Anadolu macerasına atıldığı zaman, böyle uzun arızalar düşünmemiş, buna göre hazırlanmamıştır. Savaşı bitirmek için başkentin en zayıf noktasına bütün kuvvetimizle hücum etmek, olmazsa düşmanla uzlaşmak lâzımdır. Uzlaşmak için de büyük fedakârlıklar gerekir. Uzlaşmak bugünkü hâle göre ehvendir. Yunanistan Anadolu’da yeni bir taarruza muktedir değildir.”

Görüldüğü üzere, psikoloji cephesinde Yunanlılar kesin olarak mağlup olmuştur! Anadolu’da İngiltere namına yürüttükleri savaşın sonuna gelinmiştir. Yunan Kuvvetlerinin başkomutanı olarak kabul ettiğimiz general Trikopis de hâtıralarında Yunan Cephesi hakkında şu bilgileri veriyor:

“Askerler, uzayan vazifelerinden dolayı duydukları memnuniyetsizliği açıkça göstermeğe başladılar ve bunu Eskişehir’de kahramanlık madalyası dağıtım töreninde Kral Konstantin’e duyurmaktan da kaçınmadılar. Kraliyet arabası tören yerine giderken yol kenarında toplanan askerlerin şöyle bağırdıkları işitiliyordu: TERHİS! TERHİS!”

“Sakarya harekâtı sırasında da ordumuz ciddi kayıplar vermiş ve sefil vaziyete düşen ordunun maneviyatı bozulmuştu.”

“Cephede muharebe eden bölüklerden çoğu yedek asteğmenlerin idaresinde idi; buna karşılık bir çok yüzbaşı ve daha aşağı rütbedeki muvazzaf subaylar memlekette görevlendiriliyordu.”

“Millî Savunma Bakanlığı 1921 Mayısında aşağıdaki tamimi vermek gibi acıklı bir duruma düşmüştü: Küçük Asya Komutanlığında görev alan subayların acele olarak ve hiçbir surette gecikmeksizin yeni görev yerlerine gitmeleri hususunda birbirini izleyen ciddi emirler verdirdim. Fakat bu emirlerimden sonra da eski durum devam etmektedir...”

“Sakarya ve Afyonkarahisar harekâtından sonra, yüzde beş oranında izin vermek emrini aldık. Fakat izin alıp Yunanistan’a giden ilk izinli kafilesi geri dönmediği için izinler de kalkmıştı.”

“Her ay, ordunun durumu hakkında komutanlığa verdiğimiz raporlarda şunlardan bahsediyorduk: “Ordu taarruz yapacak durumda değildir.” (Gnl. Trikopis: Hâtıralarım, 83-86)

19 Temmuzda Anadolu Ajansı “Yunan mukavemeti son günlerini yaşamakta ve bütün Yunanlılarca bu hakikat itiraf edilmektedir.” haberini yaydı, bu hakikatin ifadesinden başka bir şey değildi. 

22 Ağustosda Yunanistan Anadolu Ordusu Kumandanı General Hacıanesti görevden alındı, yerine General Trikopis tayin edildi, fakat onun bundan haberi yoktu! (Trikopis, komutanlığa tayin edildiğini Büyük Taarruz’dan sonra esir düştüğünde Türklerden öğrenebilmiştir).

26 Ağustosta Yunan kuvvetlerine karşı Büyük Taarruz başladı. (Kâzım Karabekir, bu taarruzun bahar aylarından beri yapılması gerektiğini, buna hazırlıklı olunduğunu iddia etmektedir.) 27Ağustosta Yunan kuvvetleri çekilmeye başladı. 30 Ağustos Başkumandanlık (Dumlupınar) Meydan Muharebesi ile kesin zafere ulaşılmış oldu. 1 Eylül’de M. Kemal Paşa “Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir” emrini verdi.

Ertesi gün Yunanlıların ateşkes için İngilizlere müracaat etti. Vekil aslına rücû ediyor! “Bizden buraya kadar, savaşı masada sen devam ettir!” diyordu. Aynı gün Yunan Kuvvetleri Kumandanı Nikolas Trikopis Türk kuvvetlerine teslim oldu.

Tuğgeneral Trikopis 22 Ağustos’da Küçük Asya Orduları Komutanlığı’na tayin edilmişti. Yunan gazeteleri tümgeneralliğe terfi ettirildiğini yazmışlardı. Yunan resmî gazetesinde yayınlanan metinde ise bu terfi yer almamaktadır. (Trikopis ancak 1927’de tümgeneral olabilir.)

Trikopis, bu tayinden haberdar olmadığını hâtıratında şöyle ifade ediyor: “Malûm olduğu üzere Türk ordusunda telsiz vardı ve taarruz esnasında dışarıdan haber alıyorlardı.”

1930’larda daha şahitler yaşarken konuyla ilgili çarpıtmalara rastlanması ilgi çekici. 30 Ağustos 1932 günlü Vakit gazetesinde şöyle yazılmıştır:

“Karşısında Yunan Asyayi sügra (Küçük Asya) ordusunun başkumandanı, en büyük nişanları hamil, ferik jeneral son ekselans Tirikopis cenapları bulunuyor…Etrafında Yunan ordusunun medari iftiharı jeneraller ve ümera bulunuyor.”

Trikopis “ferik” değildi. Ferik, tüm generalden orgenerale kadar bir rütbedir. (Birinci ferik korgeneral-orgeneral, ikinci ferik tüm general). Trikopis tuğgeneraldi (bizde o zamanki karşılığı mirliva). Yunan ordusunda bir general daha vardı: Diyenis, fakat o Trikopisle beraber teslim alınmamıştır. “Ümera” olabilir, bu “yüksek rütbeli subaylar” demektir. Gazetede geçen “Esir ceneraller alayı” ibaresi de bu yüzden gerçeği yansıtmaz.

Yabancı gözlemciler, Türk komutanlarını “profesyonel”, Yunan komutanı ise “amatör” olarak nitelerler. Cephede en yüksek rütbeli Yunan generaller tuğgeneraldir buna karşılık Türk ordusunda çok tecrübeli paşalar ve paşalığı hak etmiş tecrübeli subaylar vardı, zaten bunlar zaferden sonra paşa yapıldı.

Başkomutan, Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa müşir yani mareşaldi. Erkân-ı Harbiye Reisi Fevzi Paşa 1. Ferikti. Batı cephesi kumandanı İsmet Paşa mirliva, tuğgeneraldi. Cephede üç paşa daha vardı ki bunlar tuğgeneral idiler: 1. Ordu kumandanı Sakallı Nureddin Paşa, 2. Ordu kumandanı Yakup Şevki Paşa ve Fahrettin (Altay) Paşa. Kısacası, Yunan ordusunun bu anlamda da hiç şansı yoktur!

Trikopis nasıl teslim oldu?

İngiltere adına yürütülen hazin vekalet savaşın son perdesini Trikopis hatıralarında şöyle anlatır: Piyade kuvvetlerimiz, topçularımızın etrafını sardı. Türklere ateş açılması halinde topçuları öldüreceklerdi! Savaşta ön safta piyadeler vardı ve ölecek, Türklere esir düşecek olan onlardı!

Trikopis, buna rağmen komutanlarına sonuna kadar mukavemet etmeleri emrini verdiğini yazar. Fakat istisnasız bütün subaylar askerlerinin artık savaşmak istemediğini söylerler. Savaş kesin olarak bitmiştir: Trikopis, top ve makineli tüfeklerin Türklerin eline geçmemesi için tahrib edilmesi emrini verir… 

Biz 30 Ağustosda Millî Mücadele’yi kazandık, 2 Eylül’de Trikopis’in teslim olması ile Yunanlılar vekalet savaşını kesin olarak kaybetti!

 

Bu yazı toplam 974 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim