• İstanbul 17 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 19 °C
  • Sakarya 19 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 24 °C
  • Bolu 19 °C
  • Bursa 19 °C

Camiden medeniyete

Camiden medeniyete
Osmanlı padişahı I. Mahmut'un sadrazamı Hekimoğlu Ali Paşa tarafından yaptırılan ve Osmanlı'nın son külliye camisi olan Hekimoğlu Ali Paşa Camii'nin kaderi 1976'da atanan imamla değişti. Camide cuma günü hariç diğer günlerde saat: 10.

İslam medeniyet dinidir

İmam Hatip Lisesi'ni bitirmesinin ardından İstanbul Üniversitesi'nde felsefe okuduğunu, Bursa Işıklar Askeri Lisesi'nde felsefe öğretmenliği yaparak askerliğini bitirdiğini belirten Hüseyin Kutlu, hayatını idame ettirebilmek için vaiz olarak çalışmaya başladığını, üniversiteyi tamamlamasının ardından da görevine imam olarak devam ettiğini söyledi. Hekimoğlu Ali Paşa Camii'nde 1976'da çalışmaya başladığını belirten Kutlu, daha önceden de geldiği camiye atanmasının ardından camiyi yeniden keşfettiğini, caminin fonksiyonunu yitiren bir müessese olarak algıladığını anlattı. Kutlu; "Bu camiye geldiğimde, camiden beklediğim şeylerin tarih boyunca caminin oynadığı rol ve görevlerin onda olmadığını, içinin boşaltıldığını düşündüm. 'Günümüzün camii nasıl olmalı, camii tarifi nasıl yapılmalı?' diye düşündüm. Teorik olarak tanımlamalar yapılıyor ama pratiğe bakılınca bu durum zihinlerde karşılık bulamıyor. Bir Müslüman olarak camiden beklediğim şu; İslam, medeniyet dinidir. Bunu anlamak gerekir. Sadece insanların inandıkları bir olgu olarak ve sadece şekilde vicdanlarda yaşayan değil, hayatın öncesi sonrası yani ölüm sonrasına da hitap eden, aydınlatan, medeniyet boyutu olan bir gerçek. Cami de bu medeniyetin merkezi olarak, İslam'ın merkezi olmalı ve tarih boyunca da öyle olmuştur" şeklinde konuştu. Caminin tarihteki fonksiyonlarına bakıldığında da caminin devlet başkanının yönetim merkezi, sohbetlerin yapıldığı, derslerin verildiği ve ibadetin yapıldığı çok işlevsel boyutları olan mekânlar olduğunu dile getiren Kutlu, ayrıca camilerin yerleşim yerlerinin merkezi konumunda olduğunu belirtti.

Caminin künyesini çıkardık

Camide göreve başladığı 1976 ve sonraki belli dönemde caminin içler acısı bir durumda olduğunu dile getiren emekli imam Hüseyin Kutlu, şunları söyledi: "Yakın çevremin itirazlarına rağmen imamlığı seçtiğimde 27 yaşındaydım. Görev yerim olan camiye ilk geldiğimde öğle namazı vaktiydi. Gördüğüm manzara şuydu. Dört kişiden oluşan cemaat, harap bir külliyeyle çevrili camide namaz kılıyor. Kütüphane, esrarkeşlerin yuvası, kurbanlık koyunların alınıp satıldığı avlu perişan, sebil musluğu boynunu bükeli yıllar olmuş, haziredeki mezar taşlarının yönü kıbleyi bile göstermiyor. Kendime ilk sorduğum şey 'Nesin sen burada? İmam. O zaman Ali Paşa külliyesinden sorumlusun. Seni kim sorumlu yapıyor? Ben kendimi sorumlu yapıyorum. Yetkin ne? Yetkim yok, ama yetkili kılıyorum kendimi' oldu" dedi. 1980 öncesinde cami avlusunun çatışma alanı olduğunu, mezarların bakımsız olduğunu dile getiren Kutlu; "Mezarlara esrarlar saklanırdı. Esrar torbaları vardı. Yetkililerle görüşerek bunlarla mücadele ettik. İkindiden sonra caminin bahçesinde kurban pazarları kurulurdu. Avlu geceleri geçilemeyen korkulan bir yerdi. Caminin avlusu tamamen harap haldeydi. Cami büyük İstanbul yangınında çok kötü zarar görmüş. Kütüphane, sebil, şadırvan yanmış. Restorasyon da görmediği için zamanla tahribat daha çok olmuş. Cami, gerçekten mahzun ve boynu bükük haldeydi" şeklinde konuştu. Caminin bu durumu karşısında önce bir tespit yaptığını, caminin eksikliklerini saptadıklarını söyleyen Kutlu, caminin adeta künyesini çıkardığını, tabii ki bunların zamanla olduğunu, yıllarını aldığını, ilk olarak camiye yakışır bir temizlik yaptığını, bahçe düzeni oluşturarak avluya yeni bir çehre kazandırdıklarını, mezarlıkları temizlediğini ifade etti.

Camii Kültür, Sanat ve Medeniyetin yaşandığı bir ortam

Esas hedefinin camiyi fonksiyonel hale getirmek olduğunu, sadece fiziksel anlamda değil, medeniyetin vazgeçilmez unsuru olan sanatı da camide yaşatmak istediğini söyleyen Hüseyin Kutlu; "Meşgul olduğum hat sanatı vardı. Bunu vesile kılarak camiyi sanat, kültür ve medeniyet ortamının yaşandığı bir mekâna dönüştürmek için çalışmalara başladım. Kurulduğu zaman da kütüphane olan caminin karşısındaki mekânı, kurdukları vakfına tahsis ettirilmesini sağlayarak restore ettik. Sonrasında da burayı Uygulamalı Türk İslam Kütüphanesi'ne çevirdik"  dedi. 12 yıl önce bu kütüphaneyi hat, ebru, minyatür sanatçılarının bir araya gelip çalışma yapacağı bir mekâna dönüştürdüklerini belirten Kutlu; "Burada uzmanlar tarafından minyatür, hat, ebru, tezhip ve ney kursları veriliyor. 2011'de bu alanlarda öğretmeninden doktoruna, avukatından ev hanımına kadar 670 kişi kurs aldı. Hemen hemen her yıl bu kadar talebi karşılıyoruz. Kurslarımız ücretsiz, ancak insanlar gönüllü olarak bağış da yapabiliyor. İnsanların büyük ilgisi var. Kadın, erkek, genç yaşlı her yaştan insanlar geliyor. Burada bir muhabbet ortamı oluşturduk. Caminin asıl fonksiyonuna yaraşacak şekilde bir kültür ve sanat ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Geldiğim günden itibaren düşündüğüm şeyleri yapmaya çalıştım. Ancak yapmamız gereken ilk şey zihinlerdeki düşüncelerin değişmesi. Camiyi yeniden tarif etmemiz lazım. Bunu önce Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yapması gerekir. Ayrıca camiyle irtibatı olan kişilerin de bunu yapması lazım" şeklinde konuştu.

Hekimoğlu Ali Paşa Camii

Cami tekke, kütüphane, türbe, sebil, muvakkithane, şadırvan ile dört çeşmeden meydana gelen külliye, I. Mahmut'un sadrazamı Hekimoğlu Ali Paşa tarafından 1734-1735 yılında Çuhadar Ömer Ağa ve Hacı Mustafa Ağa adında iki mimara yaptırıldı. Klasik Türk-İslam mimarisinin son eseri olarak kabul edilen külliye, zamanla çeşitli onarımlar gördü. İstanbul'un yedi tepesinden biri üzerinde kurulu camiye bağlı olarak Hünkâr Kasrı, Koca Mustafa Paşa Caddesi'ndeki çeşme ve güneydeki kapı kısmı hariç, dış avlu duvarları günümüze ulaşmıştır.

08.02.2012 Milli Gazete, Kültür

Bu haber toplam 1269 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • İkinci Kez Yolu Açık Olsun Yavuz Bülent Bakiler’in02 Ekim 2025 Perşembe 11:06
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim