Türkiye'nin darbelerle yüzleşme sürecinde çok önemli yollar kaydediliyordu. Sarıkız, Ayışığı darbe planları, Özden Örnek'in günlükleri, e-muhtıralar, 2008'de AK Parti'ye açılan kapatma davasıyla hukuk zemininde mücadele ediliyordu. Sonra anahtar teslim devleti isteyen paralel yapı, emniyet yargı cuntası üzerinden kendi gündemini öne çıkardı.
Kendilerine kim düşmansa hedefe koydular. Gazetecileri, Kürtleri, askerleri, polisleri, siyasileri kendilerine hedef seçtiler. Önce üç doğru bir yanlış yaparken, sonra bir doğru 3 yanlış yapar hale geldiler. Sebepsiz yere binlerce kişiyi KCK'dan içeri aldılar. 7 bin sayfa iddianame yazarak kafalar karıştırıldı. O kadar sayfa iddianameyi kim okur? Hanefi Avcı, Celal Uzunkaya, Mustafa Gülcü, Faruk Ünsal gibi polisler isimsiz ihbar mektuplarıyla saf dışı edilmeye çalışıldı.
İstanbul ve İzmir'deki casusluk davalarıyla Bahriye'yi çökerttiler. Kendi adamlarının Deniz Kuvvetleri'nde önünü açmak için hukuk yok sayıldı. Şike davasında Aziz Yıldırım örgüt uydurmasıyla futboldan dışlanmaya çalışıldı. Balyoz'da harddisclerle oynayıp suçsuz askerlerin canını yaktılar. Reyting operasyonlarıyla kendi paçavra dizilerini ilk ona sokup reklam sektöründen haksız pay aldılar.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/CemKucuk/kumpaslari-kendi-ellerinizle-dogruluyorsunuz/50479































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.