Bir göz neleri göreceğine, kulak da neleri duyacağına nasıl karar verir? Bir yerden sonra başlayan algıdaki seçicilik, kendi beğenimiz, irademiz ve eğilimimizi yansıtır. Görmeye ve dinlemeye yakalandığımız da olur. Fakat bizden gizlenmek istenen görüntüleri ve sesleri alımlama arzumuz duvarlar kadar vicdanın (ve iffetin) uyarılarıyla engellenir. Hangi haklı gerekçe adına aşacağız o yüksek duvarları? Kimin “ayrıcalıklı” gözleri haram edilmiş olanı görmeye, kayıt altına almaya ve bir de kamuya sunmaya yetkili olabilir?
Enver İbrahim’in yüreğe dokunan, hafızayı harekete geçiren ezgisi “Rita’nın Şaşırtıcı Gözleri”ni dinlerken de bunu düşünüyorum, ara sıra klipten akan siyah-beyaz fotoğraflara göz atarken. Sevdiğimiz veya seçtiğimiz resimler ruhumuzun aynası. Sergiledikleri, kastettikleri iyilik ya da kötülük bakışlarımızla yeniden oluşur.
Gündelik hayatımızın hangi ölçülerde kimlere açık olacağı, kimlere de nasıl ve nereye kadar kapalı olarak yaşanacağı şeklindeki hayat tarzı sorularını tanımlayan bir kavram, mahremiyet.
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/19526/mahremiyet-tartismalari-bize-neyi-ogretmisti































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.