• İstanbul 18 °C
  • Ankara 21 °C

Cüneyt Arkın ve Biz

Cüneyt Arkın ve Biz

1975 yılında Terme/Evci Sineması’nda Mustafa Rıfat ağabeyimle hayatımızda seyrettiğimiz ilk film, Cüneyt Arkın’ın başrolde oynadığı “Battal Gazi” isimli filmdi. Bu sinema filminden öyle etkilenmiştik ki, Battal Gazi ile birlikte Cüneyt Arkın da hayatımızın ilk ve en büyük kahramanı olmuştu gönlümüzde.

Çocukluğumun geçtiği 1970’li yıllarda Samsun’un Terme ilçesi, Bağsaray köyü, Arımdere mahallesinde elektrik olmadığı için televizyonumuz da yoktu. Gaz lambasının aydınlattığı evimizde geceleri annem bize Keloğlan Masalları,evliya menkıbeleri anlatırdı. Hz. Yusuf Kıssası, Hz. Eyüp’ünsabrı, Hz. Ali Cenkleri, Köroğlu Destanı bizleri çok etkilerdi.

Elektriksiz mahallemizde sadece bizde radyo vardı. “Arkası Yarınlar” isimli radyo tiyatrosunda Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber Hikâyelerini can kulağımızla dinler; film seyretmiş gibi olurduk.

1975 yılında Terme/Evci Sineması’nda Mustafa Rıfat ağabeyimle hayatımızda seyrettiğimiz ilk film, Cüneyt Arkın’ın başrolde oynadığı “Battal Gazi” isimli filmdi. Bu sinema filminden öyle etkilenmiştik ki, Battal Gazi ile birlikte Cüneyt Arkın da hayatımızın ilk ve en büyük kahramanı olmuştu gönlümüzde.

1977 yılında Terme/Miliç İlkokulundaki sınıf arkadaşım Ali Öztürk’ten 1 liraya (100 kuruşa) satın aldığım ve 45 yıldır sakladığım kartpostal; Cüneyt Arkın’ın bu filmlerden birinde beyaz gömleğiyle ok atarken çekilmiş fotoğrafıydı.

Cüneyt Arkın’ın muhteşem oyunculuğuyla büyük bir heyecan ve hayranlıkla seyrettiğimiz “Malkoçoğlu”, “Köroğlu”, “Kara Murat”, “Hacı Murat”, “Alparslan’ın Fedaisi”, “Kılıç Arslan”, “Osmanlı Kartalı”, “Korkusuz Cengaver”, “Ferhat ile Şirin” gibi önemli tarihî filmler; bizim kuşak için kitaba ulaşamadığımız dönemlerde bizlere hak, fetih, yiğitlik, adalet, sevgi şuuruyla birlikte vatan, millet ve millî tarih sevgisini aşılayan en önemli eğitim aracı olmuştu.

Doktorluk mesleğini bırakıp aktör olan Cüneyt Arkın’ın tarihî filmleri; bizi öyle çok etkiliyordu ki ilk ve ortaokuldaki oyunlarımızın birçoğunda her birimiz, bu filmlerdeki tarihîkahramanlardan biri oluyordu. Fakir köy çocukları olarak en büyük oyuncaklarımız da ağaçtan yontarak yaptığımız bıçak, kılıç ile ok ve yaydı. Benim yaptığım tahta kılıç ve bıçağı çok beğenen arkadaşlarım Fahri ve Mehmet ile “komen” gibi savaş oyunları oynardık. Amcamların atına bindiğimizde kendimizi Kara Murat, Malkoçoğlu sanırdık.Hendeklerden, derelerden, köprülerden, binalardan, fıraktılardan Cüneyt Arkın gibi atlar; dev gibi ağaçlara tırmanır ve hatta ıssız evde geceleri yalnız kaldığımızda hayalimizdeki kötülerle onun gibi dövüşürdük. Bazen onun konuşma repliklerini bile taklit ederdik. Ortaokul yıllarında Fahri arkadaşım ile Cüneyt Arkın’ın tarihîfilmlerindeki kahramanlarla öyle bir bütünleşmişiz ki yulaf tarlasında taklalar atarak savaş oyunu oynarken tarladaki yulafların çoğunu farkına varmadan perişan etmiştik.

Bu haber toplam 645 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim