• İstanbul 23 °C
  • Ankara 27 °C

D. Mehmet Doğan: ‘Beş Şehir’ şehir edebiyatını doğuran ana kitaptır

D. Mehmet Doğan: ‘Beş Şehir’ şehir edebiyatını doğuran ana kitaptır
D. Mehmet Doğan: “Ahmet Hamdi Tanpınar 60 yıllık ömründe dilimiz ve edebiyatımız için güzel ve büyük işler yaptı. Şaheser addedilmesi gereken romanlar yazdı, “edebî” edebiyat tarihinde ve şehir edebiyatımızda gerçekten çığır açtı”

Türk edebiyatının önemli ismi; Şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi Ahmet Hamdi Tanpınar’ı anma programı Yıldırım Belediyesinin ev sahipliğinde Barış Manço Kültür Merkezi’nde devam ediyor.

"Bursa 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti" etkinlikleri kapsamında, Türkiye Yazarlar Birliği Bursa Şubesi ve Yıldırım Belediyesinin iş birliği ile gerçekleşen "60 Yıl Sonra Ahmet Hamdi Tanpınar Bilgi Şöleni”nin açılışını Bursa Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan birlikte yaptılar.

D. Mehmet Doğan: Tanpınar orijinal eserler ortaya koydu

TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan  yaptığı konuşmada; “Adımızı soran, arayan var mı?” /Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Selâm olsun” şiirinin son mısraıdır bu. Şiir daha isminden başlayarak bize Yûnus Emre’nin bir şiirini hatırlatır: Bu dünyadan gider olduk kalanlara selâm olsun / Bizim için hayır dua kılanlara selâm olsun.

Tanpınar’ın şiiri şöyle başlar: “Selâm olsun bizden güzel dünyaya.” Yûnus geride kalanlara, ibret kastıyla seslenirken, Tanpınar dünyaya seslenir ve şiirinde dünyevilik kendini gösterir:

Bahçelerde hâlâ güller açar mı?

Selâm olsun sonsuz güneşe aya

Işıklar, gölgeler suda oynar mı?

Hepsi de güzeldi, kar, tipi, fırtına

Günlerin geçişi ardı ardına…

Yûnus’un şiirinde dünyaya özlem yoktur, fakat son mısrada…fâniler dünyasına seslenerek şiirini bitirir:

Miskîn Yûnus söyler sözi kan yaşıla toldı gözi

Bilmeyen ne bilsün bizi bilenlere selâm olsun

Ebediyet âleminden konuşan Yûnus’un fâni âlemdekiler tarafından bilinme arzusu bu son mısralarda ortaya konulur. Bu noktada iki şiiri arasında bir müştereklik görülebilir: Dönmeyen gemiler olduk açıktan / Adımızı soran, arayan var mı?

Tanpınar’ın bu şiiri bir bedbinlik anında yazdığını düşünebiliriz. Dünyanın güzelliklerine veda edecektir ve arkasından onu bilenler, hatırlayanlar olmayacaktır. Oysa kendince mühim ve büyük işler yapmıştır. 60 yaşında dünyaya veda ederken şiirleri bir tarafa hikâye kitapları, romanlar, incelemeler ve 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi gibi orijinalliğinden şüphe edilmeyecek eserler ortaya koymuştur. Buna rağmen sağlığında gereken ilgiyi görmemiş, romanları ya tefrika halinde gazete sayfalarında unutulmuş, ya da yıllarca tek baskıda kalmıştır. Ben, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün 1961’de yapılan ilk baskısını 1970’lerde almış ve Tarih Kurumu’nda çalışırken okumaya başladığım bu romanın içinde bulunduğum kurumu anlatan bir eser olduğunu düşünmüşümdür! “ dedi.

Tanpınar’ın çok yönlü bir edebiyat ve sanat adamı olduğunu ifade eden D. Mehmet Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Onun en çok şiiri ve mûsıkîyi mühimsediğini görürüz. Şiir söz sanatının zirvesidir. “Belki bir bakıma tek millî sanat şiirdir” der. “Şiir bir iç kale sanatıdır.” “Yalnız şiirdir ki yazıldığı dilin malıdır.”  “Şiirin güzel sanatlar içinde garip bir talihi vardır. Örgüsünü veren malzeme -yani lisan- itibarıyle hemen herkes için olan bu sanat, gene bu yüzden hudutları en dar olan sanattır.” Tanpınar, güzel sanatlardan resmi, heykeli, mimariyi ortadan biraz üstün zekânın kavrayabildiğini, anlaşılması için hususî bilgiye az çok muhtaç olan mûsıkînin bile, hiç olmazsa bir medeniyetin zevk çerçevesi içinde, dinleme kabiliyetinden başka bir vasıtaya muhtaç olmadan tadıldığını belirtir. “Şirden gayri söz sanatları da az çok böyledir. Yazıldıkları dilden gayri dillere tercümeleri mümkündür.” Şiir ise tercüme edilemez. “Yaşadığı memleketin dışında şöhret yapan tek şair yoktur.” Bu Avrupa’da mümkündür, entelektüel Avrupa 16. Asırdan beri tek aile gibi yaşadığı için şiirde kolayca dünya ölçüsünde şöhret kurulabiliyor. “Eskiden bizde de böyle idi…Onun için eski medeniyetin müşterek malı olan şöhretlerimiz vardı.” “Şiirde dil her şeydir. Dili kaçıran insanı da yakalayamaz. O (Yahya Kemal) Türkçeyi buldu ve bulduğu bu Türkçe ile en muasır şiirlerden birini vücuda getirdi.”

Türk şiirinin, Türk edebiyatının belli başlı meselesinin dil meselesi olduğuna vurgu yapan D. Mehmet Doğan bu konuda önemli uyarılarda bulundu.

Doğan,  “Gençler yeni bir kelime fetişizmine düştüler ve yeniliği kayıtsız şartsız kabul etmeyi ihtiyarlamamanın tek çaresi gibi gören yaşlılar da bundan pek hoşlanıyorlar. Bu yüzden hiçbir milletin tarihinde görülmemiş bir anarşinin içindeyiz. Bittabiî burada dilin yenileşmesi aleyhinde bulunmuyorum. Fakat halk kaynağından uzaklaştığımızı hatta bu kaynağı yanlış tefsir ettiğimizi, yeni zümre dili kurduğumuzu ve hayatın kendisi olan dilin karşısında çok dimağî kaldığımızı söylemek istiyorum.” diye konuştu.

D. Mehmet Doğan: Tanpınar sağlığında beklediği ilgiyi göremedi

Tanpınar’ın eserlerinde mûsıkî geniş yer tuttuğuna işaret eden Doğan bu konuda önemli örnekler verdiği konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ahmet Hamdi Tanpınar, 60 yıl önce 24 Ocak 1962’de vefat etti. Yuvarlak hesap 60 yıllık ömründe dilimiz ve edebiyatımız için güzel ve büyük işler yaptı. Şaheser addedilmesi gereken romanlar yazdı, “edebî” edebiyat tarihinde ve şehir edebiyatımızda gerçekten çığır açtı. Beş Şehir, onun Anadolu’da meydana getirdiğimiz medeniyet terkibinin şiirli bir dille ifadesi olan ve mutlaka genç nesiller tarafından dikkatle okunması gereken bir eseridir. Diyebiliriz ki, Beş Şehir bizde yaygın bir şehir edebiyatını doğuran ana kitaptır. 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, ilim ve edebiyat tarihimizde benzeri olmayan bir şaheserdir. Bugünün yeni Türk edebiyatı hocaları, onu okuyup talebelerine aktarıyor ve sevdirebiliyorlarsa, gerçekten kendilerini huzur içinde hissedebilirler. Tanpınar, edebiyatımızın öncelikle “şair” saydığı bir büyük isim. Şiirde, üstad addettiği Yahya Kemal’in yolundan gitmez. Meşhur Bursa’da Zaman şiiri hariç, Tanpınar, Güzel Sanatlar Akademisi’nde estetik ve mitoloji derslerinden halefi olduğu Ahmet Haşim’in izindedir. Tıpkı Haşim’de olduğu gibi, Küçük bir kitap teşkil eden şiirleri hakkıyla değerlendirilmiş değildir. Bunun önemli sebeplerinden biri, Tanpınar’ın ölümünden sonra daha çok hikâyeci ve romancı olarak tanınmasına bağlanabilir. Sağlığında beklediği ilgiyi göremeyen Tanpınar, 1970’lerden itibaren tanınmaya, 1980’lerden itibaren de bazı kesimler tarafından keşfedilmeye başlanan bir yazarımızdır. Onun Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı, bürokratik yapıları ince bir alaycılıkta ele alan bir dünya şaheseridir. Eğer Türkçe 20. yüzyılda dar bir alana hapsedilmese idi, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün bütün dünyanın tanıyıp değer verdiği bir eser olarak kabul göreceğinden şüphe edilmez.”

TYB Genel Başkanı ve ASBÜ Rektörü Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan konuşmasına Tanpınar’ın “Selam Olsun”  şiirini okuyarak başladı.

Musa Kazım Arıcan: TYB Tanpınar’ı 40 yıldır arıyor, soruyor

Şairin bu şiirinde “adımızı soran, arayan var mı? diye sorduğunu ifade eden genel başkan Arıcan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Evet, merhum Tanpınar’ın adını soran, arayanlar var. En başta Türkiye Yazarlar Birliği Tanpınarı sordu ve aradı. TYB 1980’lerden sonra yani kurulduğundan hemen sonra Tanpınar’ı sormaya aramaya başladı. 1982’de ilk programlar icra edildi. 2001’de doğumunun 100. yılında Tanpınar’ın Beş Şehri’nde Tyb şubelerinde Tanpınar soruldu ve arandı. En etkilisi yine Bursa’da icra edildi. 2012’de 50. vefat yılında Ankara’da Tanpınar soruldu ve arandı. Değerli Tanpınar sevenleri, okuyucuları; 60. vefat yılında şair, romancı, deneme yazarı, tenkitçi, edebiyat tarihçisi, fikir ve sanat adamı Ahmet Hamdi Tanpınar’ı sormak ve aramak için bir yine aradayız. Belki de Tanpınar ile ilgili en etkili ve güçlü programlardan birisini daha icra edeceğiz.            Tanpınar’ın değeri ancak vefatından sonra anlaşılmıştır. Kınından çıkan kılıcın keskinliğinin ve ihtişamının ancak anlaşılması gibi; Tanpınar da vefatıyla kınından çıkmış gibi ihtişamı anlaşılan fikir ve sanat adamımızdır. Nadir çok yönlü bir edebiyatçı, münevver ve mütefekkirlerimizdendir. Edebiyatın her türünde de öncüdür. Kendi tarzını oluşturmuştur. Şiir, deneme, hikâye, roman gibi her türde şaheserler ortaya koymuştur.”

Musa Kazım Arıcan: Eserlerini bir düşünür edasıyla ve zarafetle yazdı

Tanpınar’ın eserlerinde zengin kültür ve sanat birikimi ile okuyucusunu mest ettiğini ifade eden genel Başkan Arıcan, “Pek az aydınımızda, Tanpınar’ın eski edebiyatımıza ve Batı edebiyatına; Türk ve Batı klasik musikisine; Batı resim ve heykel sanatına vukûfiyeti söz konusudur. Tanpınar’ın belki de en özgün tarafı ve bugün onun daha iyi anlaşılıyor olmasının nedeni: fikirleridir. Yaşadığı dönemin, toplumun, memleketin meselelerini bir mütefekkir ve bir filozof edasıyla tetkik etmiş ve bunu, tüm edebi eserlerine, edebi bir estetik ile birer fikir tohumları olarak büyük bir başarıyla aktarmış münevverdir. Tanpınar mesleği gereği sadece edebiyat, sanat ve estetik ile ilgilenmemiş, dönemin siyaset, rejim, ekonomi gibi konularıyla da alakadar olmuş ve fikirlerini eserlerine bir düşünür edasıyla ve zarafetle yazıya aktarmıştır. Bunu yer yer makalelerinde yer yer de roman ve hikâyelerindeki kahramanlarının ağzındaki sanatkârane bir şekilde dile getirmiştir.” dedi.

“Tanpınar’ın ‘Beş Şehri’ medeniyetimizi savunmak için kaleme alınmış bir eser olarak da görülebilir. Ayrıca bugün Türkiye’de güçlü bir şekilde gelişen şehir edebiyatının köklerini de Tanpınar’da buluruz. ‘Beş Şehir’dir tüm şehir yazılarının ilham kaynağı.” Diye konuşan genel Başkan Arıcan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tanpınar, adeta bir mütefekkir ve bir münevver olarak manevi benliğine yabancı ve dargın kalan bir nesli medeniyetiyle barıştırmaya çalışmaktadır. Onu bir medeniyet aydını/münevver, bir medeniyet düşünürü/mütefekkiri olarak görebiliriz. Ahmet Hamdi Tanpınar bir mektubunda şöyle der: ‘Medeniyetimizin bence en büyük meselesi medeniyet ve kültür değişmesidir’. Tanpınar’ın, hem hocası hem daha sonra dostu olan Yahya Kemal gibi ‘bağırdığı gizli bir yer vardır’. Yahya Kemal’in ‘bağırdığı gizli yer şiirleridir’. Tanpınar’ın da ‘bağırdığı gizli yer’ romanları olsa gerektir. Bunu Tanpınar ‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde roman kahramanı Hayri İrdal’ın ağzından şöyle dile getirir: ‘Hiç kimse ortada o kadar kanun müeyyidesi varken elbette durduğu yerde ‘benim düşüncem şudur’ diye bağırmaz. Yahut gizli bir yerde bağırır’ Tanpınar, Türkiye’nin ikilikler, çatışmalar değil, farklılıkları ahenkli bir terkip içinde eritmek ve bu ideal doğrultusunda nesiller ve gençler yetişmesini ister. Tanpınar’ın temel fikriyatının ve idealinin özetini günlüklerinin son sayfalarında görmekteyiz: ‘Allah’a inanıyorum. Fakat tam Müslüman mıyım, bilmem. Fakat anamın, babamın dininde ölmek isterim ve milletimin Müslüman olduğunu unutmuyorum ve Müslüman kalmasını istiyorum’ Biz de onun niyazına âmin diyoruz. Bir dua kabul ediyoruz Tanpınar’ın sözlerini. Müslümanlığına şahitlik ediyoruz, rahmet diliyoruz. Onun fikrine ve idealine biz de katılarak ‘milletimiz Müslümandır ve Müslüman kalmalıdır ve ilelebet Müslüman kalacağına da inanıyoruz’ diyoruz.

Oktay Yılmaz : Yıldırım köklü ve kadim bir şehir

Programın açılışında yaptığı konuşmada, Yıldırım Bayezid Han'ın cesaretini, Çelebi Mehmed Han'ın ferasetini ve gönüllere taht kurmuş bir lider olan Emir Sultan'ın manevi şahsiyetini kendilerine rehber edindiklerini belirten Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, "Yıldırım köklü ve kadim bir şehir. Bu şehre hizmet etmenin tarihi bir sorumluluğu var.

Oktay Yılmaz : şehrin tarihini, kültürünü, sanatını, vefasını, ruhunu ve medeniyet mirasını ayağa kaldırmaya gayret ediyoruz

Yıldırım Belediyesi olarak bizler bu sorumluluğun bilinciyle, bir yandan kentin geleceğini inşa ederken, bir yandan da şehrin tarihini, kültürünü, sanatını, vefasını, ruhunu ve medeniyet mirasını ayağa kaldırmaya gayret ediyoruz. Geçtiğimiz aylarda; Bursalı Aşık Yunus'u, Aşık Yaşar Reyhani'yi ve Hz. Mevlana'yı anmıştık. Medeniyetimizi aydınlatan kandilleri, anmak ve onların ışığını bugüne taşımak için çalışmaya devam ediyoruz. Bugün de kültür varlığımızın en önemli değerlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ı vefatının 60'ıncı yılında anıyoruz. İki gün sürecek bu programın hazırlanmasında ve sunumunda Yıldırım Belediyesi ile paydaşlık eden Türkiye Yazarlık Birliği'ne ve saygıdeğer yöneticilerine ve birikimlerini bizlerle paylaşmak için, programımızı şereflendiren çok kıymetli hocalarımıza, yazarlarımıza ve şairlerimize yürekten teşekkür ediyorum. '60 Yıl Sonra Bursa'da Tanpınar Zamanı Bilgi Şöleni'nin ülkemiz için hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

Belediye Başkanı Yılmaz, günü anısına Doğan ve Arıcan'a hediye takdim etti.

Bursalıların, Tanpınar’ın okuyucularının ve gençlerin büyük ilgi gösterdiği bilgi şöleni açılış konuşmalarından sonra, program oturumlarla devam etti.

img_6824.jpgimg_6825-001.jpgimg_6838-(1).jpgimg_6846.jpgimg_6853-001.jpg

Bu haber toplam 534 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim