Sanayi sonrasının şekillendirdiği yeni uygarlık düzeni, yönetişimde geniş kitlelerin fikir ve tercihlerini ön plana çıkarıyor. Seçimlerde oy kullanmak, referanduma gitmek, plebisit yapmak siyasetin sık kullanılan araçları hâline geliyor. Yönetenler geniş kitlenin fikir ve desteğinden bağımsız olarak hareket etmekte zorlandıklarından, halkı memnun etmek için popüler politikalar geliştirmeye, seçkincilikten uzaklaşmaya yöneliyorlar.
Lakin bu yaklaşım ilk bakışta demokratik kanalların açılması anlamına gelmekle birlikte, kimi zaman açılı kanalların tıkanmasına yol açabilecek bir faktör hâline de gelebiliyor. Zira demokrasi denilen kavram, ana iskeleti bakımından halkın iradesinin egemen kılınması olarak ele alındığında, yüzde 50 artı 1'lik (seçim sistemine bağlı olarak bundan çok daha azıyla da mümkün) bir destek iktidarın her istediğini yapabilmesine imkân sağlıyor.Yani çoğunlukta olanın yönetmesi gibi gayet demokrat yüzlü bir egemenlik tesis ediliyor. Bu şekilde sandık, bütün kararlara meşruiyet sağlayan bir egemenlik aracı olarak sivriliyor ve halka karşı sorumlu iktidarın demokrasiye olan inancı netleştirilmiş oluyor.
Yazının devamı için: http://www.turkiyegazetesi.com.tr/deniz-ulke-aribogan/577438.aspx































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.