• İstanbul 15 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 19 °C
  • Konya 14 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 20 °C
  • Trabzon 14 °C
  • Gaziantep 15 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 16 °C

“Dilsiz yaşayamıyoruz!”

“Dilsiz yaşayamıyoruz!”
Dil bir şeref meselesidir. Bir milletin en şeref duyacağı olay dilidir. Dili gitti mi bitti, millet olmak vasfını kaybeder.

Hocam konusu entelektüel olan ilk sayımızda görüşlerinize yer verebilme fırsatımız olmuştu. Ardından gelen üç sayımızın hazırlanma sürecinde bir şekilde hep dil konusuna temas ettiğimizi bu nedenle daha iyi anlayabilmek için bu meseleye özel olarak eğilmemiz gerektiğini fark ettik. Dil ile ilgili bir çalışma yapınca sizin görüşleriniz olmaksızın bu sayının eksik kalacağını düşündük. O yüzden zaman ayırdığınız ve görüşme yapmayı kabul ettiğiniz için çok minnettarız. Hocam dil hakkında konuşurken ve düşünürken yine ait olduğumuz dil dünyası olarak belki de en iyi ihtimalle bildiğimiz ya da aşina olduğumuz dil dünyalarına zaman zaman sığınarak bunu gerçekleştirmek aslında bir açmaz mıdır? Dil derken yine aynı dilin sınırlarında kalmak zorunda oluyoruz. O bakımdan dili kendi sınırları içinde kalarak düşünmek acaba bir imkânsızlık mıdır yahut başka bir deyişle dil hakkında düşünebilmek ve üretebilmek için bir üst dil mi kurmak gerekiyor?

Dil hakkında konuşmak dilin felsefesini yapmak demektir. Bu her konu için geçer akçedir. Her konuyu bir üst dille açmaya/açımlamaya (teşrih etmeyi kastediyorum) çalışıyoruz. Dilin dışında dilin üstünde bir varlığımız yok. Bunu neye benzetebiliriz? Havayı tarif etmek için havanın dışına çıkamıyoruz, çünkü havasız yaşayamıyoruz. Yani tamam, olabilir, fezaya çıkabiliriz ama yine de içinde bulunduğumuz ortam havalı bir ortamdır; feza gemisinde bulunuyoruz. Dil de öyledir; dilin dışına çıkarak çok farklı bir ortamdan dili yargılama imkânı yoktur. Mutlaka dilin içinde kalarak dili yargılamak mecburiyetindeyiz. Çağımızın büyük bir filozofu Heidegger’in deyişiyle dil vazgeçilmez yuvamızdır, dünyamızdır, âlemimizdir. Çünkü düşünme dil ile olmaktadır. Düşünmekten kesildiniz mi dilden kesiliyorsunuz, dilden kesildiniz mi düşünmekten kesiliyorsunuz. Dili yitirmek, topyekûn yitirmek -yani dilsiz kalmak anlamında söylemiyorum, konuşma imkânını kaybedebilir insan ama yine diline devam ediyor- bilincin yitimi demektir. Bilincimizi sürdürdüğümüz sürece dilli bir varlığız, dille iş görmekteyiz. Dilin gücünü yitirdiği durumlar var mı? Evet, var; duygu durumları… Duyguyla kastettiğim histir. Türkçede bunu çok yanlış anlamlandırıyoruz, işitmeyle karıştırıyoruz. Duygular dilsiz cereyan ederler ama ne vakit duyguyu dile getirirsek (meselâ şuram acıdı, yemeğiniz güzel olmuş, çay acı gibi…) bunları ifadeye dökmüş oluruz. Yani duyduğumu, hissettiğimi kavramların içine yerleştiriyorum ve onların arasında bağlantı kuruyorum. Salt dilsiz duyma yaşaması olabilir mi? Benim bildiğim iki hâl var. Birincisi, dinin en üst mertebesini ifade eden sufi-hayat, tasavvuf halleri… Bir de -affınıza sığınarak söyleyeceğim- kadın erkek ilişkisi; aşk ilişkisi… Bu ikisi tümüyle dilden soyutlanmış bir hâldedir. O bakımdan meselâ sufilerin metinleri sufiliğin dışında olan kişilere kapalıdır, anlaşılmaz bir dildir. Demek ki bu iki hâl dışındaki -ki zaten çok yoğun duygulara hâl diyoruz- bütün yaşamalarımız, yaşama hâllerimiz dille ortaya çıkmaktadır. Hatta rüyalarımızda bile sessiz bir dil kullanıyoruz, orada bile bir dil olayı yürürlüktedir. Meselâ “falanca, dile bihakkın vakıftır, mükemmel biliyor” derler. Öyle bir şey yoktur. İnsanın bildiği bir dil vardır; çünkü rüyalarını gördüğü o dildir sadece… O halde sorunuzun özet cevabı; dilsiz yaşayamıyoruz! Hava, su, dil üçlüsü…

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/dilsiz-yasayamiyoruz/

Bu haber toplam 297 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Yavuz Bülent Bakiler, son yolculuğuna uğurlandı30 Eylül 2025 Salı 08:37
  • Güz Sonatı29 Eylül 2025 Pazartesi 13:14
  • Fatma Gülşen Koçak Hz Hatice’yi Anlattı23 Eylül 2025 Salı 11:20
  • Bursa: Şiir Şehir17 Eylül 2025 Çarşamba 12:09
  • Selim Cerrah Cihannüma Genel Başkanı oldu16 Eylül 2025 Salı 13:43
  • Genç Birikim dergisinin Eylül 2025 (279'uncu) sayısı çıktı.15 Eylül 2025 Pazartesi 11:47
  • Kaybettiğimiz Meçhul; Kendimiz11 Eylül 2025 Perşembe 14:21
  • Yaşayan Dil-Yaşatan Dil11 Eylül 2025 Perşembe 12:08
  • Modern Dünya İnsanın Hikayesi: Yokuşa Akan Sular10 Eylül 2025 Çarşamba 13:39
  • Şiir Ezber mi Bozacak Rahatsız mı Edecek?08 Eylül 2025 Pazartesi 10:43
  • Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim