Hz. Peygamber, önceki peygamberlerden farklı kılan en önemli yönü İslam’ı mastar formuyla bir ilkeye bir prensibe dönüştürüp onu insanın dindarlığından (Müslüman) ayırt eden en orijinal eylemi gerçekleştirmiş son peygamber oluşudur; “Bu gün size dininizi tamamladım ve İslam’ı din olarak razı oldum.”
1. Diğer dinlerin varlığını tek başına ontolojik açıdan değil dindarla ilişkili hukuki ve kültürel açıdan olarak kabul eder (“sizin dininiz size”)
2. Din, çoğul halleriyle edyan veya diyanat formlarıyla Kur’anda yoktur aksine en tekil haliyle Allaha aittir.
3. Aynı din, kendisine Müslüman ismini veren İbrahim (as) peygambere nisbet edildiğinde Millet-i İbrahim adını alır.
4. Tümüyle bir bütün olarak insanlığın din olgusu tekil halde Allaha ait dindir; “tüm din Allahın oluncaya kadar savaşın”. Bu tarihsel açıdan da doğrudur tüm inançların başlangıcındaki din de İslamdır.
5. Bu noktada İslam’ın aldığı sıfatlar diğer dinlerin ideal anlamlarının gerçek mahallidir; O, dosdoğru yol (sırad-ı müstakim) olarak “Tao” ile, Sünnetüllah olarak Karma inancıyla Sarsılmaz Kulp ( ürve-i vüsqa) olarak Budist Sanatana Dharma ile, Sibğatallah (Allahın boyası) ile Amerikan Navaho inancıyla, Meleket’üs-semavaat/ ise Hıristiyan Regnum Cielo kavramı ile kavşak noktasına gelmekte ve onların söylemek istedikleri, ideal olarak istedikleri, kitaplarında inşa edileceğine dair vaat edildikleri şeyin kendisi, gerçek, yaşanmış formu olduğunu göstermektedir.
6. Hz. Peygamber, önceki peygamberlerden farklı kılan en önemli yönü İslam’ı mastar formuyla bir ilkeye bir prensibe dönüştürüp onu insanın dindarlığından (Müslüman) ayırt eden en orijinal eylemi gerçekleştirmiş son peygamber oluşudur; “Bu gün size dininizi tamamladım ve İslam’ı din olarak razı oldum.”
7. Kur’an’a göre statik ve ideolojik inançlar olarak dinleri değil onlara inanan ve potansiyel hidayet kaynağına dönüşebilecek dindarları anlatır; Kur’anda Yahudilik yoktur ama cemi müzekker mazi fiil ile değişmeyen bir eylemi anlattığı ellezine hadu ile ruhban kontrolündeki tanrıya, putperestliğe, babilden kudüse dönme eyleminini statikleştiren gelenekselleşmiş dindarları açık bir dille ve olumsuz yaklaşımla ifade etmektedir. “Beni İsrail” ile ise peygamberlerin güdümündeki dinamik inananları olumlu yönleri ve özellikle ilahi nimetleriyle anlatmaktadır; yine ilk dönemdeki orijinal isimlendirmeleriyle nasraniler ile sonraki dönemde onlara Romalılarca aşağılayıcı bir tavırla verilen Hıristiyan ismi arasındaki kopukluğun farkındadır.
Devamı: https://www.insaniyet.net/dinler-ve-islam/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.