• İstanbul 17 °C
  • Ankara 16 °C

Diyarbekir: Bir Osmanlı klasiği

D. Mehmet DOĞAN

(Diyarbekir intibaları 3)

Biz bu defa şehirdeki Osmanlı camilerini görmek arzusundayız. Zaten Kurşunlu camii görmüştük, fakat bu göreceklerimiz de “kurşunlu”, fakat isimleri farklı. Ekseriya bânilerinin adıyla anılıyor.

Bazı camilere, müze evlere girip çıktıktan sonra Behram Paşa Camii’nin avlusunda buluyoruz kendimizi. Osmanlı mimarisinin hem yapı bütünlüğünde hem de ayrıntıda nasıl güzellikler barındırdığını Behram Paşa Camii’nden okumak mümkündür. Osmanlı’nın zirvede olduğunu bu yapı birçok şekillerde ilan eder. Bütün olarak sadeliğine sadedir de dikkatli bir bakış bu sadeliğin içine gizlenmiş güzellikleri de fark eder. Bu yapılarda süsleme hiçbir zaman nisbetleri ihlal etmez, bütünlüğü bozacak şekilde öne çıkmaz.

Avluda ilk dikkati çeken hem son cemaat yerinin hem de şadırvanın bazı sütunlarının düğümlü-boğumlu tarzda, iki renkli taşlarla yapılmış olmasıdır. Son cemaat yeri bir sakf ile uzatılmıştır…Sütun yapısındaki çeşitlilik bütünlüğü bozmayacak bir üslupla sağlanmıştır. Dışarıdaki kütle etkisi, içeride de devam eder. Tek kubbe ile mümkün olduğu kadar büyük bir mekânı örtmek, büyük kubbenin ağırlığını duvarlara yükleyerek görünür olmaktan çıkarmak, kareden daireye böylece geçmek…Bunun çeşitli arayışlarını Osmanlı klasik mimarisinde, elbette Koca Sinan’ın eserlerinde görmek mümkündür. Sekiz kemerle kubbeden duvarlara geçilir, böylece kubbe sekizli bir ayak sistemine oturtulur. Kalın duvarlarda bırakılan boşluklar dört köşede dört kare mekân ortaya çıkarır. Bütün bunların mekânın bütünlüğünü ihlal etmeyecek şekilde tasarlandığı görülmektedir.

Behram Paşa Camii’ne dikkat çekici güzellikte, süslü bir kapıdan girilir.  Camilerin girişinin böyle tasarlanması, camiye giren mü’minin cennete doğru bir yolculuğa çıktığı tesiri uyandırır. Kapıdan girince ilk görünen mimarî unsur ise, tam karşıdaki mihraptır. İçeri girince dosdoğru yürüyüş bizi Allah’a yöneleceğimiz istikameti gösteren mihraba ulaştırır. Behram Paşa Camii’nin mihrabı, hatta kapısından daha fazla güzellikler ihtiva edecek şekilde yapılmıştır. Mermer mihrab arabesk motiflerle süslenmekle kalmamış, renklendirilmiş. Yeşil, kırmızı ve yaldız göze hoş gelecek bir denge içinde kullanılmıştır.

Camiin minberi mermerden yapılmış klasik nisbetleri ile dikkati çekmekle kalmaz, şeffaf mermer kapıları ile de ilgi odağı olur. Ve camiin duvarları zeminden takriben bir metre yükseğe kadar çinilerle kaplanmıştır. İznik çinilerinin klasik örneklerini bu camide görmek bizi şaşırtmaz. Mavinin firuzeden (turkuvazdan) laciverde tonları çinilerde çiçek motifleriyle bir cennet bahçesi etkisi uyandırır. Bugünün insanı bu üsluplaştırılmış (stilize) motifleri çözmekte zorlanır. Lâle, gül, sümbül, karanfil bir kompozisyon içinde demet demet karşınızdadır. Geometrik bir süsleme olan arabeskin tekrarı gibi, bu çiçek kompozisyonu da sürekli tekrarlanır. Camilerde Lâle Allah’ı temsil ettiği için mihrab üzerinde zincirleme tekrarlanan bir motiftir. Behram Paşa’da minber kapısının tacında lâle motifi yerini almıştır. Lâlenin ebced hesabındaki rakam değerinden ötürü Allah lâfza-i celâli yerine kullanıldığını söyledik, gül ise Hz. Peygamberi temsil eder. Bu yüzden lâlesiz gülsüz cami, mescid olmaz.

Behram Paşa Camii birinci sınıf bir mimarî eserdir ve böyle bir yapı İstanbul’da olabileceği gibi, Diyarbekir’de de olabilir. Olduğunda da birinci sınıf esere mahsus malzeme ile yapılır. Behram Paşa çinileriyle Diyarbekir’de tek değildir. Şehirdeki diğer Osmanlı eserlerinde Hüsrev Paşa, İskender Paşa, Ali Paşa ve Melik Ahmet Paşa camilerinde klasik devrin İznik çinileri görülür. Hatta daha önceki devirlere ait Nebi Camii gibi, Sahabeler Türbesi gibi yapılarda da, muhtemelen tamir edildiklerinde, bu çiniler kullanılmıştır.

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: İstanbul ve Bursa dışında Anadolu’da en çok Osmanlı eseri Diyarbekir’dedir. Bursa ile Diyarbekir’in farkı da şudur ki, Bursa’da klasik döneme ait Osmanlı camii, bildiğim kadarıyla yoktur!

1-107.jpg

Bu yazı toplam 309 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim