Tartışmaya konu edilen meselelerin başında para vakıfları ve tasavvuf gelir. Şeyhülislam Çivizâde Muhyiddin Mehmed Efendi’nin hem para vakıflarına hem de tasavvufa karşı muhalif tavrı tartışmaları daha da alevlendirir. Bilhassa İbn Arabî ve Mevlânâ’yı sert şekilde eleştiren Çivizâde muhalefetinin bedelini öder ve Osmanlıların azledilen ilk şeyhülislamı olarak tarihe geçer. Bunun yanında konjonktürel bir Safavî tehlikesi de vardır. Doğuda Osmanlılara büyük bir tehdit oluşturmaya başlayan Safevîler, tarikattan hanedanlığa dönüşen bir yapıya ve Rafızî itikada sahip olduğu için tasavvufî ve batınî söylemleri kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmiyorlardı.
Tasavvuf, Osmanlı paradigmasının en önemli parçalarından biriydi ve bu durum tasavvufun istismarı için elverişli bir iklim sunuyordu. Yani tasavvufun ifratı, şeriatın tefritine yol açabiliyordu. Hem şeriatı koruma endişesi hem de Safavî tehlikesi, Osmanlı ulemasını tedbir almaya yöneltmiştir. Bu sebeple Kemal Paşazâde ve Ebussuud Efendi batınî meşrep şeyhlerin katline fetva vermişler; Molla Kâbız, İsmail Maşukî, Muhyiddin Karamanî ve Hamza Balî gibi isimler bu tedbirin bir gereği olarak idam edilmişlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.