• İstanbul 15 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 17 °C
  • Konya 14 °C
  • Sakarya 18 °C
  • Şanlıurfa 23 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 21 °C
  • Bolu 12 °C
  • Bursa 17 °C

Elif Sönmezışık: TRT-RTÜK-TDK Çerçevesinde Denetleyenin Denetlenme İhtiyacı

Elif Sönmezışık: TRT-RTÜK-TDK Çerçevesinde Denetleyenin Denetlenme İhtiyacı
Sonuç Raporu

Dünyayı küçülten, insanları, toplumları, kültürleri ve medeniyetleri birbiriyle mezceden küresel iletişimin zirve noktasında bulunduğumuz bir dönemde, bu iletişim ve medya örgütlenmesinden kaçamayan ve bu karmaşıklığa talip olan bütün toplumlar bir biçimde gündelik hayatta yaşanan benzeşmelerden gelenek, kültür ve dil noktasında da geri dönülmez biçimde pay almıştır. Ülkemizdeki dil teşkilatlanmasının resmî kurumu Türk Dil Kurumu (TDK, Kuruluş: 12 Temmuz 1932), medya denetim teşkilatlanmasının resmî kurumu Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK, Kuruluş: 1994) ve medya teşkilatlanmasının resmî ayağı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’dur (TRT, Kuruluş: 1 Mayıs 1964). Medya-dil-denetim meseleleri devletle ilişkilendirildiğinde akla bu üç kurum gelmektedir. Cumhuriyet dönemi boyunca medya dil denetçiliğini sürdüren kurumların internet çağında denetçilikte önemli ölçüde geride kaldığı bir gerçektir. Yeni nesil medya ile değişen iletişim biçimlerinin yeni nesil yöntemlerle denetlenebileceği sonucu karşımıza çıkmaktır. Söz konusu kurumların daha verimli birer dil denetçisi olabilmesi için fikir vermesini ve bu kurumlar dışında da yeni ve kalıcı yöntemler için zemin oluşturmasını umduğumuz öneriler şöyledir:

 

  1. Tarihçesi incelendiğinde Cumhuriyet döneminden itibaren medya dilini biçimlendiren ana organın TDK olduğu görülür. Kelime türetme anlayışında ve imla kurallarında sivil manada ortak bir fikir birliği sağlanamadığından hâlen medya ve özellikle basın yayın dünyasında en çok başvurulan ve güvenilir bulunan kılavuz, TDK’nın Yazım (İmla) Kılavuzu’dur.
    1. Kurumun nternet sitesindeki amaçlarını da içeren “Tarihçe”[1] metninde, medya kuruluşlarımızda doğru Türkçe kullanılmasına ilişkin herhangi bir vurguya, çağrıya ve ilkeye rastlanmamıştır. Kısa zamanda bu eksiklik giderilmeli, kurum bu noktada ütlendiği/üstlenmesi gereken sorumluluğu kamuoyuyla paylaşmalıdır.
    2. Yazım Kılavuzu’nun içeriği, medyanın atfettiği önemin bir karşılığı olarak da en sağlam şekle kavuşturulmalıdır.
    3. Türkçe Şûrası’nda alanında uzman bazı akademisyen ve mütefekkirlerin de zikrettiği gibi kılavuz içinde yer alan kelime ve kaidelerdeki çelişkiler, ilmî ve gündelik hayatta kullanılan dil sorunları karşısında görülen yetersizlikler giderilmelidir.
    4. TDK, medya (basın yayın, internet, sosyal medya) aracılığı ile moda olan ve tam Türkçeleşmemiş yabancı söylem kalıplarına, gündelik dilde meydana gelen ve çok hızlı bir biçimde yayılan yanlış ve sağlıksız dil güncellemelerine/tartışmalarına çözüm ve açıklık getirmek için özel kurul ve komisyonlar yardımıyla internet çağının hızına uyak, çevrimiçi bir geribildirim sistemi geliştirmelidir. Bu güncellemelerde yabancı kelime istilası göz önünde bulundurularak kadim Türkçemizin şimdilerde âtıl kalmış kelimeleri hatırlatılmalı, bu kelimeler bilhassa yeni nesillerin uğrak yeri olan dijital medya unsurlarında dolaşıma sokulmalıdır.
    5. Hâli hazırda TDK nezdinde yapılan sözlük, kılavuz, süreli yayın, kaynak eser çalışmaları, medya ve yazılı mecraları temsil eden kesimlerin genel ve sahaya özel sorunlarını da içermeli, çözümlerde her neslin benimseyeceği bir bütünleşme hedeflenmelidir.
    6. Kurum istişare kapısını açık tutmalı, dil alanında titiz çalışmalar yürütmüş, dil derdini davası görmüş kişi ve kurumların fikirlerine başvurulmalı, elde edilen veriler sağlaması yapılarak değerlendirilmelidir.
    7. Toplumun genelinin benimsemediği sonradan uydurulmuş kelimeler sözlüklerde aslî yani eskiden yerleşik olan karşılıklarıyla manalandırılmalı, uyduruk ve kuralsız türetilmiş kelimelerin kullanım önceliği konusundaki ısrar ve dayatmalardan vazgeçilmelidir.
    8. Kısıtlı olarak kullanımına müsaade edilen, belli bir dönem yasaklanan ve günümüz medyasında varlığı neredeyse unutulan düzeltme (“^”) işaretine azami ölçüde yer verilmelidir. Zira artık en saygın yayın organlarının hatta TRT spikerlerinin bile yer yer düzeltme işaretli harf bulunduran kelimeleri -düzeltme işareti kullanılmamasından ötürü- doğru telaffuz edemedikleri sık sık karşılaştığımız ve artık alıştığımız bir durumdur.
  2. TRT, televizyon yayınına başladıktan sonra da Türkçe kullanımı (hem kurallı dil kullanımı hem de telaffuz) bakımından medya kamusunun “okul”u kabul edilmiş ve 2000’lere dek bu iddiasını sürdürmüştür.
    1. TRT’nin “doğru Türkçe kullanımı” konusunda eski etkinliğine ve yetkinliğine yeniden kavuşabilmesi için, dijital alanda daha etkin varlık gösterme şartı vardır. Bunun için de internet ortamına özel cazip sunumlarla Türkçenin en güzel hâli ile kullanıldığı, bu kullanımın özendirildiği ve benimsetildiği metin, tasarım ve video dizileriyle her yaşa özel içerikler sergilemelidir. Bu içerikler, kurum dışındaki medya mecraları için örneklik teşkil edecek düzeyde olmalıdır.
    2. TRT, ayrıcalığı olan “denetçi” vasfını güncelleyerek dil üzerinden yeniden hayata geçirmelidir. TRT’nin “Tarihçe”[2] metninde medya kuruluşlarımızda doğru Türkçe kullanılmasına ilişkin herhangi bir vurguya, çağrıya ve ilkeye rastlanmamıştır. Kurumsal kimlik başta olmak üzere, dil hassasiyetini bütün yayınlarında güncelleyerek daha görünür hâle getirmelidir.
  3. Özel radyo ve televizyon yayınlarını düzenleyen 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesiyle RTÜK, kamuoyundan yansıyan şikâyetleri değerlendirerek izleyici denetimini gerçekleştirmeye ve belirlenen kurallar çerçevesinde radyo ve televizyon kanallarını denetlemeye başlamıştır. Yıllar içinde çocukların ve gençlerin zihinsel gelişimini olumsuz etkileyecek yayınlara ciddi kısıtlamalar getirilmiş, caydırıcı ceza uygulamalarıyla büyük ölçüde uygunsuz yayınların önüne geçilmiştir.
    1. Türkiye’de vazifesi ve kuruluşu itibariyle tek resmî medya denetçisi olan RTÜK’ün internette yer alan “Hakkımızda”[3] metninde medya kuruluşlarımızda doğru Türkçe kullanılmasına ilişkin herhangi bir vurguya, çağrıya ve ilkeye rastlanmamıştır. Kurumun bağlı bulunduğu kanunda yer alan “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez”[4] yaptırımını uygulayabilmesi için öncelikle kurumun görünür şekilde doğru ve güzel Türkçenin savunmasını yapması, bunu kamuoyuyla paylaşması ve dil denetimi konusunda güven kazanması gerekmektedir.
    2. İnternet medyası, denetlenmesi en güç alanlar olduğundan buralardan yayılan uygunsuz ve kötücül içeriklerle ve kötü dil kullanımıyla başa çıkmak giderek güçleşmektedir. RTÜK, 2019’un sonlarında internet denetimini başlattığını duyurduğunda bazı çevrelerin şiddetli tepkisine maruz kalmıştır. Bu noktada eğitim müfredatında yer alan “medya okuryazarlığı” derslerinin seçmeli değil zorunlu olması, ders kapsamında dil hassasiyeti geliştirecek unsurların güçlendirilmesi ve öğrencilerin doğru eser ve yayınlara yönlendirilmesi şarttır. Bu kapsamda okullararası güzel okuma, güzel konuşma ve yazıda doğru dil kullanımı üzerine yarışmaları düzenlenmeli, “güzellik” kavramının dilin önemli bir parçası ve doğru dil kullanımının saygınlık ölçüsü olduğu fikri çocuk yaşta yerleştirilmelidir.
  4. Üç kurumun üstlendiği denetçi rol, toplumumuzda dönemlere göre değişkenli olarak etkin olmuştur. Bugün bu üç kurumun da önceliği toplumun her ferdinin dilde meydana gelen bozulmaya karşı durabilecek düzeye erişmesi olmalı, bütün yayın, etkinlik, çalışma ve kararlarında toplumu dil konusunda bilinçlendirmede kendilerinden beklenen vazifenin sahibi olduklarını göz önünde bulundurmaları gerekir.
  5. Sosyal medyanın kuşatıcı gücü göz önüne alındığında izleyicinin en güçlü denetçi olduğu görülmektedir. Güdümlü-tasarı paylaşımları ve yersiz infialleri bir kenara koyacak olursak, medyanın herhangi bir organında toplumun geneli açısından “rezalet” kabul edilen bir hadise meydana geldiğinde, sosyal medyada en çok konuşulanlar arasına yükselmektedir. Böylece sosyal medya, her kesimden sesi bir araya getirerek ortaya çıkan genel yargının bütün mercilere ulaşmasına imkân vermektedir. O zaman çağımızın en güçlü denetçisi izleyicidir.
  6. Sivil denetimde en önemli husus, izleyicinin tepkilerinin giderek daha kaba çizgiler üzerinden gerçekleşmesidir. Türkçemizden azar azar ve hızlıca koparılan parçalar, sokak dilinin hâkim olduğu medya ortamında genel izleyici tarafından algılanmayacak kadar ince bir meselenin parçasıdır. Bu hassasiyet için temel oluşturmanın tek yolu, ilköğretim sürecinde herkesi doğru, zengin, güzel ve öğrenmekten zevk alınacak Türkçe ile tanıştırmaktır. Edebiyat, bunu sağlamak için en güçlü araçtır. Edebiyat şaheserlerimizden yapılan alıntılar, Türkçe ve dilbilgisi derslerinde örnek olarak tahlil edilmek üzere dâhil edilmeli, ferde sanat zevki kazandıracak, seçimlerini daha kaliteli hâle getirecek bir şuur kazandırılmalıdır. Temeli böyle atılan fertler, dilimizi en çirkin biçimde kullanan medya mensuplarına ve bu incelikleri gözden kaçıran denetçi kurumlara şikâyetlerini etkili bir biçimde iletebilecekler, böylece medyadaki dil denetimi tabii olarak ve olması gerektiği gibi topluma sevk edilmiş olacaktır.
  7. Eğitim alanında beklenen dil konusunda şuurlandırma seferberliği başlatıldığında, bu kurumların üstlendikleri bütün sorumluluğu toplumla paylaşacakları muhakkaktır. Dünyayı kuşatan ve tek dilli (bilişim ve internette hâkim olan İngilizce) küreselleşme tasarısının karşısında durabilmek ve ülkemizin her ferdini şuurlandırma hedefine ulaşabilmenin en etkin yolu, başta medya-dil-denetim ve eğitim alanında olmak üzere devletin bütün kurum ve kuruluşlarının etkin bir örneklik sergilemesi gerekmektedir.
  8. İletişimin yapıtaşı olan dil üzerine, gerilimli ve yıpratıcı çatışmalara girişmek yerine doğruyu/iyiyi/güzeli göstermek tercihten öte artık bir zorunluluktur.
 

[1] https://www.tdk.gov.tr/tdk/kurumsal/tarihce-2/ (Son erişim tarihi: 12 Kasım 2021)

[2] https://www.trt.net.tr/kurumsal/tarihce.aspx (Son erişim tarihi: 12 Kasım 2021)

[3] https://www.rtuk.gov.tr/hakkimizda/1749 (Son erişim tarihi: 12 Kasım 2021)

[4] “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun”, s.11385, https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6112.pdf

Bu haber toplam 447 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim