Ortaya çıkarıldığında büyük ses getiren ve bilim insanlarının ilgisini çeken Göbeklitepe ile ilgili Ali Osman Kurt ve Mehmet Emin Göler’in kaleme aldıkları "Anadolu'da İlk Tapınak: Göbeklitepe" adlı araştırma makalesi Göbeklitepe'yi ve tapınak ile ilgili ortaya atılan dört farklı teoriyi mercek altına alıyor.
Şanlıurfa şehir merkezinin 15 kilometre kuzeydoğusunda yer alan ve Karaharabe Köyü'nün 2,5 kilometre doğusunda bulunan Göbeklitepe, Neolitik döneme ait Anadolu’da inşa edilen ilk tapınak olma özelliğini taşır. Yaklaşık 200-300 metre yüksekliğinde ve kireçtaşı kayalıklardan oluşan bir höyüğün üzerine inşa edilen megalitik bir yapıdan oluşmaktadır.
Göbeklitepe ilk defa 1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversiteleri Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırma Karma Projesi kapsamında yapılan yüzey araştırmalarında tespit edilmiştir. Başta bir mezar kalıntısı olduğu düşünülen yapının gerçek değeri 1994 yılında Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından keşfedilmiştir. Klaus Schmidt başkanlığında yapılan kazılarda bölgenin, bulunan diğer Neolitik yerleşim yerlerinden farklı olduğu ve daha önce hiçbir yerde rastlanılmayan dini yapılar barındırdığı tespit edilmiştir. Göbeklitepe arkeologlara göre insanlığın bilinen en eski tapınaklarından biridir.
Bazalt ve kireç taşından oluşan bir jeolojik yapıya sahip olan bölge göz önüne alındığında ise kalıntıların bulunduğu birinci tabakanın yumuşak yapıdaki topraktan oluşması ve bu toprak tabakasında yöreye ait olmayan alet ve kemik kalıntılarının bulunması, Göbeklitepe'nin doğal yollarla değil, bilinçli olarak üstünün toprakla örtüldüğü ve günümüze kadar bozulmadan ulaşması sağlandığı anlaşılmkatadır.
Yerleşik hayattan ve tarımsal üretimden yoksun olan avcı toplayıcı toplulukların dinsel inanışları hakkında günümüze önemli bilgiler taşıyan yapı, arkaik insan topluluklarının dinden ve inançtan yoksun bir hayat sürmediklerini, aksine bir inanca sahip olduklarını hatta inançlarını yaşamak için tapınak inşa ettiklerini ve dini semboller kullandıklarını gösteren önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır.
Göbeklitepe Aden Bahçesi mi?
On iki bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilen ve son yılların en çarpıcı keşfi olarak kabul edilen Göbeklitepe hakkında çok farklı iddialar ortaya atıldı. Bunların başında gelen teorilerden ilki Tevrat'ta geçen kayıp Aden Bahçesi'nin Göbeklitepe olabileceği teorisidir. Bu teori Almanya'nın önde gelen dergilerinden Der Spiegel'in 23. sayısında ortaya atılmıştır.
Tevrat'ta Aden Bahçesi'nin Fırat ve Dicle'nin yakınında olduğunun anlatılması, bazı araştırmacıları Göbeklitepe'yi Aden Bahçesi ile özdeşleştirmeye itmiştir. Fakat iki yapı karşılaştırıldığında yapısal ve biçimsel olarak uyuşmazlıklar açık bir şekilde görülmektedir. Bu uyuşmazlıklara bakıldığında, en belirleyici farkın Göbeklitepe'nin taş bir yapıya Aden Bahçesi'nin ise ağaçlık bir yapıya sahip olması olduğu görülecektir. Daha detaya inildiğinde ise Göbeklitepe'nin insan yapımı olduğu, tepe üzerine inşa edildiği ve su kaynağına uzak bir konumda bulunduğu bilinmekte olup Aden Bahçesi'nin ise Tanrı tarafından planlanmış ve dikilmiş olduğu görüşü benimsenmiş olmakla birlikte bahçenin içinden ırmak çıkmakta ve görünüşü güzel, yenilmesi iyi olan ağaçlardan oluştuğu, merkezinde hayat ve iyilik ile kötülüğü bilme ağaçları olduğu bilinmektedir. Her ne kadar Göbeklitepe'nin Aden Bahçesi olabileceği görüşü ilgi görmüş olsa da onun hakkında sağlıklı bilgiler elde edilmesi ve bunların doğru bir şekilde değerlendirilmesi sonucunda bu görüşün gerçeği yansıtamayacağı anlaşılmıştır.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/gobeklitepe-aden-bahcesi-olabilir-mi-h30247.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.