• İstanbul 17 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 20 °C
  • Konya 15 °C
  • Sakarya 20 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 13 °C
  • Gaziantep 23 °C
  • Bolu 15 °C
  • Bursa 21 °C

Hacı Bayram-ı Veli’yi ziyaret edip, tövbe istiğfar etmek!

D. Mehmet DOĞAN

TRT’nin tarih dizilerine tövbeliydim!

Geçen yıllarda iyi şeyler yazmak için birkaçını seyrettim.

Her defasında pişmanlık ölçerim iflas etti! Hayal kırıklıklarının en şeditleri ile karşı karşıya kaldım. Destan, efsane saflığında ve güzelliğinde tarihimiz ve aynı nitelikteki anlı şanlı kahramanlarımız Amerikan avantür filmlerindeki kıyıcı Holivut karakterlerine dönüştürülmüştü.

Habire kesiyorlar, biçiyorlar, öldürüyorlar, bulunmaları gereken yüce makamdan indirilip sıradan cengaverlere benzetiliyorlardı. Her biri en fazla bir Kara Murat havasında tarihteki ağırlıklarından soyuluyorlardı.

Ertuğrul, Osman, Barbaros, Alparslan…bakalım işin sonu nereye varacak…

Tarih dizisi mi? Kalsın! Lütfen tarihimizin büyük şahsiyetlerini rahat bırakın. Bunu çok söyledim. Et tekrarı yüz seksen!

Elbette roman veya film, dizi… kurmacadır, hayalidir. Olaylar, mekânlar, kişiler farklılaştırılarak bir gerçek arayışına girilir. Fakat hiçbir tarihî roman, tarihî film veya dizi tarihten koparılarak imal edilmiş bir tarihin nesnesi haline getirilemez. Öz, esas savsaklanamaz.

Sizin tarihinize saygınız yoksa, çektiğiniz dizi tarih dizisi olmaz! Siz övündüğünüz tarihin kahramanlarını böyle ucuz Amerikan maceraperestleri derekesine düşüremezsiniz.

Eski bir dizinin adı kullanılarak başlatılan yeni bir diziyi, eskisinin hatırına seyretme teşebbüsünde bulundum! Yûnus Emre ile ilgili dizi, her şeye rağmen eli yüzü düzgün bir yapım idi. Seyirciye bir şeyler veriyordu. Hatırda kalan bu dizinin ismini yeni bir diziye yamamak neyin nesi?

“Aşkın yolculuğu” Yûnus Emre ile ilgili bir diziyken, şimdi Hacı Bayram-ı Veli dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Adamlar yeni bir isim bile uyduramamışlar!

Bir Ankaralı olarak Hacı Bayram bizim içini geçmişte kalmış bir büyük şahsiyet değildir. Onun adı etrafında örülmüş menkıbeler bugün de bizimle konuşuyor; hayatı, fikirleri bize istikamet veriyor. Onun ruhaniyetli mescidine, camiine uğrak vermek maneviyat tazelememize vesile oluyor. Mütevazı türbesi, ziyaretçilerin akınına uğruyor. 

Tarihi dizi tövbekârlığımıza rağmen, “hadi epey oldu, Hacı Bayram dizisine bir bakalım, belki bir şeyler değişmiştir” diye oturduk ekran karşısına…

Gördük ki, değişen bir şey yok, kalitede düşüşten başka!

Hacı Bayram-ı Veli Somuncu Baba münasebeti belirleyici. Müderris Numan’a isim veren, Hacı Bayram diyen de o. Bursa medresesinde yetişmiş bir müteşerri ilim adamının çizgisini değiştirecek hamleyi onun yaptığını menakıpnamelerden öğreniyoruz.

Belki de Şeyh Hamid-i Veli, namı diğer Somuncu Baba Ankara’ya hiç gelmedi. Müderris Numan onun davetine icabet etti ve Kayseri’ye, ayağına gitti. Ondan sonra Bursa’da beraber oldular. Ulu Camii’nin açılışından sonra Somuncu Baba sırrı faş olduğu için Bursa’yı terk ediyor. İkisi hac yolculuğuna çıkıyorlar, iyi ki de çıkıyorlar. Çünkü Timur belası yaklaşıyor. Eğer Anadolu’da kalsalardı Timurlenk onları da Türkistan’a süreklerdi. Onlar hac dönüşü, tarümar olmuş Anadolu’nun manevi yapılanması için çalışıyorlar. Şeyhi vefat edince Hacı Bayram Ankara’ya dönüyor ve irşad faaliyetlerine Ankara’dan devam ediyor.

Dizinin dekorları bir türlü Ankara intibaı uyandıramıyor, o kadar ucuza getirilmiş.  

Güya Jülyen sütunu etrafında çarşı kurduruyorlar. Ankara’nın çarşıları belli. İlle de işin içine daha baştan güçlü bir kadın karakter sokuyorlar. Kara Medrese’yi kocaman bir kurummuş gibi gösteriyorlar. Ne medrese medrese, ne talebelerin oturması medrese nizamına uygun.

Daha fenası, Osmanlı usûlü bir sofra kurmaktan âcizler. Yüksek masada yemek sahnesi yapamıyorlar, ama masaların bacağını keserek işe devam ediyorlar! Elde bilgiler var, minyatürler var. Osmanlı sofrası sini etrafında kurulur. Yemek müşterek bir sahandan yenilir…Bütün bunlardan haberi yok adamların.

Hacı Bayram tam da zamanımıza mahsus bir faaliyet için, “şûra”ya katılmak için Bursa yoluna çıkacak. Müderris arkadaşı “öğle namazını Çamlıdere’de kılarsın” diyor!

Çamlıdere Ankara’ya yüz küsur kilometre, o zaman en az iki veya üç günlük yol!

Ayrıca o zaman Çamlıdere diye bir yer yok!

Çamlıdere 1950’lerden sonra konulan bir yer adı. Şimdi Çamlıdere denilen yer bir köy ve “Şıhlar karyesi.” Şıhlar karyesi eski Bursa yolu üzerinde olabilir mi? Bu da mümkün değil!

Hacı Bayram daha yolun başlangıcında hata yapıyor! Bursa’ya nereden gideceğini dahi bilmiyor.

İşin içine Kutadgubilig’i de karıştırıp mevzu polisiyeye dökülüyor. 

Anlıyacağınız bu dizinin iler tutar yanı yok!

Bu diziyi çekenler bir an evvel bu sakil işten vaz geçip, tez elden Hacı Bayram-ı Veli’nin kabrinin yolunu tutsunlar, orada tövbe istiğfar etsinler. “Ey koca veli, seni ruhaniyetini rencide ettik” diye!

Bu yazı toplam 399 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim