O kadar ki, gerek konuşurken gerek dövüşürken insanı düşünceye sevk eden bir yanı vardır. Bu yüzden de gece yarılarına kadar beklemeye, izlemeye değer bir adamdır…
Bir dövüşçü düşünün; öyle bir dövüşsün ki, sanki ringin dört bir yanına serpiştirilmiş kimi sert kimi yumuşak paragraflar üzerinde yürüsün ve kelebekler gibi konup uçsun paragrafların üstünden. İşini güzel yapan arılar gibi acılı, saf ballar toplasın o paragraflardan…
Sözgelimi şöyle bir şiir yazsın: “Müthiş iki yumruğum var, biri çok vuruyor ama diğeri akıllara zarar…” desin.
Bu kısacık iki dize böylece dursun, oysa kendi deyimiyle “sadece eğlenmek için…” yazmış olduğu bu satırlar… Bu güzel dövüşçünün zihnini adadığı ciddi şiirleri de olsun:
Hakikatin kelimeleri dokunaklıdır
Hakikatin sesi derindir
Hakikatin yasası basittir
Onu kendi ruhundan biçersin
Hakikatin ruhu Tanrı’dır…
Evet, Muhammed Ali böyle bir dövüşçüydü ve dövüşündeki hıza benzer biçimde dakikada üç yüz yeni kelime söyleyebilecek bir hızda konuşabiliyordu. Norman Mailer’a göre; “Ali’nin birkaç kelimelik gerçek şiir yazabilmesi, bir entelektüelin iyi bir yumruk atmasına eşdeğerdir ve bu konu muhakkak araştırılmalıdır…”
Devamı: https://www.dunyabizim.com/kitap/hakikatin-yumrugu-muhammed-ali-h30081.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.