• İstanbul 19 °C
  • Ankara 24 °C

Halil Kaleli: Deprem vesilesiyle depreşen laiklik!

Halil Kaleli: Deprem vesilesiyle depreşen laiklik!

Laiklik Türkiye’nin “iyi saatte olsunları”dır.

Zaman zaman depreşir, milletin asabını bozar. İşi yapmak değil, yıkmaktır; onarmak değil tahrib etmektir.

Seçim yaklaştığı için depreşmeye fırsat kollamaktadır. Arada bir görünür, fakat deprem vesilesiyle 8 şiddetinde depreştiğine şahid olunmuştur.

Deprem ma’şeri şuuru ayağa kaldırmış, milyonlar yardım için harekete geçmiştir. Kimi deprem bölgesine gitmiş, fiilen kurtarma faaliyetlerine katılmış, elini taşın, demirin altına koymuş; kimi malıyla, kimi parasıyla destek olmaya, yaraları sarmaya çalışmıştır.

Laiklik davası güdenlerin bu mevzuda bir behresi olmuş mudur? Bugüne kadar “laik” bir yardım kuruluşu, kurtarma ekibi sahada görülmemiştir. Hatta “böyle bir kuruluşun varlığından haberdar olan insaniyet namına haber versin” çağrısı yapılmıştır.

Bu çağrı da cevapsız kalmıştır.

Peki “laiklik iddiacıları”, yani laikçiler ne yapmıştır?

Enkaz altından bir insan kurtarıldığında “neden Allahuekber diye bağırıyorsunuz” diyerek zamirini ortaya koymuştur. Bu kurtarışa şahidlik edenler “Allah büyüktür”den başka ne diyeceklerdi peki?

Memleketin köyünde, beldesinde, şehrinde, büyük şehrinde her gün beş vakit “Allahukber” sadaları minarelerden yükselmiyor mu?

Laiklerin namazda gözü olmadığı için ezana da kulakları kapalıdır.

Burada dikiş tuturamayınca “tekkeler, dergâhlar nerede? Nerede sarıklılar şalvarlılar, hani vakıflar” teranesini yükseltmişlerdir. 

Sahada olanlar şahiddir ki, saydıkları herkes oradadır. Onlar da orda olsalar görecekler belki.

Kim yoktur peki? Bir tek bunlar yok!

Önce “Diyanet nerede?” diyenler, imamları deprem bölgesinde görünce, “bunların deprem bölgesinde işi ne?” demeye başlamışlardır. Çadır kentlerde mescidler, Kur’an kursu çadırları görülünce yine yüksek dozda saldırılarını tazelemişlerdir.

Son numaraları da şu olmuştur: “Umre ve hac paraları depremzedelere bağışlansın!”

Bunların işi müminlere talimat vermek! Şunu yap, bunu yapma demek! Allahın emirlerine değil, bizim talimatlarımıza uyun! Rabbiniz biziz!

Umre için biriktirdiklerini bağışlayanlar olmuştur, fakat her istenildiği zaman hacca gitmek mümkün olmadığı için bunun karşılığı yoktur. Yine de şunu söyleyebiliriz: Hacca niyet edenler zaten depremzedelere yardım konusunda en hassas olanlardır. Gerekeni de yapmışlardır, yapmaya da devam edeceklerdir.

Paris yolcuları, Londra turcuları, Nevyork ziyaretçileri…Atina, Roma, Berlin vs. gezginleri… Ne bağışladılar acaba?

Bunlar hiçbir zaman “veren el” olmamışlardır.

Mesele şudur: Müslüman milletimiz kardeşlik şuuruyla meseleye yaklaşmış, depremin sarstığı maneviyatı ayağa kaldırmaya çalışmıştır.

Bunların işi milletin maneviyatını yıkmaktır. Millet bunların yıkıcılığına mani olmuştur. İşte bu laikçilik nezdinde suçtur!

 

Bu haber toplam 636 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim