Her ne kadar genel seçim havası kazanmışsa da gireceğimiz seçim yerel seçimdir ve belediyeler bana göre asıl yönetim maharetlerinin ortaya koyulması gereken birimlerdir.
Türkiye'nin siyasal planda ezelden beri yaşadığı en önemli sorunlardan biri, hatta başlıcası, yerel yönetimlere bu anlamını bir türlü yükleyememesidir.
Bununla birlikte haksızlık etmeyelim. 1994 yerel seçimlerinden sonra iki önemli özellik ortaya çıktı bu düzlemde.
Bir, yerel seçimler servis politikaları üretti. Buna bağlı olarak siyaset gitgide daha fazla rasyonel seçmenle belirlendi.
Yani, kendisine hizmet getirmeyeceğini düşündüğü, öngördüğü siyasetten, seçmen oyunu şiddetle sakındı.
Bunun neticesinde, ikinci unsur bu, siyasal modernleşmenin de, modern toplum meydana getirmenin de en önemli aracı olan unsur vücut buldu,ideolojik/ politik bir döneme girdik. Modernleşmemizin tarih öncesi böyle böyle bitiyor.
Bütün bunları bu şekilde konuşabilmek çok önemli. Fakat yeterli değil.
Kamusal alanın, sivil bir kimlikle en geniş şekilde doldurulabileceği düzlem yerel yönetimlerdir. Yerel yönetim, doğası, dokusu gereği gerçek manada politik bir alandır. Yerel yönetimin demokratik bir mekanizmayla işletilmesini zorunlu kılan da budur. Ne var ki, bu, ciddi, işlevsel, verimli, üretken bir yönetim mantığını dışlamaz. Dışlamamalı.
Aksine o mantığı daha da işlevsel kılmalı.
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/kahraman/2014/02/19/istanbul-yonetilebilir-mi































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.