Geçen gün kitaplığımdaki çekmeceleri temizlemeye karar verdim.
Eski not defterleri, sararmış gazete kupürleri, hemen hiçbiri kullanılmamış ajandalar, çoktan atılmış fotoğraf makinelerinin şarj kabloları, daha neler neler ortaya çıktı.
1982'den kalma bir Ece ajandasının başına kırmızı tükenmezle kaydettiğim Nietzsche'den bir alıntı beni çarptı.
"İçinizdeki kini, nefreti ve hıncı def edebilecek kadar yükselmediğinizi bilirim ama hiç değilse bunları saklamaya kalkışmayacak kadar dürüst olun!"
Gençlik işte!
"Berrak ol, ciğerimi ye!" çağları.
Gönülsüz dostluğa, görgüsüz ve hain düşmanlığı tercih ettiğimiz dönem.
Belli ki, bu sözlerde çok "içerden" bir anlam bulmuşumdur, şimdi hatırlayamıyorum.
***
Oysa şimdi sosyal medyaya;
Facebook'a, Twitter'a bakınca...
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2013/12/21/bu-ne-hinc-ne-haset































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.