Evet! Onlardan söz ediyorum.
Orta sınıfın haset, nisbet, rekabet cephesinde bütün enerjileriyle saf tutan kadınlardan...
Ne kadar çoklar!
Hep böyle miydiler? Yoksa popüler kültür ve yeni toplumsal ilişkilerin bir sonucu mu bu manzara?
***
İşin doğrusu şu ki, makro siyaset alanındaki kötülüklere karşı, istenirse, eninde sonunda bir "çare" bulunur.
Ama sıradanlaştırılmış kötülük başka bir beladır! Kötülük, gündelik hayatın kuytularına kadar nüfuz edip kendini tümüyle "görünmez" kıldığında ne adalet duygusu kalır, ne de merhamet!
Haset ve nefret dili bütün cümlelere egemen olduğunda barış, huzur ve iyilik kavramlarının içi boşalıverir!
O yüzden kadınlardan ve onların son zamanlarda gözüme çarpan kimi hallerinden söz ederek yazıya girdim.
Neden mi?
Çünkü biz erkekler kendi aramızdaki iktidar kavgaları; kuyruğu dik tutma zavallılıkları ve kaybetme korkusunun anaforunda çoktan kaybolduk!
Ama kadınlar direniyorlardı.
Umut onlardaydı.
Şimdi...
İyilik ile kötülüğü ayıran kalın çizgi kadınların eliyle bulanıklaşmaya başladıysa eğer, eyvah!
25.08.2012 Sabah































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.