• İstanbul 18 °C
  • Ankara 24 °C

Hayatımızda hayatın yokluğuna isyan!

D. Mehmet DOĞAN

Sahih türkçe yazıları:

Günlük gazeteleri karıştırırken bazı haber başlıklarının gazetesine göre nasıl değiştiğini kolaylıkla fark edebilirsiniz. Kişi aynı kişidir, olay aynıdır, muhteva aynıdır, fakat başlıklar değişik.

Ölüm insan için mukadder bir sondur, fakat ifade ediş şekli değişiyor. Neden?

Tanınmış bir şahıs dünyasını değiştirmiştir, bu yakınları, sevenleri için üzüntü konusudur. O üzüntüye duyulan saygıdan ötürü “öldü” diyerek doğrudan söylememek için farklı ifade şekilleri aranır.

“Vefat etti” bunlardan biri. Vefat, “vefa” ile aynı kökten, böylece yumuşak bir ifade yoluna başvuruluyor. “Vazifesini yaptı, sözünü tuttu” gibi bir şey. Ölmek fiili bütün canlılar için kullanıldığı halde, vefat yalnız insanlar için kullanılır.

Daha zarif ifadeler de var: “Hayata gözlerini yumdu (kapadı)”, “Emaneti teslim etti”, irtihal etti, rıhlet etti (göçtü) gibi.

Yüceltici cümleler de kurulur: Hakka yürüdü, hakkın rahmetine kavuştu, uçmağa vardı…

Gazetelerimizden biri “filan yaşamını kaybetti” başlığını atmış, diğeri “yaşamını yitirdi” diyor. “Hayatını kaybetti” diyen de var. Sonra anlaşılıyor ki, haberi ilk yayan ajans “hayatını kaybetti” diye servis etmiş.

Dil neden ayrışma konusu oluyor? Üzüntümüz bile neden farklılaşıyor? En önemlisi: Neden kendi dilimizi tercüme ediyoruz?

Memlekete bir kelime ayıklama merkezi var, sürekli olarak hayatı “yaşam” yapıyor!

Bir hayat sona eriyor, bir ömür bitiyor ve onunla ilgili cümle kurmakta bile birleşemiyoruz. Ölenin neyi kaybettiği ayrı bahis. Aslında vefat edeni kaybedenler geride kalanlardır. Eskiden “elim ziya”, şimdilerde “acı kaybımız” ilanları bu mealdedir.

Bu vesile ile bizde “hayat” kelimesini kaybediyoruz!

İşte bir örnek daha: “Türkiye’de uzun yıllar yaşam süren ve Trakya’dan mezun olan Malloum Yoboide Djeraki, Çad’da 2021’in Nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde aday oldu.”

“Yaşam sürmek” de neyin nesi? “Uzun yıllar Türkiye’de yaşayan” demek isteniyor galiba. Ya “Trakya’dan mezun olma”ya ne diyeceğiz? Zâhir herkesin bilmesi gereken bir şey bu! Trakya yer adıdır, bir bölgedir. Doğusu vardır, batısı vardır; o ad başka bir kelime ile bir araya gelir ve bir kurum adı olur: Trakya Üniversitesi! Ve işte oradan mezun olunur!

Basınımızdaki gizli tercüme merkezinin marifeti çok. Sürekli kelimeleri, cümleleri, hatta isimleri… değiştiriyor. Resmî adı “millî piyade tüfeği”, bakıyorsunuz, “ulusal piyade tüfeği” yapılmış. “Azerbaycan Millî Ordusu”, hemen “ulusal ordu”ya tahvil ediliyor. Bir zamanlar Suriye Milli Ordusu vardı, o da sürekli “ulusal ordu” yapılırdı.

Bu merkezin devamlı yaptığı değiştirmelerden biri de “tedbir”i “önlem”e çevirmek.

Tedbir “önlem” de “tedbirli” ne, “tedbirsiz” ne?

Böylece türkçeye hizmet edilmiş mi oluyor?

        Türkçe: Hayatımız!

Hayat türkçe değilse, hangi kelime Türkçedir?

Bir kimseye “hayatım” demek, söylenecek sözlerin en güzeliyle hitab etmektir. O hitabın sıcaklığını, his yükünü yerine konulmak istenen kelimede bulmak mümkün mü? Hadi deneyin!

Sözlükte hayat kelimesinin 13 anlamı var…Bu anlamları onun yerine geçmek üzere kullandığınız kelimeye olduğu gibi aktarmak mümkün mü? Bir anlam, iki anlam, bilemedin üç…

Bir de hayatla yapılmış deyimler, kalıplaşmış sözler var. Onları ne yapacağız.

Hadi çevirmeye başlayın bakalım:

Hayat adamı, hayat ağacı, hayat almak, hayat arkadaşı, hayat bilgisi, hayat felsefesi, hayat geçirmek, hayat hamlesi, hayat kadını, hayat mektebi (okulu), hayat memat, hayat mücadelesi, hayat pahalılığı, hayat sigortası, hayat sürmek, hayat tarzı, hayat vermek, hayata atılmak, hayata geçirmek, hayata gözlerini yummak (kapamak), hayata küsmek, hayatı kaymak, hayatım, hayatın baharı, hayatına girmek, hayatını borçlu olmak, hayatını yaşamak, hayatta, hayatta olmak…

“Hayat” kelimesini hayatımızdan -yani dilimizden- çıkarırsak, büyük şair ve yazarlarımızın şu güzelim mısralarını, cümlelerini de çöpe atmış oluruz!

Hayat ölmekle bitmiş olsa bir şey anlaşılmazdı-Âkif

Hayatı olmayan bir milletin dini de olmaz, dünyası da olmaz-Veled Çelebi

Boylu boyunca bir duvarın altına uzanıp kalmışım gibi hava alamıyorum, kollarımdan ve bacaklarımdan hayat çekiliyor-Peyami Safa

Değişmiyecek olan, hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir-Tanpınar

İnsan üç beş damla kan ırmak üç beş damla su
Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu.

*

Hayat, mayat diyorlar

Benim gözüm mayat'ta

Hayatın eksiği var

Hayat eksik hayatta- Necip Fâzıl

Bizim hareketimiz, mesuliyet hareketidir; dâvamız hayata uymak değil, hayatımızı hakka uydurmaktır. Bizi Allah’a doğru götürecek olan irademizin iktidarı, isyan hâlinde ifadesini bulucudur: Hayatımızın içinde hayat yokluğuna, ruhumuzda aşkın yokluğuna, vicdanlarımızda mesuliyetin yokluğuna isyan…Nureddin Topçu 

 

Bu yazı toplam 240 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim