İstanbul İlahiyat Fakültesi’nde Celalettin Ökten, Ömer Nasuhi Bilmen,Ahmed Davudoğlu gibi o dönemin ilim adamlarından ders okumuştur.
Öğrenci Hayreddin Karaman, kendisini öyle yetiştirmiş ki hayatının diğer safhaları, onu hep imam hatip okulları ve ilahiyat fakültelerinin müdafisi konumuna getirmiştir. Hocamız aynı zamanda, İslamî bir geleceğin inşası için hizmet edilecek kurumların kurulmasına (Nesil Dergisi, Ensar Vakfı) öncülük etmiş. İmam hatip okulundan mezun olmuş biri olarak, bu okullara uygun müfredatların hazırlanması için mücadele etmiş, okutulan dersler ilgili ders kitaplarını kaleme almıştır.
İslam dünyasındaki fikri durgunluğu da mühimseyen Hayrettin Hoca, o zamanlar Türkiye dini hayatında ictihad, mezheblerin telfiki gibi bomba etkisi yaratacak, bamteli konularda görüşler beyan ederek okları üzerine çekmiş, yazdığı, tercüme ettiği kitaplar üzerinden, dillendirdiği görüşler yüzünden hakarete uğramış, iftiralara muhatap olmuş, dışlanmış ama hiçbir zaman görüşlerini müdafaa etmekten geri durmamış.
Kimi öldüreceğim, Müslüman bir ilim adamını mı?
Yazdığı yazılarla, mektuplarla, konferanslarla kendisini müdafaa etmiştir. Hoca’nın Aksekili Ahmed Hamdi Efendi’nin, “Mezâhibin Telfîkı ve İslâm’ın Bir Noktaya Cem'i” ismiyle eski Türkçeye çevirdiği Reşit Rıza’nın, “Muhâverâtü'l-muslih ve'l-mukallid” adlı eserini sadeleştirip, “İslâm'da Birlik ve Fıkıh Mezhepleri” ismiyle Türkçeye kazandırması, Türkiye dini hayatından büyük yankılar uyandırmış, Hüseyin Hilmi Işık, Ahmed Davudoğlu ve o zamanın Süleyman Hilmi Efendi yolundan giden bazı yazarlar tarafından büyük tenkide uğramıştır.
Tenkidlerin özünde mezheplerin birleştirilmesi meselesi vardır. Aşırı mezhep taassubu olanlar, bu noktada Hayreddin Karaman’a yüklenmişlerdir. Hoca, bu kitabı yayınladığı için, ister istemez eserin müdafii konumunda olmuş, bu tercüme kitap üzerinden kendisine yöneltilen itham ve eleştirilere cevap vermeyi bir zorunluluk olarak görmüştür. Hatta kendisinin sonradan öğrendiğine göre, bazı çevrelerin onun hakkında, “Mezhepsiz; dinde ayrılık çıkarıyor!” şeklinde kamuoyu oluşturması neticesi bazı gençler hocaya suikast planı yapmış, suikast yapan kişi, “Kimi öldüreceğim, Müslüman bir ilim adamını mı?” diye kendisini sorgulaması neticesi suikasttan vazgeçmiştir.
Türkiye kamuoyunda ağırlığı olan önemli bir fıkıh âlimi olmuş, tatlı üslubu ve anlatımıyla insanların gönlüne taht kurmuş Hayreddin Karaman Hoca, bu ülkenin yetiştirdiği “Hocaların Hocası” payesine layık görülmüş ender şahsiyetlerden.
Bunun için onun hatıraları önem arz ediyor. Hatırat, fazlaca mektup ve makale paylaşımıyla doldurulmuşsa da insanı sıkmadan, o günlerin tartışma ortamına okuyucuyu götürüyor, o günkü konjonktürü tanıma fırsatı veriyor.
Türkiye dini hayatında fikirleriyle önemli bir yere sahip olan Hayreddin Karaman Hoca’nın hatıratı, Türkiye’deki dini eğitimin sürecini öğrenmek, cemaat ve grup taassublarını analiz etmek için de önemli bir kaynak.
Bu önemli hatıratı kaleme alan Hayreddin Karaman Hocamıza, hayırlı hizmet ömürleri niyaz ediyor, teşekkür ediyoruz.
Sami Büyükkaynak yazdı
www.dunyabizim.com































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.