Bu muazzam ve muhteşem sözü idrak ettiğimizde, Yunus’un; “Bir ben vardır bende benden içeri.” dediği hakikate erdiğimizde içimizdeki simurga ereceğiz inşallah. Allah (C.C.); “Siz, kendi hakkınızdaki hükmü değiştirmedikçe Allah, sizin hakkınızdaki hükmünü değiştirecek değildir.” diye buyurmuyor muydu? Unutmayın ki, “Çaresizseniz, çare sizsiniz.”
Feriduddin Attar’ın yazdığı, Gülşehrî’nin de tercümesiyle birlikte şerh ettiği “Kuşların Dili” anlamına gelen “Mantıku’t-Tayr” isimli eseri duymuşsunuzdur. Bir Doğu klasiği olan bu eserde anlatılan meşhur kıssadan çok şeyler çıkarıp alabileceğimize inanıyorum.
Kuşlar diyarında işler yolunda gitmeyince huzursuzluk hâkim olmaya başlamış. Kuşlar, kuşların hükümdarı Simurg (Zümrüd-ü Anka)’un bir gün gelip onları bu halden kurtaracağına inanıyorlarmış. Ama Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşayan, her şeyi bilen, gözyaşları şifalı, yanarak kül olan, sonra kendi küllerinden yeniden dirildiğine inanılan Simurg (Anka kuşu), ortada görülmüyormuş.
Onun gelişini çokça bekleyen kuşlar, sonunda ona gitmeye karar vermiş. Fakat kuşlar, Simurg’u nerede bulacaklarını da bilemiyormuş. Bir gün uzak bir ülkede Simurg’un kanadı olduğuna inandıkları bir tüy bulmuş kuşlardan biri. Artık Simurg’un var olduğuna inanan kuşlar, onu aramaya koyulmuş. Kuşlar, Simurg’un huzuruna varıp içinde bulundukları hâlden nasıl kurtulabileceklerini öğrenmek istiyormuş.
Devamı: https://www.insaniyet.net/icimizdeki-kaf-dagina-yolculuk/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.