Nerelerde dolaşır; yerüstünde değil pis, leş kokan “Yeraltı”nda yaşamayı seçen? Miskinlik için, uyuşukluk için “yaşasın yeraltı” diyen nerelerde dolaşır?
“Gene de biliyor musunuz, bizim gibi yer altı takımının dizginlerini sıkı tutmak gerektiği kanısındayım. Çünkü kırk yıl ses çıkarmadan yer altında oturup ama bir fırsatını bulup yeryüzüne çıkarırsak (…)”
Batakhanelerde gezinir Dostoyevski, aylak aylak… Varoşlar, zifiri karanlık, son derece berbat, havasız, basık kiralık odalar; barlar, hapishaneler onu çekiyordu kendine. Kendi içine… Ve vıcık vıcık şarap kokusunun buğulandığı meyhaneler; istemsizce kaçtığı, hayatını paçavraya çevirdiği mekânlardı Dostoyevski’nin… Bedbaht bir adamdı Dostoyevski. Bu çirkef yerlere, peşini hiç bırakmayan iç sıkıntısı sürüklüyordu. Kederdendi. Aldırmazdı ama. Loş, rutubetli, mezardan farksız mahzenler, onun için tatlı, hoş bir ülkeydi.
“Bakın, yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim.”
Suçluluk hissi vardı durmaksızın işleyen. Saklanmak için miydi kapanık, puslu havaları sevişi? İzbe, şüpheli gölgelere çekilişi? Herkesten önce kendini kusurlu görmeye eğilimli oluşu… Zerre kadar kabahati olmadığı durumlarda bile kendini suçlu çıkarışı… En çok dokunan da buydu Dostoyevski’ye.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/ihtisam-ve-sefalet-tolstoy-dostoyevski-h45002.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.