• İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C

"İlmi boş ver, asil damarlarımız meseleyi halleder!"

D. Mehmet DOĞAN

Yıl 1932, Dolmabahçe’de 1. Türk Dil Kurultayı yapılmaktadır. Programda devrin üniversitedeki en yetkili ismi, dil ve edebiyat tarihi çalışmaları ile dünyaca kabul görmüş bir otoritesi, edebiyat fakültesi dekanı ve profesörü Fuat Köprülü yoktur… Kurultayın 6. günü gazeteci Hüseyin Cahit’e söz verilir. Hüseyin Cahit öyle bir konuşma yapar ki beş gündür konuşulanları yerle bir eder.

“Dil sun’i bir âlet değil, tabii bir kurumdur. Dil sosyal bir müessesedir ve sosyal hareketlerle yürür. Yabancı kelimeler bir dile tarihi bir zaruret ve icap neticesi girerler. Bu itibarla kelimeleri atarak yerlerine eski Türkçeyi getirmek lisanda yeni müşkülleri ve ihtilatları mucip olabilir. Lisanda tasfiye zorla olmaz, kendiliğinden ve tekâmül merhalelerile olur…”

O gün ve ertesi gün, bütün konuşmacılar Hüseyin Cahid’i çürütmekle vazifelendirilirler. Bu kâfi görülmemiş olmalı ki 8. gün Fuat Köprülü sahneye çıkarılır…

Köprülü, 1926’da harf değişikliği tartışılırken Millî Mecmua’da “Latin harflerinin kabulüne tarafdar olanlar, zannediyorlar ki Garb medeniyetini bu sûretle daha çabuk ve daha kolay temessül edebiliriz (özümseyebiliriz).” demiştir. Bu latin harflerinin kabulüyle kabil olamaz… “İçtimai hâdiseler üzerinde müessir olmak için, kati surette içtimaî düsturlara (sosyal kaidelere) tebaiyyet etmek (uymak) mecburiyeti vardır. Bu düsturlara bigâne (ilgisiz) kalanlardır ki ancak Latin harflerinin kabulüne tarafdar olabilirler.”

Bir ilim adamı güveni ile konuşmaktadır Köprülü… Sosyal hadiseler üzerinde etkili olmak için sosyal kaidelere uymak mecburiyetinden söz etmektedir. Bu “en hakiki mürşit ilimdir” düsturuna da uygun bir sözdür.

Harf inkılabı için kararını vermiş olan iradenin böyle şeylerle kendine bağlamayacağını zaman gösterecektir. Sarayburnu’nda 8 Ağustos 1928 akşamı Cumhurbaşkanı şöyle konuşur: “Arkadaşlar, bizim güzel âhenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bunu anlamak mecburiyetindesiniz.”…“En nihayet bir iki sene içinde bütün Türk heyet-i içtimaiyesi (sosyal heyeti) yeni harfleri öğreneceklerdir. Milletimiz yazısıyla, kafasıyla bütün âlem-i medeniyetin (medeniyet dünyasının) yanında olduğunu gösterecektir.”

Kurultay günlerinde harf inkılabının üzerinden 4 yıl geçmiştir…Bu durumda liderin nutkuna göre, bütün Türkiye’nin yeni harfleri öğrenmiş olması gerekir! İşte gerçek rakamlar: “1935 yılında yapılan Genel nüfus sayım sonuçlarına göre ülkemizin nüfusu 16 milyon kişi civarındadır. Toplam nüfusun yaklaşık 13 milyonunu (% 80.75) ise 6 yaş ve üzeri nüfus oluşturmaktadır. Bu sonuçlara göre çağ nüfusunun sadece % 9.44’ü okuryazardır.
(//www.hbo.gov.tr/assets/Docs/okumayazma/istatistik/31092623_19281959.pdf)

Siyaset yoluna sokulan Köprülü kurultayda konuşuyor: İçtimaî hâdiselerde nazariyelerini ileri sürenler kadere inananlardır…Hele Meşrutiyetten sonrakilerde milli şuur olsaydı dilimiz muhakkak ileri giderdi. Tekâmülü iddia eden hatip (Hüseyin Cahit) geriye doğru bir tekâmül olduğunu bilseydi bunu iddia edemezdi.

Türk tarihine, millî temayüllere en doğru şekli veren, inkılâbın en büyük mihrakı (odağı, yani Mustafa Kemal) muazzam dil inkılâbını da ilmi esaslara istinat ettirmiştir. Dil inkılâbı bütün ilmî hazırlıkların ve hayati zaruretin tatbikından başka bir şey değildir. Dil inkılâbı Türk inkılâplarının en muazzamıdır.

(Türk dili en zengin dildir, yeter ki millî şuurla işlensin) diyen büyük Gazi tarihî hedefi en kat’i şekilde göstermiştir. Bunda muvaffak olacağımızdan şüphe edemeyiz, çünkü Gazi’nin lisan ile söylüyorum. Ey Türk genci bunun için lâzım olan kudret asil damarlarındaki kanda mevcuttur!”

Devamı: https://www.dunyabizim.com/alinti/d-mehmet-dogan-ilmi-bos-ver-asil-damarlarimiz-meseleyi-halleder-h46880.html

Bu yazı toplam 119 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim