• İstanbul 16 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 8 °C
  • Sakarya 11 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 7 °C
  • Bursa 15 °C

İsmail Kıllıoğlu'ndan: “Paralel devlet”

İsmail Kıllıoğlu'ndan: “Paralel devlet”
İnsan ve toplum hayatının, aslında, her an temasta olduğu birtakım kavramlar ve olgular hakkında tam, doğru ve tutarlı bilgi sahibi olmak bir yere kadardır.

İnsan ve toplum hayatının her an temasta olduğu birtakım kavram ve olguların başında din, hukuk, ahlak ve tıp gelir. Yani inanç, adalet, erdem ve mutluluk ile sağlıklı olmak duygusu hayat dediğimiz olguyla iç içedirler, bunlar olmaksızın hayat tasavvurunu oluşturmak adeta imkansızdır. Hayat inanç duygusunu içerdiği kadar, inanç duygusu da hayatı gerçeklik temelinde belirler. Adalet, hak, nesafet duygu ve idesi olmaksızın hayatı somutlaştırıp düzenlemenin mümkün olmadığını, bilinçle tasavvur ederiz. Bu duygu ya da idelerin hukuk dediğimiz olgunun mahiyetinde içkin bulunduğunu kavrayıp tesbit etmek için bunlar hakkında belli bir düzeyde bilgi sahibi olma gereği vardır. Aslında hukuk hakkındaki bilgi düzeyimiz yükseldikçe ve genişledikçe adalet, hak nasafet duygu ve idesini kavramamız o nisbette gelişir, olgunlaşır, bunlara biraz daha yaklaşmış oluruz. Bu da hayat tasavvurunu o nisbette gerçeklik boyutuyla kavratır. Ahlak da böyle.

Hukuk üzerinde biraz daha derinleşmek istersek, genel olarak, hukuk olgusuna hem bilgi, hem de bilinç yönünden bir hayli donanımsız yaklaşıldığı söylenebilir. En basitinden hukuk olgusunun belli şartlar ve zamanda somutlaşma, kendini gösterme edimi sayılabilecek olan “kanun” dediğimiz belli teknik süreç sonucu ortaya konulan bir düzenlemeyi birbirine karıştırmaktan kurtulunmaması tipik örnektir. Benzer örnekler olarak devlet, siyaset ve iktidar olgularının hukukun içerik ve ölçütüyle gerçeklik düzeyinde ortaya çıkabildikleridir. Özellikle devlet kavramı, deyim yerindeyse, hukukun bir “yaratımı” (inşası), bir “oluşuğu”dur. Bunu gerçekleştiren hukuki kavram da “hakimiyet”, yani “egemenlik”tir. Hukuk “devlet” kavramlaştırmasına yaparken “hakimiyet” ölçüt ya da ilkesini önermekte ve üç ayrılmaz nitelikte kavramaktadır: Mutlak, bölünmez ve süreklilik. Hukukun muhatabı, öznesi “kişi” olduğu için, devlet de bir “kişi”dir, ama tüzel kişi. Bir tüzel kişi olarak devlet hak ve yetki bakımından, diğer kişilere üstün konumdadır (statü), hak ve yetkilerini, bir başka kişiyle paylaşamaz.

Bunun dışında “derin devlet”, “gizli devlet” ya da “paralel devlet” gibi nitelemeler yapıldığında, hukukun tanımladığı devlet ortadan kalkar. Ama hukukun tanımadığı, ancak kendi dışında varlık olarak tanımladığı “iktidarlar” bulunabilir. Bunlar ise, hukuk en “anlamsız” varlıklar olarak görülürler. H. Kelsen’in “anlamsız kuralları” gibi.

 

08.01.2014 Milli Gazete

Bu haber toplam 496 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim