• İstanbul 15 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 18 °C
  • Konya 11 °C
  • Sakarya 13 °C
  • Şanlıurfa 17 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 12 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 16 °C

İsmail Kıllıoğlu'ndan: Tarihe bakmak

İsmail Kıllıoğlu'ndan: Tarihe bakmak
Bir fıkrada anlatılanı çağrıştıran bir olay haber olarak verildi.

-           “Vire ne oluyor?” demeye kalmadan Mehmet ağa;

-           “Hz. İsa Efendimizi siz öldürmüşsünüz”, der. Mişon;

-           “O, iki bin yıl önceydi”, dese de, Mehmet ağa;

-           “Ben yeni duydum” diyerek kesip atar.

Dizinin etkisiyle Şehzade Mustafa’yı boğdurarak öldürdüğü için Kanuni’yi savcılığa şikayet eden vatandaşın hareketi, fıkradaki Mehmet ağanınkini çağrıştırmıyor mu?

Fakat, tarih biliminin künhüne nüfuz etmede farklı bir konumda durduğunu düşündüğüm “mütebahhir” tarihçi sayın Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın, Şehzade Mustafa’nın tarihi olaya uygun boğdurulduğu mealindeki sözüne, doğrusu şaşırdım. Belki de, siyak ve sibakından, bağlamından kopartılarak verilmiştir. Orasını bilemem. Ancak, birtakım yetersiz, yanlış, abartılı algılara rağmen Şehzade Mustafa olayı, tarihi değerlendirme bakımından anlamlı bir vesile sayılacak niteliktedir.

Bu bağlamda, bir televizyon programında, neredeyse gelenek hâline gelmiş gözüken program sunucularının gevezeliği bir tarafa, iki tarihçiyle bir hukuk tarihçisinin konuşmalarının ortalarını bir süre izledim. Genel olarak “vakayiname” ve “vakanüvis” temelli bilgilerin nakledilmesi ağırlıktaydı. Kuşkusuz bugünden bakarak beş yüz yıl önce meydana gelmiş bir tarihi olayı, bugünün bilgi düzeyi ve zihniyetiyle değerlendirmek yanıltıcı olur. Hele kesin yargılarda bulunmak ise, anlamsız sayılmalıdır.

Ne var ki, tarihe yeni yöntemlere dayanarak yaklaşmak, meydana gelmiş olay ve durumu yeni yöntemler ışığında tahlil etmeye çalışmak, her şeyden önce tarih biliminin bir gereği olmalı değil midir? Ancak bu tür tahliller yapılabildiği ölçüde tarih bugünümüze bir şeyler söyleyebilir, yanlış değerlendirme ve yargılardan kurtulunmasını sağlayabilir. Daha önemlisi düşüncede, kültürde ve uygarlıkta belirleyici olan sorunların ortaya çıkartılması, birtakım ilke ve yasaların keşfedilmesine yardımcı olabilir. Sözgelimi “çocuk” ya da “şehzade katli” (ki hukuk tarihçisi “çocuk” değil, “şehzade” vurgulaması yaptı ki, kanaatimce önemli bir husustur bu) fıkhi bir sorun olarak mı, yoksa insan doğasıyla bağlantılı bir iktidar sorunu olarak mı ele alındığında doğru bir alan tespiti yapılmış olur? Soyut anlamda iktidar olgusu, dini de, ahlakı da, hukuku da, siyaseti de kullanıp dönüştürmekte sınır tanımaz. Dolayısıyla, birçok tarihi olayı belli bir ilke ya da yasaya bağlamada birincil sorun olarak gözükmektedir. Böyle bir tahlil yapılması halinde günümüz siyasetini, ahlakını, hukukunu, kültürünü kavramada tarih verimli bir alan haline gelebilir (mi?).

 

19.02.2014 Milli Gazete

Bu haber toplam 709 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim