• İstanbul 17 °C
  • Ankara 15 °C

Kâmil Büyüker: Mehmet Âkif'in Türk Müziğinde Bestelenmiş Şiirleri

Kâmil Büyüker: Mehmet Âkif'in Türk Müziğinde Bestelenmiş Şiirleri

Mehmet Âkif eserlerinin bestelenmesi, şairin adının ağırlığı kadar zor telakki edilir. Hem şiirlerinin bestesinin teknik açıdan, usûl açısından zor olması, hem de yapılacak bestenin Âkifin ismine ve ruhuna yakışır olması bestekârları çoğu zaman zorlamıştır. Burada zikredilecek olan besteler, repertuarlarda kayıtlı, musiki meclislerinde uzun yıllar terennüm edilmiş ve hâlâ terennüm edilen eserlerden ve yeni yapılan bestelerden oluşmaktadır.

a. Âkif ve Musikî 

Âkif'in yakın dostları O'nun musikiyle olan direk irtibatını gözlemlemişler, müşahede etmişler. Mithat Cemal Kuntay hatıralarında, Âkif'in 1897 yılında, yıl boyunca, samimi dostlukları olan Neyzen Tevfik'ten ney meşk ettiğini yazıyor. Yine Üstâd'ın Ney konusundaki merakı ve ısrarı hiç bitmemiş, Neyzen Tevfik'in taşındığı yerlere gitmekten de çekinmemiştir. Musiki camiasında bu ilgisi, alakası O'na Neyzen Tevfik, Tanburi Aziz, Bursalı Hafız Emin, Hafız Kemal, Hafız Sami, Ali Rıfat (Çağatay) Bey, Şerif Muhittin (Targan) gibi dostlar kazandırmıştır. Öyle ki Peygamber torunu olan Udî Şerif Muhittin Bey'e (1892-1967) ithafen "Şarkın Yegâne Dâhisine" başlıklı şiir kaleme almıştır. Bu viran kubbede dağılmış, paramparça olmuş şarka ses veren figanı Şerif Muhiddin Bey'in udunda bulmuştur:

Gel ey Davud-i san'at sûr-i mahşerden nevâ göster Uyansın gel ki mızrabımla şarkın dalgın feryadı Kıyametler koparsın, her telin bir sesle feryadı Turab olmuş emeller silkinip çıksın mezarından; Hayat emvacı fışkırsın muhitin rûh-i zarından Gönüller cezbelensin, cezbeler Mevlâ’ya tırmansın Fezâlar kudretin "Lebbeyk” tûfânıyla çalkansın. Gel ey peygamberin fevkâ'l-beşer fıtratta evladı. Bugün biçare san'at senden bekliyor imdâdı 

Âkif'in musikiyle irtibatı böyle iken, Âkif'in eserlerine bestekârların teveccühü nasıl olmuştur? Türk musikisi Âkif'in eserlerine ne derece yer vermiştir?

b. Âkif'in bestelenmiş eserlerine giriş 1.a. Bestelerin tâcı, İstiklâlin bestesi: İstiklâl Marşı 

Âkif besteleri deyince akla hiç şüphesiz umumiyetle İstiklâl marşı gelir. Lâkin İstiklâl marşı'nın yazılması aşaması kadar, yazıldıktan sonra bir o kadar bestelenmesi de rağbet görmüştür. Maarif Vekaleti tarafında açılan yarışmaya katılan bestekarlar şunlardır: 

Mehmet Zâtî (Arca) (1864-1951), Hüseyin Sadettin (Arel) (1880-1955), (Griftzen) Âsim Bey (1851 -1929), Lemîi Atlı (1869-1945), Ali Rifat (Çağatay) (1869-1935), Ahmet Celâlettin (Cinkılıç), Muallim İsmail Hakkı Bey (1865-30 Aralık 1927), İsmail Zühdü Bey (1876-1924), Sadettin Kaynak (1895-1961), Ahmet Yekta (Madran) (6 Mayıs 1885- 1 Nisan 1950), Mehmet Baha (Pars) (öl. 1953), Rauf Yekta Bey (1872- 8 Ocak 1935), Mustafa Sunar (1881 -1959), Kâzım Bey (Uz) (1872- 9 Ocak 1943), Osman Zeki Üngör (1880-1958), Bedri Zabaç, Haşan Basri (Çantay) (1887-1964) Kaynaklarda 24 eser gönderildiği nakledilmektedir. Burada zikredilmeyen adları bilinmeyen ancak yakın zamanda tesbit edilen yedi besteci daha katıldı. 1924'te Ankara'da Maarif Vekaletinde toplanan kurul Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul ederek bütün okullara bildirdi. 1930 yılına kadar istiklal Marşı bu beste ile icra edilmiş ve okunmuştur. Ancak aynı yıl yeni bir emirle İstiklal Marşı, Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası şefi Osman Zeki Üngör'ün bestesiyle çalınıp söylenmeye başlamıştır.

2.a.Eski Besteler 

1. Bestekârlar arasında Mehmet Âkif eserlerinin bestelenmesi hususunda gayret gösteren en önemli isimlerden birisi Ali Rıfat Çağatay (1869-1935) olmuştur. Ali Rıfat Bey ömrünü Türk musikisine adamış ve musikinin imkanlarını kullanmak suretiyle Türk Müziğini batı müziği formları ile yenilemeye çalışmıştır. Âkif'in sadece İstiklal Marşını bestelememiş bunun dışında yine Âkif'in en önemli şiirlerini de bestelemekle musiki tarihimize önemli eserler kazandırmıştır. Ali Rıfat Çağatay'ın Acemaşiran makamında altı yıl okunan istiklâl Marşı bestesinden sonra, "Ordunun Duası" isimli, Mehmet Âkif'in Safahat'ına almadığı şiirleri arasında yer alan ve Millî Mücâdelenin henüz başladığı, Anadolu'da yeni oluşmaya başlayan Kuvâ-yı Milliye birliklerinin düşmanla mücadele ettikleri günlerde 19 Haziran 1920 tarihinde yazdığı manzume de nihavent makamında ve marş formunda bestelenerek Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Reisi (Genelkurmay Başkanı) Fevzi Çakmak (Mareşal) tarafından ordunun bütün birimlerine gönderilmiş ve bir millî marş olarak herkesin dilinde dolaşmaya başlamıştır. 

Yılmam ölümden yaradan askerim Orduma gazi dedi peygamberim Bir dileğim var ölürüm isterim Yurduma tek düşman ayak basmasın Amin desin hep birden yiğitler Allahü ekber gökten şehitler Amin amin Allahü ekber Amin amin Allahü ekber

2. Yine Ali Rıfat Çağatay'ın uzun emekle hazırladığı Âkif'in "Bülbül" isimli şiirinin bestesi de dört sayfalık uzun nota dizisiyle repertuarımızdaki yerini almıştır. Bu şiir, istiklal Savaşında Bursa'nın Yunan ordusu tarafından işgal edildiği günlerde yazılarak yayımlanmış (7 Mayıs 1921) ve Mehmet Âkif manzumenin altına şu notu ilave etmiştir: "Bu manzume yazılırken Yunan istilâsı altındaki topraklarımız, hususiyle Bursa'ya dair elîm haberler geliyordu; tedkikine de imkân yoktu." Bu acı haber Ankara'da duyulduğu gün Mehmet Âkif'in de Burdur mebusu (milletvekili) olarak hazır bulunduğu Meclis'te kürsüye çıkan mebuslar konuşmalarını, başkanlık kürsüsüne çekilen siyah bir örtü altında yapmışlar ve bu örtü Bursa'nın kurtuluşuna kadar orada kalmıştır. 

Mâhur makamıyla başlayıp dört makam üzerinden bestelenen bu eser, ilk defa 29 Ekim 1921 tarihinde işgal altında bulanan İstanbul'da Şehzadebaşı semtindeki "Millet Tiyatrosu"nda, bestekârı Ali Rifat Çağatay'ın şefliğinde ve yine onun başkanı bulunduğu "Kadıköy Şark Musikisi Korosu" tarafından çalınıp okunmuştur. Eserin bu ilk okunuşunda, konser salonunun karşısındaki Rum kilisesinin üstünde Yunan bayraklarının dalgalanmakta olduğu ve orada bulunanların bu tablo karşısında konseri ağlayarak izledikleri söylenir. 

Bülbül'ün bestesinin ayrı bir anlamı daha var ki, o da Akif'le Ali Rifat Çağatay müşterek meclislerde buluşmaları ve dostluklarının olması. O dönem Şark Musiki cemiyeti başkanı olan Ali Rıfat Çağatay, Âkif'in "Bülbül" şiirini bestelemiş ve Âkif bu durumdan son derece memnun olmuştur. Haşan Basri (Çantay) hatıralarında şunları nakletmiştir. Bir gün Ali Rıfat Bey'in kardeşi Samih Rifat, Âkif'i evine davet etti. Ve oğlu Hatifle arkadaşları "Bülbül'ü muhtelif sazlarla Akif'e dinlettiler. Haşan Basri bey sonra der ki "Of, Âkif'i görmeliydiniz." Kayıtlara "Bütün dünyaya küskündüm" diye de geçen bu eser Mahur makamında bestelenmiş. "Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;Nihayet bir zaman kırlarda gezmiş, köyde ka/m/şf/m."mısralarıyla başlayan şiiri Mehmet Âkif, Basri Bey oğlumuza diyerek Haşan Basri Çantay'a ithaf etmiştir.

3. Safahat'ın Birinci Kitabı'nda yer alan "Köse İmam" adıyla yer alan uzun manzume yine Ali Rifat Çağatay tarafından operet formunda bestelenmiştir.

4. Döneminin önemli isimlerinden Hoca Hafız Saadettin Kaynak'ta Mehmet Âkif şiirlerini bestelemiştir. Repertuarlara giren ilk eser Segâh Mersiye olarak 1933 yılında bestelediği "Çanakkale Şehitlerine" isimli şiir.

"Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i... Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni târihe" desem, sığmazsın. Here ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyetler eder istîâb." 

5. Diğeri ise Rast makamında marş formunda "Ey Milletimin Lahzada Halkettiği Ordu" isimli eserdir: 

Ey milletimin lahzada halkettiği ordu Baktın ki bütün memleket elden gidiyordu Boğdun coşarak düşmanının gayzını kanda Derler ki esaret denilen halka cihanda Bir geçti mi hür boyna asırlar kıramazmış Bir secde eden bir daha baş kaldıramazmış Lâkin sen o zenciri bugün kırmayı bildin Gökten geniş alnınla ne taptın ne eğildin Son şanlı macerasını tarihe anlatın Zencir içinde bağlı duran kahraman atın Gittikçe yükselen başı Allah'a kalkıyor Asrın baş eğdi sandığı atşâhâ kalkıyor. 

6. Âkif'in önemli şiirlerinden Safahat'ın Beşinci Kitabı "Hâtıralar" da yer alan “Ne irfandır.” diye kulaklarımızda yankılan dizeleri Udî bestekâr Rüştü Eriç (1914- 26 Kasım 2007) tarafından bestelenmiştir

Ne irfandır veren ahlâka ulviyet, ne vicdandır Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır Yüreklerde çekilmiş farzedilsin havfi Yezdânın Ne irfanın kalır te'siri, kat'iyyen, ne vicdanın

7. Neveser makamında bestelenen bu eserinden başka bestekâr'ın Âkif şiirlerinden "Çok mudur Sadi" beytiyle başlayan manzumenin Sûz-nâk makamında bestesi mevcuttur. 

Bütün eşya Hüdâ'yı zikreden birsırr-ı hikmettir Kemânın, bîgüman, Allahü ekber'den ibarettir Hulûsumla seni tes'id edersem çok mudur Sâdî Tecelli eyleyen kudret elinde başka hâlettir

8. Mehmet Âkif'in zevkle okunan ve dinlenen bir diğer şiiri de Safahat'ın Yedinci Kitabı "Gölgeler" içerisinde yer alan "Gece" adlı şiirin bazı mısrâlarının yer aldığı bestedir. Eser, Şerif içli (1899-1956) tarafından bestelenmiştir. Hüseynî makamında bestelenen eser "Ezelden aşınanım ben ezelden zebanımsın"dizeleriyle başlıyor.

Ezelden âşinânım ben, ezelden hem zebânımsın Beraber ahde bağlandık ne olsan yâr-i canımsın Ne olsan zerrenim, kalbimde hâlâ çarpar esrârın Gel ey cânan, gel ey cân, kalmasın ferdaya dîdârın

9. 1990'lı yıllarda İzmir'de bir bestekâr Âkif'in ruhunu şâd edecek bir şiirini daha besteledi. Bestekâr Akın Özkan Mehmet Âkif'in "Sen bu avizenin altında bürünmüş kanına" mısraıyla başlayan şiirini Segâh makamında bestelemiştir. Notanın yazılış tarihi olarak (27.02.1990/izmir) kaydı düşülmüş.

Sen bu avizenin altında bürünmüş kanına Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına Türbedarın gibi tâ haşre kadar bekletsem Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana

10. Muhtelif meclislerde okunan bir Âkif eserini de Rahmetli Ali Kemal Belviranlı bestelemiştir. Safahat'ın Yedinci Kitabı "Gölgeler" deki "Yeis Yok" şiirinin son beyiti olan: 

"Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete râm ol... Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol." mısrâlarına, Ali Ulvi Kurucu'nun: "AHâh'a dayan, gâyene tevfikini versin, Kur'ân'a sarılmazsan eğerye'se düşersin." 

beyiti de ilâve edilerek Ali Kemal Belviranlı tarafından rast makamında bestelenmiştir. 

11. Bestekâr Ali Nihat Karamemişoğlu tarafından Âkif'in iki şiiri bestelenmiştir. ilki, Yedinci Kitap "Gölgeler" deki "Nerdesin" başlıklı kıt'adır:

"Lâmekânlarda mısın, nerdesin, eygâib ilâh? Ararım enfüsü, âfâkı ezelden beridir. Serpilip kubbene donmuş, o ışık damlaları, Seni, yer yer arayan gözlerimin izleridir." 

Mısır'da bulunduğu sırada Hilvan'da 19 Kasım 1932'de kaleme alınan manzume, nihavent şarkı olarak bestelenmiştir. Bestekâr şiire bir uyarlama da yapmıştır. İkinci mısrada "Dönerim" kelimesini "ararım" ile değiştirmiştir. Son mısrada "yaşlarımın izleridir" kısmını "gözlerimin izleridir"diye değiştirmiştir.

12. Diğer eser ise, Yedinci Kitap'ta "Ey bâd-ı sabâ, uğrayacaksın ya şimâlel" mısrâıyla başlayan “Bir Arîza" isimli, Hilvan'da 1 Ağustos 1929 tarihinde kaleme alınan kırkdört mısrâlık bu şiirin on beş mısrâsı bestelenmiştir

13. Safahat'ın dışındaki şiirlerinden olan, "Yurdunu Allah'a bırak, çık yola: "Cenge!" deyip çek ki vatan kurtuia" beytiyle başlayan manzume olan Cenk Marşı, Balkan Savaşı'nın başlaması üzerinde 17 Ekim 1912 tarihinde neşredilmiştir. Eser, Mustafa Cahit Atasoy (1 Mart 1926- 3 Nisan 2002) tarafından rast makamında bestelenmiştir.

14. Mehmet Âkif'in Safahat'ta bulunmayan, Baytar Mektebi'nde öğrenci iken kaleme aldığı "O Gözler" başlığı altında:

"Sevk-i a'mâk-ı hayâlât etmede her an beni" 

mısrâıyla başlayan manzumesi, bestekâr Câhit Öney (d. 1 Mart 1926-......) tarafından hüseynî makamında bestelenmiştir.

3.a. Yeni Formlar, Yeni Besteler 

15. Mehmet Âkif'in yeni ve çağdaş Türk müziği formunda bestelenmiş şiirleri de mevcuttur. Farklı çevrelerden ve farklı yorumlarla bestelenmiş ve okunmuş şiirlerin belki de en dikkat çekeni Ahmet Kaya (1957- 16 Kasım 2000/Paris) bestesidir. Kaya, ilk albümü olan "Ağlama Bebeğim" (1985) de daha çok kahramanlık vurguları ile yüklü şiirleri bestelerken Âkif'in “Sebilürreşad cerîde-i İslâmiyesinin kahraman askerlerine armağan" ettiği 'Cenk Şarkısı'nı, "Uğurlar Ola" ismiyle bestelemiştir: 

Ey sürüden arkaya kalmış yiğit Arkadaşın gitti haydi sen de git Bak ne diyor ceddi şehidin işit Haydi git evladım uğurlar ola Haydi git evladım açıktır yolun Zalimlere karşı bükülmez kolun Bayrağı çek ön safa geçmiş bulun Uğurun açık olsun uğurlar ola.

16. Yakın zamanda kaybettiğimiz bestekârlarımızdan Cinuçen Tanrıkorur (1938- 28 Haziran 2000)'un Mehmet Âkif bestelerini de burada zikretmek yerinde olacaktır. Son dönemde Mevlevi ayini bestelemek gibi büyük bir başarıya imza atan Cinuçen Tanrıkorur, bu başarısını yeniden "istiklâl Marşı" nı bestelemekle de göstermiştir. 

17. Merhum Tanrıkorur, yine Âkif'in "Sen ey cihan-ı muvahhid ki mah-ı gufran" mısraıyla başlayan şiirini de Acem Bayram Niyazı olarak bestelemiştir.

"Sen ey cihan-ı muvahhid ki mah-ı gufrân Mücahedeyle geçirdin Hüdâ rızası içün Nasib-i pâkini aldırma hân-ı kudretten Helâl olur sana Hakk'ın naim ü lütfü bugün

Odur tevakkuumuz bârigâh-ı Mevlâ'dan Ki ’iyd ü fıtri said eylesin cihâna bütün Semâdan arza nigâh eyledikçe aynı hilâl Umum-u âlem-i İslâmî mübtehiç görsün 

18. İstanbul'un son dönem mevlidhan, kasidehan, gazelhanlık geleneğinin temsilcilerinden Hafız Zeki Altunda Mehmet Âkif'in "Eyleya Rab.." dizeleriyle başlayan dua, yakarış ve niyaz içeren dörtlüğünü hüseynî bûselik makamında bestelemiştir.

Eyle ya Rab sen tecelli nûr-i Kur’an sönmesin Halka daim Sen zâhir ol, ehl-i iman parlasın Barigâh-ı kudretinden biz necât ummaktayız Sure-i innâ fetahnâ sırrı bir an sönmesin 

19. Bir diğer beste, İTÜ Devlet Konservatuarı Hocalarından Udî Osman Nuri Özpekel'in, Âkif'in, önemli dostlarından Şerif Muhiddin Targan için yazdığı Safahat'a almadığı şiirlerinden olan ve "Şark'ın Yegâne Dâhi-i San'atine" başlığı altında, büyük sanatkâr Şerif Muhiddin Targan'a ithâfen kaleme alınmış: “Yanık bağrında, yıllardır kanar mızrâbının yâdı" ile başlayan uzunca manzumenin bir dörtlüğüne yaptığı bestedir. Eser, 2002 yılında hicazkâr makamında bestelenmiştir. Beste tarihi aynı zamanda Şerif Muhiddin Bey'in doğumunun yıldönümüne denk gelmiştir.

Yanık bağrında yıllardır kanar mızrâbının yâdı Gel ey bi-çâre şarkın şarka küsmüş gitmiş evladı Zaman ıssız, mekân ıssız görünmez kimse meydanda Kıyâmetler koparsın her telin bir sesle feryâdı

20. Halk Müziği Sanatçısı Gökmen Ürü ise 2008 yılı Mevlid Kandili dolayısıyla Samanyolu TV için, Âkif'in Safahat'ın yedinci kitabı, 'Gölgeler'de yer alan ve Peygamberimizin doğumuna yazılan "Bir Gece" isimli şiirine beste yapmıştır. Beste sadece bu programda söylenmiş ve dinlenmiştir. Makamı Hicaz'dır. 

21. Yakın zamanda yeni bestelere ağırlık veren ve Âkif'in eserlerinden müteşekkil bir çalışmanın hazırlığı içerisinde olan genç bestekâr ve ses sanatçısı Ertuğrul Erkişi'dir. "Vurulup tertemiz alnından" isimli esere yaptığı bestenin akabinde yaptığımız görüşmede yeni üç bestesinin daha olduğunu öğrendik. Minik Dualar Grubu-2'de (2006) ve daha sonra sola albüm çalışması olan Ummanlar Gibi (2008) albümünde yer alan Hicaz makamında "Şehid Duası (Vurulup Tertemiz Alnından...)" bestesi yer almıştır. Şiirin sadece: 

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor, Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor, Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber

Mısraları kullanılmış ve esere nakarat olarak sanatçı tarafından, Âkif'in ayetlerden ilham alışına gönderme yaparak:

Onlara ölü demeyin, şehitler ölmez Allah için, vatan için can veren ölmez. 

mısraları eklenmiştir. Erkişi'nin bu bestesinin dışında 

22. Safahat'ın Üçüncü Kitabı 'Hakkın Sesleri'nde yer alan "Bir zamanlar biz de millet hem nasıl milletmişiz" mısraıyla başlayan manzumenin Hicaz makamında bestesidir. 

23. Yine Safahat'ın ilk kitabında yer alan "Bana sor sevgili kari', sana ben söyleyeyim" mısraıyla başlayan şiire Hüseynî ve Acem Kürdi makamında yapılmış bestedir. Ertuğrul Erkişi'nin son bestesi ise;

24. Safahat'ın Üçüncü Kitabı 'Hakkın Sesleri'nde yer alan 12 Rebiülevvel 1331 tarihi düşülmüş 20 Şubat 1913 tarihinde Sebilürreşâd'da "Peygamberimiz Aleyhisselâtu Vesselam Efendimiz'in Doğduğu Gece" başlığıyla yayınlanan "Pek hazin bir mevlid gecesi" isimli manzumeye Hicaz makamında yapılmış bestedir. Bu üç bestede sözlerin tamamı kullanılmıştır. 

25. Merhum ses sanatçısı, bestekâr Yıldırım Gürses "Ordunun Duası"nı Rast Makamında bestelemiştir. Varisi olarak oğlu Yıldırım Beyazıt Gürses'ten aldığımız bilgiye göre, Yıldırım Gürses bu besteyi, merhum Âkif'i rüyasında gördükten sonra yapmıştır. Sanatçı eseri, "Yelkenler Biçilecek"albümünde okumuştur.

26. İslâmî marşlar ve ezgiler konusunda isim yapmış Ömer Karaoğlu ise Sızı albümünde bir Âkif bestesine yer vermiş. "Necid Çöllerinden Medine'ye" isimli manzumeye Kürdî makamında beste yapmıştır. Eserde mısralar birebir alınmamış, anlam bütünlüğü korunmaya çalışılarak uyarlanmıştır.

27. Dinî Musikimizin yorumuyla, besteleriyle, kişiliğiyle önde gelen isimlerinden Amir Ateş ise Safahat, dördüncü kitap "Fatih Kürsüsünde" bölümünde manzumenin sonunda "Ya Rab Bizi Kahretme, Helak Eyleme. Âmin" şeklinde devam eden duayı uşşak makamında bestelemiştir.

Yâ Rab bizi kahretme, helak eyleme... —Âmin Tâ ibret olup kalmayalım, âleme... —Âmin Yetmez mi celâlinle göründüklerim artık? Kurban olayım biz bu tecelliden usandık! Hâlâ mı bu âfâka çöken perde-i hûnin? Nârın yetişir... bekliyoruz nûrunu... —Âmin

28. Burada sözlü beste bahsinin dışında tutulması gereken ama albümde yer aldığı için zikredebileceğimiz bir isim ise Erkan Mutlu'dur. Sanatçı “Gel Efendim" isimli albümünde, Karaoğlu'nun bestelediği aynı şiire beste yapmıştır. Lâkin beste tabir yerinde ise eserin ruhuna yapılmış. Manzume tamamen şiir şeklinde ve "Ya Resûlallah, Ya Habiballah, Ya Nebi, Ya Şefiyallah" nakaratlarıyla birlikte Mehmet Emin Ay tarafından okunmuştur.

c. Bestelerin Tahlili 

Genel olarak yapılan bestelere bakıldığında daha çok Safahat'ın yer almayan şiirlerden oluştuğunu görüyoruz. Bu şiirlerden özellikle Ordunun Duası, Cenk Marşı şiirleri beste anlamında rağbet gören şiirlerdir. Ayrıca yine "Şark'ın Yegâne Dâhî-i San'atine" şiiri de yine Safahat dışında yer alan bestelenmiş şiirlerdendir.

Seçilen şiirlerin Safahat'ta yer alan ve yer almayan şiirler olarak düşünüldüğünde güçlü şiirler olduğu görülmektedir. Bunu bestelerin farklı zamanlarda ve farklı makamlarda yeniden bestelenmesinden ve seslendirilmesinden anlıyoruz. Yine tekrar tekrar bestelenen şiirler arasında Necid Çöllerinden Medineye ve Vurulup Tertemiz Alnından Uzanmış Yatıyor şiirlerini görüyoruz.

Sonuç itibariyle bestekârların Âkif'in şiirlerini bestelerken yoğunlukla, kahramanlık, şecaat gibi duyguları ön plana çıkaran ve Efendimiz (s.a.v.)'i ve doğumunu, Medine'nin havasını yansıtan şiirler seçtiklerini görüyoruz.

d. Son beste, bestenin kendisi: Mehmet Âkif 

Mehmet Âkif şiirlerinin bestelenmesi noktasında, yapılan bestelerin durumu gözönüne alındığında önemli bir gayret olduğu görülmektedir. Bunda hiç şüphesiz şairin ismi kadar, isminin gerisinde yatan büyük bir birikimin, tarihin ve hissiyatın yattığı da bir gerçektir. Eski bestelerden sonra, yeni bestelerin yapıldığı ve halen yeni çalışmalarında yapılmakta olduğu Âkif'in mirasına sahip olma noktasında sevindirici gelişmelerdir. Burada bize düşen Âkif'i ses, seda, musiki ile yaşatma istidadında olmaya gayret etmektir. Âkif'in hatırasını yaşatma adına yapılabilecek önemli bir çalışma ise bu bestelerin okunup yayınlanması olacaktır.

Kaynakça

Ahmet Kaya Nota Kitabı-1, Gam Yayınları, 2004, İstanbul Beşir Ayvazoğlu, “Mehmet Akif'in Musiki Anlayışı" Mehmet Âkif Sempozyum Bildirileri, İSAR, İst. 1997 Cahit Öney, "Mehmet Âkif'de Musiki, Musikimizde Mehmet Âkif", Musiki Mecmuası, İstanbul, 1996, sy.455, s.14-15. Cumhur Enes Ergür, Zeki Altun-Hayatı, Fser/en, Türk Tasavvuf Musikisi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı, İst. 2004 Cinuçen Tanrıkorur'un Hatıraları, Saz ü Söz Arasında, Haz. İsmail Kara, Dergâh yay. is. 2003 Cinuçen Tanrıkorur, Türk Müzik Kimliği, s. 115-117, Dergâh Yay. İst. 2004 Ertuğrul Düzdağ, istiklâl Şairi Mehmet Âkif Ersoy, İSKİ yay., İstanbul 2002 ibnülemin Mahmut Kemâl inal, Son Asır Türk Musikişinasları-Hoş Sadâ, iş Bankası yay. İstanbul, 1958 Kâmil Büyüker, imandan Güfteye, Güfteden Besteye, Kültür Dergisi, Sayı: 2, Ocak 2006 Mehmet Âkif Ersoy, Safahat, Haz. M. Ertuğrul Düzdağ, Sütun yay. 2007 M. Nazmi Özalp, Türk Musikisi Tarihi /-//, MEB. Yay. İstanbul 2000 Muhiddin Nalbantoğlu, "MehmetÂkif'in Bestelemiş Eserleri", Musiki Mecmuası, 202.sayı İstanbul, 1964 -Âkif'den Beste Yapanlar, Mehmet Âkif Armağanı, MTTB yay. Ocak 1972 Nuri Özcan, Mehmet Âkif Ersoy'un Bestelenmiş Eserleri, Eğitim Dergisi, Mart 2006 TRT İstanbul Radyosu, Nota arşivi TRTTürk Sanat Müziği Sözlü Eserler Repertuarı, Müzik Dairesi yay. Ankara 1995

Sesli Yayın 

Bestelenen Şiirleriyle Mehmet Âkif, I.B, Belediye Başkanlığı yay. Yönetmen: Mehmet Güntekin, 1996 

Görüşmeler

Bârihüdâ Tanrıkorur Ertuğrul Erkişi Erkan Mutlu Gökmen Ürü Osman Nuri Özpekel Ömer Karaoğlu Yıldırım Beyazıt Gürses

akif1-001.jpg

Mehmet Âkif: Edebî ve Fikrî Akımlar/3. Mehmet Akif Ersoy Bilgi Şöleni’nde sunulan tebliğlerin kitap haline getirilmesi ile oluşan kitap TYB'nin 39, Mehmet Akif Ersoy Araştırmaları Merkezi'nin 3.kitabı

https://kitap.tyb.org.tr/kitap/akif3edebivefikri.pdf

Bu haber toplam 3391 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim