• İstanbul 14 °C
  • Ankara 16 °C

“Kamu yayıncılığı” muğlak bir kavram…

D. Mehmet DOĞAN
D. Mehmet Doğan'ın Okur Kitap Dergisi'nin Mayıs-Haziran 2022 sayısında yayınlanan "Kamu yayıncılığı" soruşturmasına cevabı.

“Kamu yayıncılığı”, kamu kelimesinin anlam alanı itibarıyla muğlak bir kavram. Farsça menşeli kamu kelimesi, edebiyatımızda yüzyıllarca “bütün, cümle, hepsi” mânasıyla kullanılmıştır. 

Büyük Fuzulî “Kamu bîmarıma cânan deva-yı derd eder ihsan” derken, bu mânada kullanmıştır. Yûnus Emre’nin “Gördi gözüm dost yüzüni yas kamu düğündür bana” dediğinde de kast edilen budur. Kelimenin “herkes” karşılığı olarak kullanılmasının örneğini de Yûnus’un başka bir mısraında görürüz: “Ey bana iyi diyen, benim kamudan yavuz.” Burada bugünkü kullanılışı ile münasebet kurulabilir. Herkes, “amm”, “amme” demek olabilir. Tabiî ıstılahî mana kastedilmeksizin, ki bu “bir ülke halkının tamamı, halk, mâşer” demektir. “Amme hukuku”, “amme menfaati” denildiğinde kastedilen budur. Fakat kelime zamanla, devlet, idare, yönetim mânasında kullanılmaya başlanmıştır. İktisadî devlet teşekkülleri zamanla “kamu iktisadi teşekkülleri” olarak adlandırılmıştır. “Kamu görevlisi” memur karşılığı olarak kullanılmaktadır, devlet memurlarına “kamu görevlisi” denilmektedir. Devlet elbette “kamu” için vardır, fakat onun adına hareket eden kimse devletin adamıdır. Böylece özel teşebbüs-kamu teşebbüsü gibi kavramlar kullanılır olmuştur. Devletin kendini “kamu” olarak tarif etmesi, kamu kavramını büsbütün muğlaklaştırmıştır.

Kanaatimizce, devlet yayıncılığı ile gönüllü kuruluşların, derneklerin, vakıfların yayıncılığını ayırmak gerekir. Devlet idarî maksatla yayınlar yapabilir, yahut kültürel, ilmî kitaplar çıkarabilir. Devlet yayıncılığının esasen birinci guruptakiler olduğu kanaatindeyim. Diğeri bazı hizmetlerin görülmesi için, ders kitapları gibi yapılan yayınlardır. Devlette kültürel yayınlar zaten sınırlıdır ve “prestij kitabı” olarak nitelenen yayınlar bu gruba girer. Büyük maliyet gerektiren ve ilim, fikir ve sanat erbabını ilgilendiren bazı kitaplar devlet kurumları tarafından yayınlanır.

Gerçek kamu yayıncılığı devlet dışı kurumların yaptığı yayınlardır. Kâr gayesiyle yapılmayan bu yayınlarda ancak belli hedef kitleler gözetilir. Kâr maksadıya değil, hizmet kastıyla yapılması dikkate alınarak bunlar kamu yayıncılığı çerçevesinde ele alınabilir.

Bütün bunlara rağmen, asıl kamu yayıncılığının özel yayıncılık olarak adlandırılan neşriyat olduğu kanaatindeyim. Kamunun, halkın ihtiyacı ve talebi gözetilerek yapılan yayınlar bunlardır. Yayıncı kurumun ayakta kalması için halkın ihtiyacını, talebini dikkate almak mecburiyeti vardır. Bu yapılmamışsa veya başarılamamışsa, yayıncılık sürekli olamaz. Devlet bütçesinden yapılan yayıncılıkta böyle bir şey sözkonusu değildir. Derneklerin, vakıfların yayınları da kısmen böyledir. Meseleye böyle bakarsak, devlet kurumlarının kültürel yayınlarının bilhassa son yıllardaki şekliyle israfa varan bir mahiyette olduğu görülür.

 

okur-kitap-dergisi-25-kapak-662x359.jpg

Bu yazı toplam 143 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim