Bir kısmı fizyolojik ihtiyaçlar olarak zuhur eder ve giderilmemesi insanı zayıf düşürür, hasta eder. Bir kısmı aç gözlülük olup kolay kolay tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır ruhlarımızı kuşatan ve örseleyen. Diğer bir kısmı ise manevî açlık olup, ancak sadra şifa veren sözler ve amellerle teskin olur. Nasıl ki aç olan kimse ekmeğin kokusunu çok uzun mesafeden alır, bir an önce nimete kavuşmak ve karnını doyurmak isterse, manen doyurulmayı bekleyen ruhlar da Maşuk’una vasıl olmayı, O’nun boyasıyla boyanmayı murat ederler. Karnı tok, sırtı pek olanlar için ekmek, sadece dış görünüşü ile bir yiyecek olarak anlaşılacaktır. Ama açlık çekenler için o sıradan bir yiyecekten çok daha ötesini ifade eder, çünkü ancak onunla hayatiyetini devam ettirebilecek, yeryüzündeki vaktini tamam edecek kuvvete kavuşacaktır. Ancak böyleleri “ekmeğin özünü görme” hissiyatına sahip olanlardır.
Devamı: https://www.maarifinsesi.com/karnimiz-mi-gozumuz-mu-yoksa-ruhumuz-mu-daha-ac/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.