Angara’nın pavyon kültürü türkünün sözlerini bozarak bir oyun havasına dönüştürmüş. Ölçeğini, ölçütünü, mihengini yitirmiş milletimiz düğünlerde ritme hakaret edern orgun kulak tırmalayan sesinde bu türküyle hopluyor, zıplıyor. Oysa Ozan çığlık çığlığa; “ben sevdim eller aldı/yürekte acı kaldı” ya da “aldın yarim elimden/boynumu bükekoydun” diye feryad ediyor. Sevinci sevince, acısı acıya, kederi kedere, mutluluğu mutluluğa benzemeyen yığınlar ağlanacak yerde gülüyor, gülünecek yerde ağlıyor. Kendini, benliğini kaybetmiş kalabalıkların müziği gürültü olur maalesef. Müziğin sağaltıcı etkisi yitip gider, eğlencenin ruhu okşayan etkisi bir işkenceye dönüşür…
“Ankara’nın bağları” olarak bilinen “İp attım ucu kaldı” türküsünün sahibi Seyit Çevik… Kırşehir abdallarından… Aslında onların çaldıklarına, söylediklerine müzik demek eksik kalır. Bir hayatın, bir kültürün, bir varoluş biçiminin ortaya konuluşudur olan… Oldurulan hayatın kendisidir aslında. Ağırbaşlı, hüzünlü türküler, uzun havalar, bozlaklar en çok da abdalların sadrından döküldüğünde gerçek anlamını bulur. Bugün gürültüyü, mekanik sesleri, tıkır tıkır işleyen, varlığa dokunmayan, kendi başına anlamsız yalnızca melodiyle kulakları dolduran gürültüyü müzik zannedenler ne yazık ki bu yüce gönüllü abdalları anlamaktan fersah fersah uzaklar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.