Tarih boyunca inkârcıların Kur’an karşısında akıl dışı, çoğu kin ve nefretten kaynaklı duygusal yaklaşımları ve davranışları olmuştur. Bunlar Kur’an’dan kaçma, Kur’an’ı yok etme veya yok sayma, Kur’an’ı değiştirme talebi ve son numara Kur’an’ı yakma veya yırtma… Öyle görünüyor ki bu akıl dışılık, hakikate karşı körlük ve sağırlık ile kin ve nefret devam ettiği sürece bu tür olaylarla daha çok karşılaşacağız.
Olanlara bakınca dünkü inkârcılarla bugünküler arasında çok fark olmadığı görülüyor. Hatta çağdaş kindarlar eskilerini aratacak düzeyde bir barbarlık ve vandallık içindeler, ırkçılıklarını Kur’an’ı yakmaya ve yırtmaya kadar vardırmış durumdalar. Çünkü bunların insanlık derdi olmadığı gibi değer ve kutsal algıları da yok olmuş. Kendilerini aşağıların aşağısına çekmişler, dibe vurmuşlar ve yaratılmışların en şerlisi olmayı tercih etmişler. İnsanlıktan tamamen sıyrılmışlar, kin ve nefret sarmalına dönüşmüşler. Bunların kapıldıkları hastalığın tedavisi yok. Çünkü ne hastalığı ne de tedaviyi kabul ediyorlar. “İnkârcıların bazıları öyle duruma gelmiştir ki, onları uyarman veya uyarmaman fark etmez. Onlar asla iman edecek değildirler. Kendilerini getirdikleri durum itibariyle Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine perde çekmiştir.” (Bakara 2/6-7) Çünkü onlar “Bizi çağırdığın şeylere karşı kalplerimiz kapalıdır, kulaklarımızda da tıkaç var; bir de seninle bizim aramızda perde bulunmaktadır. Sen yapacağını yap, biz de yapacağımızı yapacağız, diyorlar.” (Fussilet 41/5)
Devamı: https://www.insaniyet.net/kurandan-kacanlar-ve-onu-yakanlar/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.