• İstanbul 13 °C
  • Ankara 12 °C

M.Burak Çelik: Sarı

M.Burak Çelik: Sarı
Biz bununla kahvede karşılaştık. Tip tip baktı, güldü, öyle gözlerini dikti bir ara. Yanındakine beni işaret etti. Ayıp değil mi, lan, dedim. Güldü. Birdenbire çay uzattı.

Önce şaşırdım, içmedim sonra. Kafamı çevirdim. Öyle dümdük çay uzatılır mı? Uzatılmaz. Ne içersin, diye sorulur. Denyo. Birdenbire, gel, dedi. Gelsene! Niye geliyim, oğlum? Hareketlere bak. Deli galiba. Kalktı hafiften bana doğru uzandı, ne oluyor demeye kalmadan kafamı okşadı. Hemen vurdum eline tabii. Sen hayırdır, oğlum, hayırdır ya sabahtan beri! Elini tutarak güldü. Fena vurdum tabii. Yanındaki “Elleme ağbi, boş ver!” dedi. Denyolara bak, mahallenin delisi miyim oğlum ben? Ellemeymiş. Dik dik baktım bunlara. Gülüyor hâlâ bizimki. Sempatik de bir tip. Kalktı gitti, bekle dedi yanındakine. Elinde poşetle geldi, poşette bir paket süt. Nasıl anladı sütü sevdiğimi. Süt zayıf noktam. Yine de hemen atlamadım. Ben içmedikçe önüme doğru uzattı. E hadi bir yudum alayım dedim. Hoşuna gitti manyağın. Ben içtikçe keyiflendi. Şöyle bıyıklarımı yaladım. İyice şeberdi. ‘Lan bana iş mi koyuyorsun?’ dedim. Ciddileşti. ‘Beğenmedin mi?’ dedi. ‘Beğendik lan, tamam!’

Ben süte dalmışım mı ne olmuş, kendimi bunun evinde buldum.  Ben Erhan dedi. Sonunda kendini tanıtmak aklına geldi. Ama bana ne isminden, başladım küfrede küfrede bağırmaya. Adam kaçırmak mı kaldı? Sağa sola saldırdım. Biri duyar da kurtarır belki. Çattık delinin tekine. Oymalı ahşap koltuğuna oturdu, beni izledi. Baktım, duyan eden yok, sindim bir köşeye. Kendimi de korumaya aldım. Kalktı hızlıca odadan çıktı. Elinde bir paket salamla geldi. Bu nasıl bir zoraki misafirperverliktir kardeşim! Yemeyeceğim salan falan, çıkar lan beni! “Sarıı!” diye seslendi. Lan ‘Sarı’ deme demedik mi? Sarı babandır demedik mi? Bu salamla idare et, sana göre bir şeyler ayarlarım dedi. Ekmek de verseydin yanında hıyar, böyle yenir mi? Biraz da su getirdi. Allah razı olsun, boğazımızda kalıyordu.

Biraz sakinledim. Kapıya seğirttim, pencereye yeltendim ama ı ıh çıkış yok. Bir iki bağırdım, kimse duymuyor. Zaten yiyip içtikçe yelkenler de suya inmeye başladı. Erhan’la beraber ekrana baktık biraz. Haberler maberler… Ülke ne hâle gelmiş, insanlar delirmiş. Bir tanesi de aha bu Erhan.

Akşam oldu döşek hazırlamaya başladı. Sen dedi burada yatarsın. Ulan bırakmaya niyeti yok. Niyeti iyi mi kötü mü çözemedik zaten. Kopil bir tip de değil. Efendi gibi sanki. Kıble ne taraf dedim, öyle baktı yüzüme, güldü. Gülüyor zaten hep, biraz gevşek galiba.

Sabah kahvaltıda sütler, sucuklar, peynirler… Ziyafet çekmiş deli Erhan. İyi ama beni neden tutuyorsun oğlum? Ben arada gelirim. Hadi beni bırak! Yok, öyle bakıyor gülüyor. Arada elini uzatıyor sevecekmiş gibi. Bir koyuyorum eline, yüzü asılıyor. Hadi kahveye çıkalım Erhan.

Devamı: https://www.insaniyet.net/sari/

Bu haber toplam 195 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim