Geçmişteki Haçlı Seferleri yerine yeni bir strateji ve
taktik ile Endülüs’ten bu yana Haçlı Seferleri devam etmektedir. Sömürge
sisteminin yerini şu anda “küreselleşme” almıştır. Yalnız şu fark vardır.
Sömürge döneminde sömürülen ülkede işgal ordusu vardı. Küreselleşme döneminde
işgal ordusunun görevini (istisnalar hariç) çoğu üniversiteli gençler
yapmaktadır. Lailklik, çevrecilik, nükleer enerji karşıtı, eğitim meseleleri
sadece bahanedir. Aynı güçler vesayet rejiminin de militanlarıdır.
Türk halkı her zamankinden fazla milli iradeye ve
demokrasiye sahiptir ve yanındadır. Vesayet rejiminin ise karşısındadır. Bu ise
ülke için ve gelecek için güçlü bir teminattır. Maalesef İslam Dünyası İslami
esaslardan uzaklaştırılmıştır. Üzerine dinen yasaklanan bölünme ve
kavmiyetçilik belası esir almıştır. Kavmiyetçilik lanetlenmiştir. Ama bir
Müslümanın kendi kavmini, milletini, aşeretini, soyunu sevmesi yasak değildir.
Aksine teşvik edilmiştir.
Batı demokrasi, insan hakları, çok partili parlamenter
sistem, hukukun üstünlüğü gibi kavramlarda çifte standartlıdır. İnanır gibi
gözükür ama asla inanmaz. Bu konuda münafıktır. İslam ülkelerindeki dikta
rejimler ve hertürlü insan haklarının ihlali Batı’nın eseridir. 100 binlerce
Müslüman Suriyelinin ölümüne seyirci kalan Batı, varsayalım 100 Yahudi ya da
Hıristiyan katledilmiş olsaydı bütün dünyayı ayağa kaldırırdı. Güvenilirliğini
kaybetmiş “Güvenlik Konseyi” karar üzerine karar alırdı.
Yazının devamı için: http://www.turkiyegazetesi.com.tr/m-necati-ozfatura/578417.aspx































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.