Nitekim operasyonlar, Pakistan ve Taliban arasında Şubat ayının hemen başlarında başlatılan “barış müzakereleri” sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra başlatılmış durumda. Dikkatleri çeken husus, iki taraf arasındaki görüşmeler devam ederken, Pakistan Talibanı’nın 2010 yılından bu yana Mohmand bölgesinde esir tuttuğu 23 sınır muhafızını 17 Şubat’ta infaz etmesi ve 23 Şubat’ta Afganistan’ın Pakistan’la olan sınırı yakınlarındaki Kunar eyaletinde bir kontrol noktasına düzenlediği saldırıda en az 20 Afgan askerini öldürmesiydi.
Dolayısıyla, Taliban’ın eşzamanlı olarak hem Pakistan’a hem de Afganistan’a yönelik bir saldırı başlatmış durumda ve görünen o ki, yine “Taliban üzerinden” bölgede barış ve istikrar istenilmiyor.
***
Saldırılarının ve operasyonun Afganistan’daki seçim ve ABD’nin askerlerinin çekilme dönemine denk gelmesi ve Pakistan ordusunun alan hâkimiyetini pekiştirme hedefi oldukça dikkat çekici!
Nedenine gelince... En büyük nedenlerden birisi, seçimler sonrası “Büyük Afganistan Projesi” kapsamında “Durand Hattı Meselesi”nin daha etkin bir şekilde gündeme getirilme olasılığı. Bir diğer ifadeyle, “Peştunistan Sorunu”.
Dolayısıyla, Pakistan ordusu açısından bir ön alış kaçınılmaz. Bundan dolayı da çatışmalar bölgede bir alan hâkimiyeti mücadelesi dönüşmüş vaziyette. Bu bağlamda, Pakistan ordusunun Veziristan’da operasyonlarını artırması, şiddetli bir savaşın habercisi olarak da değerlendiriliyor.
***
Peki, Taliban ne yapmak istiyor?
Her şeyden önce, Afganistan’daki yeni dönemde etkili bir şekilde yer almak istiyor ve bu kapsamda seçim sürecinde şartları tamamen lehine çevirmek istiyor. Buradaki en büyük avantajı ise: Afganistan’daki bölünmüşlük, Kabil’deki yönetimin Peştun ağırlıklı olması ve Afganistan’da kendisine karşı mücadele gösterebilecek bir milli ordunun olmayışı.
Dolayısıyla, silahın en büyük belirleyici güç olduğu Afganistan’da bu avantajını sandığa yansıtmak ve Afganistan’daki yeni dengede-denklemde “ben de varım” demek istiyor.
***
Fakat mevcut gelişmeler karşımızda yekpare bir Taliban’ın olmadığını gösteriyor. Bir diğer ifadeyle, son gelişmeler Taliban arasındaki bölünmüşlüğü bir kez daha ortaya koyması açısından önemli. Burada gerek Afganistan ve Pakistan içerisindeki gruplar arasındaki mücadele, gerekse de ABD’nin yürüttüğü strateji bir anlamda neticelerini vermiş gibi görünüyor. ABD’nin Taliban ile başlattığı müzakere sürecinde Taliban’ı “radikal” ve “ılımlılar” olmak üzere ikiye ayırması ve unlardan “ılımlılar” ile yürüttüğü süreç, Taliban arasındaki bölünmüşlüğü derinleştiren hususlardan birisi.
Nitekim Taliban’ın bir kesimi Pakistan ile Afganistan 2014 ve sonrasına yönelik bir müzakere süreci yürütürken, diğer bir kesimi bunu sabote ediyor. Dolayısıyla burada “hangi Taliban” ve “kimin Taliban’ı” soruları bir kez daha büyük önem arz ediyor.
Şu ana kadar ki mevcut gelişmeler karşımıza en az dört çeşit Taliban grubunu çıkartıyor: 1. ABD-CIA Taliban’ı, 2. Pakistan-ISI Taliban’ı, 3. Afganistan Taliban’ı, 4. Durand Hattı (Pakistan) Taliban’ı. Buna son dönemde bir de “İran Talibanı”nı ekleyenler var ki, bu iddia da oldukça dikkat çekici.
***
Ve dikkat çekici son bir husus daha...
Pakistanlı asker ve hükümet yetkilileriyle yaptığı görüşmenin ardından bir açıklamada bulunan ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Pakistan ordusunun düzenlediği saldırıları “cesaret verici” bulduğunu açıkladı.
Son ziyaretler, Pakistan’ı motive etmeye yönelik bu açıklamalar bölgede “Afganistan 2014” sürecinde yeni bir ABD-Pakistan işbirliği arayışını da akıllara getirmiyor değil!
Ya sizce?
27.02.2014 Milli Gazete































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.