• İstanbul 22 °C
  • Ankara 26 °C

Madalyanın Maraş yüzü!

D. Mehmet DOĞAN

Maraş yazıları 1

Maraş’a gittiğinizde “Madalyalı şehir”e gitmiş oluyorsunuz. Şehrin her yerinde ve her vesile ile bu görünürleştiriliyor. Kocaman bir el ve avucunun içinde bir madalya. Ele nisbetle madalya küçük kalacağı için oranlar bozularak bu “anıt”lar yapılıyor.

İşte bu İstiklâl madalyası şehrin binlerce yıllık adının değişmesine sebep oluyor. Bütün görüşmelerde, konuşmalarda “madalya”ya atıf var. Maraş’ın mücadelesini anlatmak için panorama müzesi yapılmış. Tam mânasıyla bir panorama müzesi değil. Bilmem ki bu tecessüm ettirilmiş anlatıma ne demeli. “Naif” deyip geçelim! İsimler olaylar resimleştirilmiş, bazı plastik figürler yapılmış. “Müze”nin girişinde bir sunum var zaten. İçeride o sunum açılarak tekrarlanıyor.

Maraş’ın Millî Mücadelesi anlatılırken, söylenecek çok şey vardır ve kanaatimizce madalya da işin esası değildir. Evvelen, şehrin daha işin başında kurtulması, kendini kurtarması, bir nevi erken kurtuluş: 12 Şubat 1920. Daha ortada “Büyük Millet Meclisi” dahi yoktur. Tabiî olarak ordu da yoktur. Ama Maraş halkının düşmana sarsılmaz bir karşı koyma iradesi vardır.

İşte Maraş mücadelesini destanlaştıran da budur.

Onu tek bir kahramana bağlayamazsınız. İşin içinde halk vardır, elbette halkın önderleri vardır; teşkilat da vardır, fakat gizlidir. Sıradan hemşehrilerin destanıdır bu. Sütçü İmam, Abdal Halil, Mıllış Nuri, Ökkeş, Şerbetçioğlu Mehmet, Neccar Ahmetoğlu Mehmet, Kocabaş Hacı Nacioğlu, Mahmut, Zalhocaoğlu Osman, Aşıklıoğlu Hüseyin…

Maraş’la ilgili en güzel yazılardan birini kaleme alan Ahmet Hamdi Tanpınar bu gerçeği şöyle tasvir ediyor: “Fakat Maraş çarşısının başka bir hususiliği de vardır. İnsan bu çarşıda kendisini İlyada’nın dünyasında sanıyor. Hangi dükkâna giderseniz gidin, bir kahramanla veya onun çocuğu yahut torunuyla karşılaşıyorsunuz. Yirmi beş yıl önceki destanın canlı bir tarafını dinliyorsunuz. Kahramanlık…o kadar herkesin malı ki, en olmadık hikâyeleri dinlerken bile insana karşısındakinin övündüğü duygusu gelmiyor. Zaten onlara göre, kahraman kendileri değil ki; kahramanlığı yapan şehir.”

Maraş mücadelesinden birkaç söz kalmıştır ki, işte bu sözler işin esasını ortaya koyar:

"Ey necip Osmanlı Milleti, vaktine hazır ol!” 

"Hürriyeti olmayan bir milletin cuma namazı kılması caiz değildir." 

“Maraş bize mezar olmadan, düşmana gülzar olamaz."

Bu üç sözün etrafında bütün Maraş’ın mücadelesi anlatılabilir. Bu sözlerin sahipleri bellidir, fakat bu sözler sırf sahiplerine nisbetle anılırsa, doğru bir şey yapılmış olmaz. Söylenmesi gereken sözler, söylemesi gerekenler tarafından söylenmiştir! İsimler değişebilirdi, şahıslar farklılaşabilirdi, sonuç değişmezdi.

Bu yazı toplam 197 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim