• İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C

Marco Polo yalancı mı oryantalist mi?

Marco Polo yalancı mı oryantalist mi?
Dünyayı kasıp kavuran, bütün doğuya dehşet salan Moğolları genelde öven ve saygıyla yad eden Marco Polo’nun, Hıristiyanlar dışındaki toplulukların çoğunu küçümsemesi, kötülemesi ve gerçeklikten uzak bir bakış açısıyla betimlemesi ilginç ve anlamlıdır.

Marco Polo’ya atfedilen Il Milione adlı kitabın en çok tartışılan bölümlerinden biri de Hassan Sabbah, Alamut ve Haşişiler üzerine anlatılanlar olmuştur.

Ünlü gezgin, açık bir cehalet ya da saptırmayla, Nizarilerin Suriye’deki koluyla ilgili efsaneyi aynen alıp Alamut Kalesi’ndeki İran Nizarileri için kurgulamıştır. Avrupa’da “assassin” teriminin ve İsmaililerle ilgili efsanenin yaygınlık kazanması da Polo’nun seyahatnamesinin etkisiyle olmuştur.

Polo, Alamut Kalesi’ndeki gizli bahçeyi, bu sahte cennetteki hurileri, afyonla uyuşturulup gözünü cennette açan müritlerin Şeyh’e nasıl sadakatle bağlanıp ölümcül görevlerine hazırlandıklarını ballandıra ballandıra ve kendi gözleriyle görmüşçesine canlı bir şekilde anlatır.

Nerden çıktı bu hikaye?

Marco Polo, bu hikâyeyi karşılaştığı İsmaililerin anlattıklarına dayandırmıştır. Oysa genç gezginin İran’da bulunduğu 1273 yılında Alamut Kalesi Moğollarca yıkılalı 17 yıl olmuş, İran’daki bütün kale ve yerleşimleri yerle bir edilmiş, İsmaililer İran’ın dört bir yanına dağılıp gizlilik dönemine girmiştir. Muhtemelen, Marco Polo Suriye İsmailileriyle ilgili önceden duyduğu hikâyeyi, mezhebin İran’da varlığını öğrendiği koluna uyarlamıştır. Bunu yaparken de hayal gücünden epeyce yararlandığı, anlatısını sayısız uydurma ve dedikoduyla doldurduğu bellidir.

Hikayeden bir bölüm

Marco Polo’nun,  İran coğrafyasından ve halklarından söz ederken yer verdiği bu efsanevi ve art niyetli aktarımın bir bölümü şöyledir: “... Bu yöre halkı da Mulehetiler yani sapık inançları olan kişiler diye anılırlar. Buranın yöneticisi iki dağın çevrelediği güzel bir koyakta, içinde en lezzetli meyvelerin ve en güzel kokulu çiçeklerin yetiştiği güzellerin güzeli bir bahçe yaptırmıştı. Ayrı büyüklüklerdeki ve biçimlerdeki birkaç saray kat kat düzlükler üzerinde birbiri ardınca yükselmekteydi ve bu saraylar altın kaplamalarla, resimlerle ve zengin ipekli kumaşlarla döşenmişti. Bu yapılarda, içinde billur gibi su fışkıran havuzlar olduğu gibi şarap, süt ve bal akan havuzlar da vardı. Saraylarda şarkı söylemeye eğitilmiş ve her türlü çalgıyı çalabilen, rakslarıyla büyüleyen ve tüm eğlenceler için hazır durumda bekleşen dünya güzeli kızlar bulunmaktaydı.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/alinti/marco-polo-yalanci-mi-oryantalist-mi-h7712.html

Bu haber toplam 398 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim