• İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C

Medeniyet, Şehir ve Müslüman

Medeniyet, Şehir ve Müslüman
İslâm dini, şüphesiz son gerçek din olmanın yanında insana uhrevî bir derinliği ve dünyevî bir genişliği birlikte tasavvur etmesini salık veren bir dindir.

Bu çerçeveden bakıldığında Müslüman, ne bir Hristiyan gibi uhrevî ne de bir Yahudî gibi dünyevî olabilir. “Dünya ahiretin tarlasıdır.” hadisi mucibince esas yurdumuz olan ahiret yurdu için dünyada azığımızı hazırlamalı ve bunu yaparken dünya tarlasını kendimizden sonraki Müslümanlar hatta gayrimüslimler için verimli bir şekilde bırakmalıyız. Maddi kültür unsurlarımız arasında sayabileceğimiz cami, saray, han, hamam, köprü, kale, türbe gibi yapılar ve bu yapıların etrafında teşekkül etmiş bir yaşam formu olarak şehirler ve bu şehirlerin insana verdiği estetik denge; işte gelecek nesillere aktarmakla yükümlü olduğumuz tarla.

 

Yağız Gönüler; şehir ve mimari üzerine Müslümanca eğilen, şehre tarihî, dinî ve kültürel kimliğini veren yapılara ve şahıslara birer emanet oldukları bilinciyle yaklaşan ve onlardan feyz alan ince bir ruh, derin bir birikim samimi bir yazar. “Şarkısı biten Şehir” kitabında da bu minval üzere yazıları bir araya getirmiş. “Mimari ve Şehircilik mimarlara bırakılamayacak kadar önemlidir” diyor bir yazısının başlığında. Bu başlık, bir rol çalmadan ziyade rolünü sahiplenmedir. Şehir, bir medeniyetin somut hâlidir. Şehirler; medeniyetin ürünleri olan kültürel unsurlarla süslenmiş bir yaşam formudur. Bu da bize, şehre sahip çıkmanın medeniyete sahip çıkmakla eşdeğer olduğunu söyler. Asırlık bir çınar bir meydanın yalnızca gölgesi değil, bizatihi ruhudur. Bir köprü karşıdan karşıya insanları geçirmekten öte manevi mirası asırlar ötesine taşır. Bir minareden yalnızca sabah ezanı yükselmez, Bilal-i Habeşî’nin hakikati de yükselir duyabilene. Bütün bunların mimariyle ilgisi nedir peki? Medeniyetimiz, ev üstüne ev inşa etmeyi insana saygısızlık addetmişken, camilerimiz şehrin kalbi olarak tasavvur edilirken, mezarlıklarımız şehirle iç içe yaşıyorken günümüz insanı apartman dairelerinde üst üste yaşamaya, camilerimiz, AVM’lerin bodrum katlarına sıkıştırılmaya ya da şehir dışında tepelerin doruğuna inşa edilmeye ve mezarlıklarımız gözden uzağa taşınmaya başladı. Medeniyetimiz, dünyayı bir tarla olarak tasavvur etmiş ve çalışmayı şiar edinmemizi öğütlemişti. Günümüz insanı ise dünyayı bir AVM olarak görüyor ve sadece almak ve tüketmek üzerine yaşıyor.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/medeniyet-sehir-ve-musluman-makale,2013.html

Bu haber toplam 275 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim