Süper güç olan Amerika, Rusya bu bölgeye daha fazla yerleşmenin gayreti içindedirler; Çin ise bu diyara el atabilmek uğruna bütün fırsatları değerlendirmektedir. Her şeyden önce Ortadoğulu olduğumuz dahi aklımıza gelmez; çünkü "Ortadoğu bataklıktır, buraya girmeyelim." sloganı zihnimizde tabu oluşturmuştur. Bu tabuyu Menderes kırmaya kalkıştı; maalesef kurulmasında başı çektiği Bağdat Paktı urgana dönüşüp onun ve arkadaşlarının boynuna dolandı.
Çağımızın demokrasilerinde sermayedarlar, silahlı kuvvetler, sendikalar gibi baskı grupları iktidara halkla birlikte ortak olmak arzusunu taşımaktadırlar. Baskı gruplarının iktidarda ağırlığı olursa, rejim halktan kopar, en çok ağırlığı bulunan grubun menfaat oyuncağı haline gelir. Çağımızda devletin en önemli özelliğinin hukuk devleti olması, onun menfaat gruplarının oyuncağı haline gelmesini önlemeye yetmez. Zira üstün hukuk kuralları da sabit değildir; menfaat dengesine göre şekil alırlar.
Demokratik rejim, elverişli ortamlarda göğeren nadide çiçek gibidir. Tabuların hakim olduğu, bazı düşüncelerin resmî görüş haline geldiği toplumlarda demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Böyle ortamlarda kurulan demokratik rejimler, sahneye konmuş oyunları andırırlar; her şey suflörlerine bağlıdır.
Cemiyet, açık toplumun özelliklerine kavuşturulmalı, orada hiçbir kısıtlamaya tabi olmadan fikirler tartışılmalıdır. Faydalıyı, faydasızı, uygun olmayanı ayıklamak kamuoyunun hakkı ve görevidir. Bir iktidar veya zümre tartışılabilecek konuları sınırlar, varılacak kararı işaret ederse, orada kılık değiştirmiş diktatörlük hakimdir. Diktatörün her zaman başında taç, elinde kılıç yoktur. O bazen kilisede papaz, mabette yol göstericidir; bazen büyük bir kurtarıcı, bazen de hayat veren bir fikirdir; onun biricik özelliği dokunulmazlığıdır.
İktidarın her kesimine yayılan aydınların maruz kalacakları en önemli tehlikelerden biri de bürokratlaşmaktır. Bürokratlaşma, devlet düzenini durgunlaştıran, görevi savsaklatan bir hastalıktır. Sorumlu mevkilerdeki aydın zümrenin manevî gıdası eksikse, hizmetten zevk almıyorsa, büyük heyecanlarla sarılınılan millet hakimiyeti de bunların elinde ufalanıp yok olur. Demokratik iktidarların büyük hamlelere imza atması hizmet ehli kadrolarla mümkündür.
Oyla iktidara gelenlerin, yetkilerini hukuk ve usul tanımadan kullanmaları demokratik rejimi dejenere eder. Seçimle işbaşına gelmenin müeyyidesi siyasidir; seçilmemek, iktidardan düşmektir. Bir daha seçilmemeyi göze alanların yapabileceklerini düşünmek bile zordur; kaldı ki iktidarda bulunanların hakim olduğu devletin propaganda imkânları neleri örtbas etmeye yetmez.
Zaafla malul insanın kurduğu demokratik rejimde eksikliklerin bulunması tabiidir. Bunları giderecek biricik kurum adalet mekanizmasıdır. Görevini yapmayan bürokratı, o dinamizme kavuşturur; halkın hakimiyetini baskı gruplarına karşı o güvence altına alır; iktidarın demokratik sınırlar içinde kalmasını o sağlar. Hayat her geçen günle giriftleşmektedir. Cürmün ağırlığına göre kademeleştirilen mahkemelerin ihtiyaçlara cevap vermeyeceği düşünülerek ihtisas mahkemelerine gidilmiştir. Adalet mekanizmasıyla sık sık oynamak, halkın itimadını sarsar; hele bu, davalara ve insanlara göre bir oynama intibaını uyandırıyorsa, ayrı bir felaket olur; oysa adaletin tecelli edeceğine güvenmek toplumsal huzurun biricik kaynağıdır.
09.07.2012 Zaman































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.