• İstanbul 19 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 18 °C
  • Sakarya 16 °C
  • Şanlıurfa 22 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 18 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 15 °C

Memleket Hasreti

M. Ali ABAKAY

Ben seni tanıyacaktım, sana memleketimi sual edecektim.

Memleketimden ayrı kaldığım zaman zarfında değişiklikleri soracaktım.

Dicle’nin akışının eski letafetini taşıyıp taşımadığını merak etmiştim.

İnsanımı soracaktım, hala sıkıntıları devam ediyor mu?

Ulu Camiî sütunları yerinde duruyor mu?

Melik Ahmed’in kim olduğunu halk hatırlamakta mı?

Hazreti Süleyman ve arkadaşlarının defnedildiği meşhed, eskisi gibi ziyarete açık mı?

Hayatın olmazsa olmazı olan şehrimde yaşamı güzel kılan dostlukların samimiyet derecesi ne âlemdedir?

Her cum’a akşamı, yemeğe oturmadan güzel bir gelenek olan tencereden bir kap yemek, yetimi, öksüzü olan komşulara halen gidiyor mu?

Mahalle ortasındaki katsalları hatırlayan kalmasa da ismi halen kaybolmamış küçelerde dünden eser kalan hususiyetler var mıdır?

Çocuklar kavga ederken, onları ayıran yaşlı-akîl adamların sözü dinleniyor mu?

Kadınlar, her sabah erken vakitte sokağı süpürür durur mu?

Tartıda hile yapan aşağılanıyor ve  esnaf tarafından cezalandırılıyor mu?

Gençler, kendilerini uyaran büyüklerinin sözünü dinleyip, tartışmaktan vazgeçiyor mu?

Halen “Karahübür” denilerek, tavlalarda mürekkebin renginden daha koyu Şeyh Muhammed Düzlüğü’nden, Esfel Bahçalarından dutlar sofraları süslüyor mu?

Dağ Kapı’dan geçerken Fatiha okuyanlar var mıdır, yaşlılar içerisinde ve Ulu Camiî yanında Sultan Sa’sa’a’nın ruhuna  dua edenlere rastlanıyor mu?

Karacadağ’dan meşk ayranı, sade yağ, doyumsuz örüklü peynir, safî yağdan yoğurt getiriliyor mu?

Keleklerle karşıdan karşıya taşınan yükler var mıdır, Dicle üzerinde?

Muslihüddin-i Larî’nin mezarına gelip, icazetini dua ile alan ehl-i ilimden kalan var mı?

Lala Kasım Begi bilip, onun izinden çocuk yetiştirenlere rastladın mı?

Halen medreselerin duvarları yüksek mi, harabe olmalarına rağmen ve hamamların bacaları tütüyor mu, şehirde?

Şehirde insanlar, birbiriyle karşılaşırken selam alıp vermekte midir?

Kızlar, halen utangaçlıkları sebebiyle konuşurken yere bakıp durmakta mıdır?

Neneler, evde söz sahibi midir, gelinler kaynana sözünü dinlemekte midir?

Dedeler, torunlarının elinden tutup, onları gezdirip geçmişte kalan o güzelim kente dair hayatı anlatıp durur mu?

İnsanın görmeden dünyadan göç etmek istemediği denli güzel olan Esfel Bahçaları’nda yeşillikler durmakta mıdır?

Yüzlerce çeşit kuşun ötüştüğü, cıvıldaştığı Esfel Bahçalarının yanı başındaki Dicle kıyılarında kum şeftalileri, koskoca karpuzlara eşlik etmekte midir?

İç Kale’de el-Cezerî’nin hatırasını yaşatacak bir şeyler yapılmış mıdır?

Ali Emiri Efendi’nin kitap sevdası canlı tutulmakta mıdır, kitapçılar arasında?

Her evde halen yüzü aşan kitaplardan oluşan ve çoğu yazma olan kitaplar durmakta mıdır?

Yaşamın güzellikleriyle örülü hayatın olmazsa olmazı olan bayram günlerinde insanlar, birbirlerine gidip geliyor mu?

Taziyesi olan evlere komşular, bir hafta-on gün boyunca aş pişirip getirir mi?

Bir kahvenin hala kırk yıllık hatırı var mıdır?

Geceleri Kur’an tilavet eden meclisler kaldı mı?

Gayr-î Müslim vatandaşlarımız, kolaylıkla ibadetlerini yapmakta mıdır?

Varlıklı aileler, fakire, garibana, fukaraya aş evleri açarak yardımcı olmakta mıdır?

Daha sana çok şeyler soracaktım, memleketime dair… Ne yazık ki görüşemedim, seninle. Senin geldiğin zamanı bana bildirmeni dört gözle beklerim, hemşehrim.

Bilmeni isterim ki hasret duyduğum şehrime dair birçok sualim vardır, sana. Gelirsen, bana uğramayı ya da bana haber vermeyi unutma. Şehrimden gelen dostuma suallerimin beraberinde eşe-dosta selamlarım vardır. Onlara dair merak duyduğum hususlar vardır.

Muhabbetle gelmeni beklerdim.

Sana şehrimi soracaktım, kurban gelseydin yanıma, çağırsaydın beni yanına. Diyarbakır’ı soracaktım, uzun vakt görmediğim şehrime dair suallerime cevap arayacaktım. Beni tanımadığını söylememişsin de zaman bulamamaktan yana şikâyetin varmış. İnsan, davete icabet eder de davet edeni kırmaz, be kurban.

Yıllardır görmediğim şehrin insanının elini bir öpeyim de sanki o şehrin kalesinin kara taşlı burçlarına dudağımı değdirmiş hissine sahip olur, mutluluktan yana sitemkâr davranmazdım.

Sen geleydin, beraberinde muhakkak birkaç kitap getirirdin, şehrime, memleketime dair. Hasretimin katmerleştiği şehre ait ne varsa daha bir hatırıma gelirdi. Doğduğum, çocukluğumun geçtiği, gençliğimin şekil bulduğu şehrimi daha iyi hatırlardım, ona olan bağlılığımı tazelerken yanımda sen şahid olurdun, anlatırdın memleketime dönerken ona nasıl bağlı olan, gurbette dahi sevdasından bir şey eksilmemiş benden bahsederdin, “Ne gördün?” diye soranlara anlatırdın.

Gelmediğin için sana anlatamadım, çocukluğumu, gençliğimi, gezdiğim küçeleri. Sana şehrimden niçin ayrılmak zorunda kaldığımı anlatacaktım.

Sana açlığın hala insanı can evinden vurup vurmadığını soracaktım, gençlerin uyuşturucu tuzaklarından nasıl koruduğunu anlatmanı isteyecektim.

Kurban, seni çok bekledim, bu yaşımda. Yağmur yağmaktaydı, seni beklerken. Çay içtiğim kahvehanede sabırsızlıkla seni bekledim. Gelmeni dört gözle bekleyen ben, her akreple yelkovan buluştuğunda sabrımı sınadım.

Senin için yazdığım bir şiirimi ceketimin iç cebinde bulundurdum. Şehrime dair yazdığım duygularımı mısralarla terennüm edecektim, seninle. Neler çektiğimi sana anlatacaktım… Anlatamadım, işte. Sen gelmedin, beklememe rağmen. Keşke gelseydin, bir çayımı içseydin, memleketimden bahsetseydin, hasretin bağrımı kemirip bitirdiği yüreğime derman olsaydı, sözlerin.

Senin için bekledim, uzun süre. Bu bekleyişim, şehrime kavuşmak için beklediğim senelerden daha fazlaydı, sanki. Saçımın beyazlığı bir kat arttı, gibi. Sen gelmedin.

09.01.2011

Bu yazı toplam 1387 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim