• İstanbul 19 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 18 °C
  • Sakarya 16 °C
  • Şanlıurfa 22 °C
  • Trabzon 17 °C
  • Gaziantep 18 °C
  • Bolu 11 °C
  • Bursa 15 °C

Milletlerarası 1. Şehir Tarihi Yazarları Kongresi İzlenimleri

M. Ali ABAKAY
maliabakay

Giriş:Makalemizi kaleme alırken kongreye ilişkin şehir kültürü’nün eğitim ile ilgili yönü üzerinde durmaya çalıştık, öncelikle. Sonrasında da eleştirilerimizi kısaca dile getirdik. Umarız her kısa bölümler faydalı olur, ilgilenecek olanlara. Biz, bu makalede şehir kültürü hakkında uzun uzadıya bilgi de sunmadık. Bildiriler kısa zamanda kitaplaştığında kongrenin daha önce yapılmadığına hayıflanacak çok isim vardır, beraberimizde.

Bu Kongreden Sonra Akla Gelenler

Birliğin tek başına gerçekleştirdiği kendi alanında ilk olan bu kongrede sponsorların olması lazımdı. Sıradan organizasyonlara sponsor olan kuruluşlar kolaylıkla bulunuyor iken, böylesi ilkeli ve anlamlı kongreye Hocaların Üstadı Prof. Dr. Sayın Halil  İNALCIK Bey’in ilerleyen yaşına rağmen gelmesi akla bir şeyler getirmez mi?

Bu kongrede sadece tarih yoktu, şehri şekillendiren her motif yer almaktaydı. İbadethanelerden hanlara, evlerden sokaklara, mesleklerden ticarete, ediplerden şairlere varan uzunca bir sıralama söz konusuydu.

İşin ilginç yanı son yıllarda şehircilikle iç içe olan TOKİ’den de kimse bulunmuyordu, temsilci olarak.

“TOKİ; binlerce değil on binlerce konutu  bir arada yaptırırken nelere dikkat etmesi gerekiyor?  Sorusunun da cevabı vardı, bu kongrede.

Diyanet İşleri Bakanlığı’nı da ilgilendiren konular vardı.

Türk Tarih Kurumu Başkanı’nın bulunduğu bu kongrede üniversitelerin ilgili kürsülerinden çok tebliğci vardı da üniversitelerin tepe yetkilileri yoktu.

Sadece biri Büyükşehir Başkanlığı yapmış, biri halen görevde olan bir Belediye Başkanı olmak üzere iki Belediye Başkanı vardı, Kongrede. Diğer Belediye Başkanları neredeydi? Birliğin Şeref Başkanı Sayın D.Mehmet DOĞAN, belediyelerle ilgili açıklamalarda bulunduğu Birliğin Kültür Merkezi açılışında sadece İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Beşir ATALAY bulunuyordu. Sayın ATALAY, aynı zamanda Türkiye Yazarlar Birliği’nin de bir üyesidir.

Gözler, her ne kadar Kültür ve Turizm Bakanı’nı aradı ise çabalar boşunaydı. Etkinlik, bir sinema eserinin galası değildi, bir festival değildi, bir imza günü değildi, bir fuara benzeyen tarafı yoktu, etkinliğin. Yapılan bir kültür ve sanat merkezinin açılışıydı, Başkent Merkezi’nde.

Basın

Tanıdık gazetelerin kültür ve sanat sayfalarının duayenleri, Cuma-cumartesi ve Pazar günü oldukça yoğun olmalıydı ki teşrif etmemişti, etkinliklere. Mutlaka, bir işleri olmalıydı. Ya bir sinema filmini kaçırmamak için ya da bir konsere gitmeleri, onların etkinliğe katılmasının önünde büyük engel teşkil etmiş olacaktı ki yoklardı. Unutulan bir şey vardı ki ufuk açıcı bu etkinliklere ya izin çıkmamıştı ya da şehir tarihi, şehir kültürü oldukça önemsiz bir konuydu, kendileri için. Biz, yine de kendileri hakkında kötü düşünmüyoruz. Muhakkak önemi işleri vardı, ondandır gelememişlikleri.

Şiir Dinletisi- Ankara Gezisi

Türkiye Yazarlar Birliği’nin son etkinlikleri arasında dikkate değer iki farklı sanat çıkışı daha oldu: Şiir Dinletisi ve Şehir Gezisi.

Şiir Dinletisi’ne katılımcılarla misafirler, sunulan yemek ziyafetinden sonra mekân değişikliği olmadan katıldı. Birçok şairin şiirlerini sade ve samimî sunduğu dinletide şehre dair şiirler okundu, ağırlıklı.

Bildirilerin sona erdiği üçüncü gün, katılımcılara Ankara gezdirildi. Ankaranın Manevî Mimarı Hacı Bayram-ı Velî, Ankara Kalesi ve Taceddin   Dergahı ilk akla gelen önemli mekânlar oldu.

Bu gezi de Türkiye Yazarlar Birliği’nin katkıları ile gerçekleşti, eldeki imkânlar kullanılarak.

Okullarda Şehir  Kültürü Dersi ve Eğitim-Öğretim

Geçtiğimiz Kasım’da katıldığımız Milletlerarası 1. Şehir Tarihi Yazarları Kongresi’nde “Diyarbekir;Şehir ve Medeniyet “ başlıklı bildirimizi sunarken, üç gün süren kongrede dikkatimizi çeken en önemli husus, insanımızın şehir kültürü konusunda yaşadığı kente, ilçeye dair yeterince bilgiye sahip olmadığı üzerineydi.

“Milletlerarası” hususiyeti sebebiyle kongrede şehir kültürüne dair birbirinden kıymetli bildirilerin sunulduğu kongrede akademisyenlerin açıklamalarından çıkardığımız saptama, öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın önümüzdeki eğitim ve öğretim yılı içinde okullarda “Şehir Kültürü” ile bağlantılı bir seçmeli dersi genelleştirmesinin gerekliliği hususundadır.

Bir proje geliştirilerek, öğrencinin bulunduğu ili içine alan bu proje iki aşamalı olarak geliştirilmelidir. İlk dönemde ülkenin tüm illerini içine alan müfredat programı ile ülke genelinin tanıtımı esas alınmalıdır. İkinci dönemde ise sadece öğrencinin bulunduğu il ele alınmalı, diğer illerle karşılaştırılması yapılmalıdır.

Günümüzde her ne kadar “Turizm Dersi” liselerde Sosyal Alanı seçen öğrenciler için geçerli olsa bile, bunun etkisi ve dersin işlenişi kitapla sınırlı kalmakta, istenilen hedefe ulaşım gerçekliğiyle varılamamaktadır.

“Şehir Kültürü Dersi” ilköğretimler için son sınıfta düşünülmeli, şehri tanıyan öğrencinin lise döneminde şehre dair ve ülke geneline ait ayrıntılı bilgilere sahip olması ön plânda tutulmalıdır.

Öğrencilerin böylelikle ileride meslek seçimine de kolaylıkla uyumu sağlanabilir. Öğrenci yeteri donanımını aldığında Turizm Liselerine, Lise de ise Turizm Meslek Yüksek Okulları’na geçişte bir basamak oluşur.

Şehir Kültürü Dersi ile amaçlanan hedef, sadece Turizm Liseleri ve Meslek Yüksek Okulları değildir. Bu gün şehir kültürü ile varılmak istenen hedefler içinde tarih, edebiyat, sanat, inanç, mimarî, musikî, fotoğraf, folklor olmak üzere birçok öğe bulunmaktadır.

Öğrencinin kendi ülkesindeki değerleri yeterince tanımadığı bir gerçektir. Öğrenci yaşadığı kentin değerlerini bilmemektedir. İleri yaşlarda kendisine sorulan şehre dair soruları cevaplayamamaktadır. İster istemez el altında bulunan, sınırlı bilgi içeren kaynaklarla yetinecek, gerektiğinde rehber eşliğinde yaşadığı kenti gezmeye, dolaşmaya, öğrenmeye kalkışacaktır. O şehre dair yeteri kadar bilgi sahibi olmayan birey, kendi çocuklarına da bilgisi yeterli olmadığı için şehrini tanıtamayacak ve şehrin değerleri ile barışık olmayan bir kuşağın hatası, zaman içinde yeni bir kuşağa taşınarak, değerlerin korunması söz konusu olmayacaktır.

Çevresi ile barışık olmayan bir insanın, tarihi eserleri koruması düşünülemez, kültürel değerlere yönelişi hayaldir, tarihi bilmesi mümkün değildir, güzel sanatlarla ilişkisi söz konusu edilemez.

Bir makalenin boyutlarını aşan bu önemli konu, değerlendirildiği zaman, öğrencinin yaşadığı şehre ait bilgileri edinmesi beraberinde, ileride edindiği diğer illerle ilgili bilgiler, seçeceği mesleğe de etki edecektir, üniversite hayatında kolaylıklar sağlayacak, ister devlet isterse özel kurumlarda atandığı memuriyet hayatında gittiği şehre dair bilgi karmaşasını da ortadan kaldıracaktır. Birey, edindiği bilgileri zenginleştirdiği vakit, turizmci olabilir, gazeteciliğe merak salabilir, işadamı olursa yapacağı yatırımları bilir.

Hayatı şekillendirecek boyutta olan bu donanımla, Şehir Kültürü Dersi, günümüzde vazgeçilemez bir fırsattır, eğitim ve öğretim alanı için. Belki bu güne kadar önemsenmeyen bu alandaki boşluk giderildiğinde öğrencinin küçük yaşta edindiği bilgiler, yeni kuşakla beraber diğer alanlardaki olumsuzlukları da ortadan kaldıracaktır. Kimi projelerle “Doğu-Batı Kaynaşması “ diyebileceğimiz organizasyonlar gerçekleştirilirken, öğrencinin görmek istediği şehirler hakkında önceden bilgi sahibi olmaması, gittiği şehirde rahatça dolaşmasını, tarihi ve kültürel değerleri yeterince tanımasını engeller.

Eğitim ve öğretim alanında yapılacak şehir gezileri ile bilgiler pekiştirilecektir. İlköğretim 3. Sınıflarda ders konusu olan “Çevre Bilgisi” her ne kadar veriliyorsa da diğer üst sınıflarda kültürel derslerde Şehir Kültürü’ne atıflar yapılmaktaysa da istenilen verimin alınması söz konusu değildir.

Kaynak olarak bu ders için şehir hakkında yazılan eserler, her il için değişeceğinden gerek ders veren Öğretmen gerekse Öğrenci için kaynak zenginliği söz konusudur. Kişi, şehri ya da şehirleri istediği oranda sanal ortamdan da tanıma imkânı elde eder.

Türkiye Yazarlar Birliği’nin ortaya koyduğu Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi’nden çıkardığım eğitim ve öğretim için çıkardığım sonuç bu. Bildiri ile katıldığım bu kongrede bir eğitimci olarak, “Şehir Tarihi Yazarı” sıfatıyla başka ne anlatabiliriz?

Bu önemli konuyu aslında işin yetkilileriyle oturup günlerce konuşmak gerekir ki faydalı olsun. Şayet bu teklifimiz kabul görür de iş savılacak bir konu olarak görülürse şehir kültürü adına ortaya konulacak çalışmalar, şehir kültürüne fayda yerine zararlar da verebilir.

Aslında anlatılacak çok önemli ayrıntılar vardır, “Şehir Kültürü” üzerine. Lakin katıldığımız Türkiye Yazarlar Birliği Milletlerarası 1. Şehir Tarihi Yazarları Kongresi’nde ne Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bir temsilci dahi bulunmuyordu.. Gönül isterdi ki işi turizm olan kuruluşlardan temsilciler bulunsun, tarih dergileri yayınlayan kurumlarla kuruluşlar bulunsun. “Şehir Kültürü ve Tarihi” hakkında kitaplar kaleme alanlar bulunsun…

Sonuç

Basını bulamadık, meraklı bakışlarla etrafta. Ortaya konan gönüllülük esasına dayalı ve konunun uzanmalarını bir araya getiren bir etkinlikti. Adeta bu etkinlik, duyurulmamıştı. Kimseye davetiye gönderilmemişti. Dışarıdan bakıldığında manzara, konuyu bilmeyenlerin nazarında, Türkiye Yazarlar Birliği’nin daha önce organizasyon yapmadığını sanacak derecedeydi.

Aslında Ülke dışında birçok etkinlik gerçekleştiren Türkiye Yazarlar Birliği, otuz üç yıllık bir geçmişe sahip birikimin adresi olmasına rağmen, başarıları bir türlü kabullenilmeyen bir birlik miydi? Elbette sözün manasını aşan bir ifade gibi görünen bu saptama, aslında katılımcı olarak bir kişinin farkında olduğu bir sonuç biçiminde görülmelidir. Biz, Türkiye Yazarlar Birliği Resmî Sitesi’nde “Yazar” olarak, kendi bakış açımızı yansıtmak istiyoruz, objektif olarak. Yoksa bizim kimseyi ne övme gibi bir meşgalemiz ne de bazılarını yardımcı olmadıkları için yerme gibi derdimiz bulunmaktadır.

Anlaşılan bu ülkede yararlı çalışmalarda bulunmanın da kendisince bir bedeli vardır. Üyesi olduğumuz Türkiye Yazarlar Birliği’nin karşı karşıya kaldığı bu durumlarda sebepleri ve sonuçları iyi bilmekte olan biri olarak, önümüzde temsilcilik beraberinde diğer görevler bulunmaktadır. Biz, ilk görevimiz olarak bu değerlendirmeyi yapmak istedik. Ne derecede umumî manzarayı yansıttık? Bu da ayrı bir yazı konusu edilebilir.

Bu yazı toplam 1797 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim