• İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C

Millî Eğitim dil konusunda hâlâ bir bakanın çizdiği rotada yürüyor!

D. Mehmet DOĞAN

Şu günlerde “Devlet Sözlük Yazar mı?” isimli kitabımızın yeni baskısı yapılıyor. Kitabı gözden geçirirken bir konu dikkatimi çekti, bir bakan 21. Yüzyılın başında öğretim dili ile ilgili bir genelge yayınlamıştı.

Çok tepki çeken bu genelgenin varlığını Bakan Meclis’te  inkâr etti. Biz de o günlerde bu genelgeyi tarih ve sayısıyla yayınladık.

Peki sonra ne oldu?

Önce hikâyeyi başından anlatalım:

21. Yüzyılın başında bir Milli Eğitim bakanı, hadi adını da verelim: Metin Bostancıoğlu, dilimizde yaygın olarak kullanılan köklü kelimeleri yasaklayan bir “genelge” yayınladı. Ders kitapları da buna göre yazılacaktı. O zamanki yönetim tam bir ikiyüzülükle bu genelgeyi öne sürmeden ders kitapı yazan yayıncıların kulağını büktü: Bu kelimeleri kullanırsanız, kitabınız geçmez!

Birçok yayın evi, mecburen kabul etti.

Ders kitaplarına sokulan kelimeler bir nesil sonranın dili oluyor. Şimdi işte gençlik bu dili biliyor ve kullanıyor!

2002’de o zamanın hükümetinde temsil eden partiler seçimi kaybetti. Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Meclis’e temsilci gönderebilecek oy oranına ulaşamadı! Millet bunları sildi.

Yeni iktidar daha önceki yönetimin bu icraatının büyük tepkiyle karşılandığını bilerek konuyu ele aldı ve Millî Eğitim Bakanlığı, ders kitaplarının yaşayan türkçe ile türkçeleşmiş kelimeler de kullanılarak yazılabileceği yönünde genelge yayınladı. Bir önceki dönemde Bakan, dil vandalizmini öyle had safhaya vardırmıştı ki bakanlığın adında bulunan kelimeleri bile yasaklatmıştı! Yeni iktidarın genelgesi olağan şartlara dönülmesi anlamına geliyordu.

Bu haber gazetelerde o zaman tuhaf yorumlarla yer aldı.

Bu konu devletin yarı-resmî ajansı tarafından haber hâline getirilmişti. Bu haber, türkçe konusundaki sakat yaklaşımın yeni bir yansıması idi ve eski bakanın sakil icraatını destekler mahiyetteydi.

Muhabir, haberin sonunda şöyle diyor: “Yaşayan türkçe yaklaşımı kapsamında kitaplarda (ulus) yerine (millet), (egemenlik)  yerine (hâkimiyet), (yaşam) yerine (hayat), (olanak) yerine (imkân), (önlem) yerine (imkân “tedbir” olmalıydı DMD), (doktor) yerine (hekim), (neden) yerine (sebep), (yıkım) yerine (tahribat) sözcükleri de kullanılabilecek”! (“Doktor” her hâlde muhabirin cehaletinden bu listeye dahil edilmiştir).

Bu mantığa göre, asıl kullanılması gerekenler ulus, egemenlik, yaşam, olanak, önlem vb. Diğerleri ise bize yabancı olan “sözcükler”dir.

Gerçekten öyle mi? Bu konuyla ilgili kitabımızdan şu cümleleri aktarmak istiyorum:

Meselâ “ulus” moğolca bir kelimedir. “Egemen”in yunanca “hegemon”la alâkasını kurmak için ille de etimoloji sözlüklerine başvurmaya gerek yoktur. Bu birkaç satırda verilen kelimelerin etnik menşeini araştırmak kadar saçmalık olamaz. Bu kelimelere eşit mesafede durulabilir pek alâ. Bu durumda şu görülecektir: Hiçbir kelime diğerinin tam mânâsıyla eş mânâlısı değildir. Meselâ “gazeteci milleti” denilir de, “gazeteci ulusu” denilmez aslâ! Hiçbir zaman direksiyon egemenliği kaybedilmez! Ama direksiyon hâkimiyetini kaybetmemeye dikkat etmelisiniz! “Hayat, ömür, yaşantı” anlam alanları yakın kelimeler olmakla birlikte eş anlamlı değildir! “Yaşam”ın bunların hangisine karşılık olduğu da meçhuldür!

Peki sonra ne oldu?

19 yıl içinde ne Milli Eğitim bakanları geldi geçti, dil konusundaki o bakanın genelgesi uygulanmaya devam etti. Bugün okul kitapları işte Meclis’te yaptığını savunamayan bakanın uygun gördüğü dille yazılıyor!

Sadece bu mu? Bu kelimelerin geçen zaman içinde tepeden aşağıya yöneticilerin diline bulaştığı görülüyor.

Devletin bürokratik ideolojisi zaman içinde bütün iktidarları teslim alıyor!

11-003.png

Bu yazı toplam 117 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim