Geçen yazımızda, Türkiye'de genç kuşakların içinde bulunduğu duruma dikkat çekmiş ve geleceğe dair hiç de aydınlık/parlak olmayan bir tahmin tablosu ile karşı karşıya olmadığımızı vurgulamıştık. 
Gençliğin eğitimi ve geleceğe hazırlanmasına yönelik jakoben-ideolojik totaliter beşeri sistemlerin bu doğrultuda, bireyi/şahsiyeti yok sayan, kuşaklar boyunca öğüten tek-tip insan/vatandaş yetiştirmeye matuf modellerinin, özellikle geçen yüzyılda çok trajik travmalara yol açtığı yaşanan tecrübeyle görülmüştür.
Günümüzde ise, bu deneyime tepki olarak bireyselleşmenin radikal bir çizgiye gelip, toplumsal dinamiklerin, toplumsal ahlakın erozyona maruz kaldığı karşı bir uç noktaya taşındı. Post modern bireyselleşme, dahası bireylere kadar kesret gösteren çoğulculuk, bu anlamda zirve yapan ben merkezlilik, genç kuşaklarda bireyi aynı zamanda toplum ve aile içerisinde iyice yalnızlaştıran, çevresine algısını kapatan, ailesi içinde bile iletişim kurmakta zorlanan bir konuma getirdi. Bu, aynı zamanda, modernleşme ve sonrasında post modernleşme sürecinin toplumu ve aileyi dönüştürüp parçalayan, kuşaklararası etkileşim ve bilgi aktarımını yok eden yapısının ürünü...
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MufitYuksel/genclik-bilgi-ve-hikmetten-neden-uzaklasiyor/50687































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.